Kur'ân ve Hadiserde Fıtrat Kavramının Anlamı Üzerine

dc.contributor.authorTekin, Muhammet Ali
dc.date.accessioned2022-05-11T14:34:34Z
dc.date.available2022-05-11T14:34:34Z
dc.date.issued2020
dc.departmentFakülteler, İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü
dc.description.abstractKavramlar doğru anlamlandırılmadığı takdirde meselelerin anlaşılması noktasında yanlış sonuçlara varmanın kaçınılmaz olduğu bir hakikattir. Fıtrat kavramı bu manada insanın mahiyeti bağlamında başat kavram olarak hala önemini korumaktadır. İnsanın, gerek kendisini var eden Allah ile olan ilişkisi gerekse hemcinsleriyle ve içerisinde yaşadığı âlemle ilişkisi çerçevesinde bu kavramın anlam alanının tespiti yine ait olduğu dünya üzerinden yapıldığı zaman konu hakkında doğru sonuçların elde edilmesine imkân tanıyacaktır. İslâm ilim geleneğinde söz konusu kavram hakkında -çoğu zaman dönemin daha çok itikâdî tartışmalarının da etkisiyle- farklı değerlendirmeler söz konusu olabilmiştir. Çalışmada amaçlanan; bugün de birçok vesileyle kullanılan fıtrat kavramının tarihsel süreçte hangi anlamlarda ele alındığı ve ne tür tartışmalara yol açtığı vb. konularda bir durum tespiti yapmak ve gelinen noktada nasıl anlaşıldığı ve yorumlandığının görülmesini sağlamaktır. Kur’ân ve hadislerde yerini bulan fıtrat kavramının anlamına yönelik bir çalışmada söz konusu kavramın, gerek yer aldığı Kur’ân âyetinin gerekse hadis metinlerinin, kendi iç bütünlükleri ve birbirleriyle olan ilişkileri bağlamında ele alınması en sağlıklı yol olacaktır. Bu düşünceden hareketle bu çalışmada söz konusu kavramın önce sözlük anlamı, türevleri üzerinden ele alınmış daha sonra Kur’ân ve hadislerde geçtiği durumları, belirtilen usûl üzerinden değerlendirmeye tâbi tutulmuştur. Bu yapılırken tefsir literatüründen, hadis musannefâtından, şerh geleneğinden, garîbü’l hadis edebiyatından ve konu ile ilgili çalışmalardan mümkün olduğunca istifade edilmiştir. Sonuç olarak sözlük anlamı da dikkate alınarak fıtrat kavramı ile Kur’ân’da; insanın Allah’la ilişkisine, hadislerde ise -Kur’ân’daki anlamından tamamen bağımsız düşünülmeksizin- insanın doğasındaki sâfiyete ve bu yönüyle hak din İslâm’ı kabullenmeye yatkın olduğuna ve ayrıca onun insanlarla olan ilişkisindeki etkileşim yönüne vurgu yapıldığı ortaya konulmaya çalışılmıştır.
dc.description.abstractAbd al-Ghan? ibn Ism???l al-N?blus? who is a strict follower of Ibn al-Arab?, is accepted as one of the leading sufis of his time. The treatise“Ris?la ?ablullah al-Metîn f? Ak?de eš- Šay? al-Ekber Mu?y? l-D?n” - which was written by one of his students- shows the position of a significant sufi movement in Damascus gathered around the views of Ibn al- Arab? in the 18th century. It is understood from the beginning of the risalah that Nâblusî had a special lecture circle in Damascus in order to teach theological views of Ibn al-Arab?. In this circle, Ibn al-Arab?’s views were read and tried to be proved as they are appropriate to Sharia’h. This shows us the most important feature of sufi environment in Damascus at that time; that al-tariqah and al-sharia’h were taken together, in other words they were compromised. For this reason, in Sufi environments of Damascus we cannot witness rituals / practices which appeared in other sufi movements. The fact that the author criticizes behaviours of some sufis of his time -which they exhibited with the aim of reaching Allah although they contradict to Sharia’h- also confirms this situation. Due to this sensitivity, when he was asked about his opinion, he was attentive to evidence it with the verses of Quran and narrations of Prophet (pbuh), to present his loyalty to Islamic legal texts. The author who was one of the significant sheikhs of Damascus, wrote the aforementioned manuscript-as he also stated at the beginning- in order to correct misperceptions, to teach his disciples authentic knowledge about faith before they take sufi training and to express the true belief sytem of sufis in the light of evidences. We understand that he recommends his disciples to reach the khawas rank which Ibn al- Arab? reached, to be able to divide the faith of awam (commons) and khawas (exclusives). The author emphasizes the importance of conversation with righteous believers in order to settle true principles of faith in the hearts of disciples and explain the truth in the face of their troublesome situations and discourses. After applying the true faith, the author concludes his treatise by mentioning righteous deeds which a sufi disciple needs, by documenting them with the verses and ahadith.
dc.identifier.doi10.47424/tasavvur.807157
dc.identifier.endpage1490
dc.identifier.issn2619-9130
dc.identifier.issue2en_US
dc.identifier.startpage1441
dc.identifier.trdizinidTkRnME5UQXlNZz09
dc.identifier.urihttps://doi.org/10.47424/tasavvur.807157
dc.identifier.urihttps://app.trdizin.gov.tr/makale/TkRnME5UQXlNZz09
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.11776/7977
dc.identifier.volume6
dc.indekslendigikaynakTR-Dizin
dc.institutionauthorTekin, Muhammet Ali
dc.language.isotr
dc.relation.ispartofTasavvur - Tekirdağ İlahiyat Dergisi (Online)
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.titleKur'ân ve Hadiserde Fıtrat Kavramının Anlamı Üzerine
dc.title.alternativeOn the Meanıng of the Qur and the Concept of Fıtrat in Hadıth
dc.typeArticle

Dosyalar

Orijinal paket
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Yükleniyor...
Küçük Resim
İsim:
7977.pdf
Boyut:
698.17 KB
Biçim:
Adobe Portable Document Format
Açıklama:
Tam Metin / Full Text