Yazar "Polat, Fatin Rüştü" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe AKUT KARIN NEDENİYLE OPERE EDİLEN OLGUDA AKUT MEZENTERİK İSKEMİ İLE EŞ ZAMANLI SİGMOİD VOLVULUSU: OLGU SUNUMU(Namık Kemal Üniversitesi, 2017) Polat, Fatin Rüştü; Duran, Yasin; Sakallı, Onur; Geçgel, Ümit; Coşkunkan, Ufuk; Bali, İlhan; Balkan, Makbule BegümAkut mezenterik iskemi ile eş zamanlı sigmoid volvulusun görülmesi nadir bir durumdur. Volvulusta cerrahi öncesi sigmoidoskop ile detorsiyone edilerek tedavi sağlanabilir ancak iskemide acil cerrahi müdahale gerekir. Volvulus tanısı alan mezenter iskemi olgularında ameliyatın geçiktirilmesi mortalite ve morbiditeyi artırır. Sigmoid volvulusu ön tanısıyla ameliyata alınmış, ancak laparatomide; sigmoid volvulus ve aynı zamanda akut mezenter iskemi gözlenen 68 yaşındaki akut batın olgusunun; operasyon bulguları, radyolojik bulguları ve tedavi yöntemleri açısından tartışmayı amaçladıkÖğe ASİT-BAZ HOMEOSTAZI VE BOZUKLUKLARI(Namık Kemal Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2016) Polat, Fatin Rüştü; Coşkunkan, Ufuk; Sakallı, OnurAsit-baz homeostazındaki bozukluklar hekimlerin günlük pratiğinde sıklıkla karşılaştığı ve iyi yönetilemediğinde hayatı tehdit eden durumlardır. Asit-baz homeostazında etkili mekanizmaların ve bu homeostazda oluşan bozuklukların anlaşılması ve yönetilmesi her hekimin ileri düzeyde bilgi sahibi olması gereken konulardır. Bu derlemede asit-baz homeostazında rol oynayan faktörleri, homeostazın bozulma sebeplerini ve tedavi yaklaşımlarını sunmayı amaçladık.Öğe Effect of hesperetin on inflammatory and oxidative status in trinitrobenzene sulfonic acid-induced experimental colitis model(Cellular and Molecular Biology Association, 2018) Polat, Fatin Rüştü; Karaboğa, İhsan; Polat, Muhammed Semih; Erboğa, Zeynep Fidanol; Yılmaz, Ahsen; Güzel, SavaşIn our study, the effect of hesperetin on inflammatory and oxidative status in trinitrobenzene sulfonic acid (TNBS)-induced experimental colitis model was investigated through different methods. Eighteen Wistar albino male rats were divided in to three groups: Group I (Control, n = 8; 1 ml physiological saline), Group II (Colitis, n = 8; 1 ml TNBS), Group III (Hesperetin, n = 8; 1 ml TNBS and 100 mg/kg hesperetin). Macroscopic and microscopic scores were calculated to determine the damage to the colon at the end of the experiment. Serum tumor necrosis factor-? (TNF-?) and tissue interleukin-6 (IL-6) levels were determined using the ELISA method. Myeloperoxidase (MPO), superoxide dismutase (SOD), catalase (CAT) and malondialdehyde (MDA) levels were investigated spectrophotometrically. The TUNEL method was used for the detection of apoptotic cells in the colon tissue. Inducible nitric oxide synthase (iNOS) and nuclear factor-kappa-B (NF-??) expression in the colon were determined immunohistochemically. Hesperetin administration has shown to significantly reduce levels of MPO, MDA, and proinflammatory agents (TNF-?, IL-6, and NF-??). It has also been proven to inhibit mucosal apoptosis. This study indicates that hesperetin is protective against TNBS-induced colitis model via antiinflammatory, antioxidant and antiapoptotic effects. © 2018 by the C.M.B. Association. All rights reserved.Öğe Geçmişe Göre Günümüzde, Kolorektal Kanseri Tanısı, Önlenmesi ve Tedavisinde Ne Değişti?(2021) Polat, Fatin Rüştü; Duran, Yasin; Gündüz, İhsanKolorektal kanser (KRK), dünya çapında önemli morbidite ve mortalitesi olan bir hastalıktır. KRK, dünya genelinde hem erkeklerde hem de kadınlardakansere bağlı üçüncü en yaygın ölüm nedenidir. Geçmiş yıllarda (1975) beş yıllık hayatta kalma %50 iken günümüzde bu oran %75-80’dir. Bu duruma; erken evrede tanı, prevansiyon ve etkili tedavi yöntemleri temel etken olmuştur. Günümüzde taramada Genetik Analiz testi, Gaita Gizli Kan testi ve kolonoskopi yöntemleri kullanılmaktadır. Lead time en iyi yöntem Genetik Analiz testidir. Ayrıca günümüzde riskli olgulara polipektomi yapılarak önlenebilir bir hastalık kategorisine alınmıştırÖğe Hemoroid Hastalığı Tedavisinde Minimal İnvaziv Tedavi Seçeneği Olarak Lazer Prosedürü: İlk Deneyimlerimiz(2020) Duran, Yasin; Polat, Fatin Rüştü; Topçu, BirolAmaç: Hemoroidal hastalık (HH) cerrahi tedavisinde ameliyat sonrası ağrı, rahatsızlık hissi ve diğer komplikasyonlar önemli sorun teşkil etmektedir. Bu nedenle son yıllarda ağrısız tedavi arayışı daha az invaziv tekniklerin ortaya çıkmasına ve yaygınlaşmasına yol açmıştır. Hemoroid lazer prosedürü (HeLP), hemoroid pakelerinin diyot lazerle büzülmesini sağlayarak tedavi eden minimal invaziv bir prosedürdür. Çalışmamızda II-III derece hemoroidli hastalarda HeLP’nün postoperatif ağrı ve diğer komplikasyonlar üzerine etkinliğini analiz etmeyi amaçladık.Materyal ve Metot: Çalışmaya 17 hasta dahil edildi. İşlem spinal anestezi altında uygulandı. II-III derece hemoroidli hastalara 1470nm diyot lazer kullanılarak bir HeLP uygulandı. Prosedür süresi, ameliyat sonrası ağrı ve komplikasyonlar, semptomların düzelmesi ve günlük aktiviteye dönüş süresi retrospektif olarak değerlendirildi. Ameliyattan sonra ortalama 18.5±9 ay takipte postoperatif ağrı,rahatsızlık hissi, kanama, komplikasyonlar ve nüks değerlendirildi.Bulgular: HeLP ortalama 22.9±5 (13-32) dakika sürdü. Vizüel analog skala (VAS) ile değerlendirilen postoperatif ağrı skoru son derece düşük olarak tesbit edildi. Ortalama VAS skoru (0-10) operasyon sonrası 6 saatte 1.058, Birgün sonra 0.588, 3 gün sonra 0.176 olarak tesbit edildi. Yedi, 14, 21, 30 günlerde ise ağrı olmadı. Bu nedenle analjezik ilaçlar sadece lüzumu halinde uygulandı. Postoperatifspontan kanama ve ödem ilk gün bir hastada görüldü, Hastanede yatış süresi ortalama 19.47±1,8 saat oldu. Hastaların tamamı 2 gün sonra günlük aktivitelerine döndü. Ortalama 18.588 aylık takip periyodunda 2 hastada nüks görüldü. Hastalara yapılan Likert tipi memnuniyet anketi ile tamamının HeLP prosedüründen memnun olduğu görüldü.Sonuç: HeLP düşük bir postoperatif ağrı, rahatsızlık oranları ve hastanede yatış süresinin kısa olması nedenleri ile HH tedavisinde ağrısız ve minimal invaziv teknik olarak düşünülebilir.Öğe Immunohistochemical examination of anti-inflammatory and anti-apoptotic effects of hesperetin on trinitrobenzene sulfonic acid induced colitis in rats(Taylor & Francis Ltd, 2019) Polat, Fatin Rüştü; Karaboğa, İhsanThe trinitrobenzene sulfonic acid (TNBS) induced colitis model is used to investigate the pathogenesis of ulcerative colitis. Colon inflammation and apoptosis are associated with tissue damage in ulcerative colitis. Hesperetin is a natural flavonoid that exhibits antioxidative, anti-inflammatory and anti-apoptotic properties. We investigated the effects of hesperetin on tumor necrosis factor-alpha (TNF-), protein tyrosine phosphatase, receptor type C (CD45), caspase-3 and Bax expressions in TNBS in induced colitis model in rats. Male rats were divided into three groups: control group treated with 1ml physiological saline, colitis group, and colitis +hesperetin group treated with TNBS and hesperetin. Hesperetin treatment was applied for 10days starting 3days prior to colitis induction. At the end of the experiment, TNF-, CD45, caspase-3 and Bax expressions in colon tissue were determined using indirect immunohistochemistry. Increased immunoreactivity of both inflammation markers, TNF-, CD45, and apoptotic markers, caspase-3 and Bax, was detected in the colitis group. Hesperetin treatment effected significant reduction of all parameters. Hesperetin treatment prevents colon damage owing to its anti-inflammatory and anti-apoptotic effects.Öğe Pilonidal Sinüs Cerrahi Tedavisinde V-Y İlerletme Flebi Tekniği İle Primer Onarım Tekniğinin Karşılaştırılması, Beş Yıllık Sonuçlarımız(2020) Duran, Yasin; Yümün Alparslan, Havva Nur; Özer, Kadir A.; Polat, Fatin Rüştü; Yılmaz, Mehmet İbrahim; Topçu, BirolAmaç: Pilonidal sinüs hastalığı cerrahinin problemli konularından biridir. Farklı cerrahi tedavi yöntemleri tanımlanmış olmakla birlikte postoperatif morbidite ve düşük hasta memnuniyeti sebebiyle ideal bir yöntem henüz tanımlanmamıştır. Çalışmamızda, pilonidal sinüsün cerrahi tedavisinde primer onarım yöntemi ile V-Y fleb yöntemi ile tedavi edilen olguları morbidite ve nüks yönünden karşılaştırıdık. Günümüzde pilonidal sinüsün tedavisinde en sık kullanılan primer onarım yönteminin postoperatif yüksek morbidite ve sık nüks görülmesi nedeniyle V-Y flebin alternatif tedavi olup olamayacağını araştırmayı amaçladık. Materyal ve Metot: 01Nisan 2014- 31.04.2019 tarihleri arasında Çorlu Devlet Hastanesi ve Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesinde pilonidal sinüs hastalığı nedeniyle ameliyat edilmiş 250 hasta retrospektif olarak incelendi. Bulgular: 155 hastaya primer onarım (Grup I), 95 hastaya V-Y ilerletme flebi uygulandı (Grup II). Grup I yaş ortalaması 26.083, Grup II yaş ortalaması: 28.073. Ortalama takip süresi V-Y ilerletme flebinde 34.242 ay primer kapamada ise 36.348 ay idi. Grup I’de 13(%8.387) hastada seroma, grup II’de 2(%2.105) hastada seroma gözlendi. Yara enfeksiyonu Grup I’de 15 (%9.677), grup II’de 2(%2.105) hastada görüldü. Grup I’de 9(%5.806) hastada yara ayrışması görüldü. Grup II’de 1(%1.052) hastada yara ayrışması görüldü. Grup I’de 18 hastada (%11.612) nüks görüldü. Grup II’de 4 hastada (%4.21) nüks görüldü. İyileşme süresi ortalama olarak Grup I ‘de 16.04 gün Grup II’de 14.49 gün olarak tesbit edildi. Sonuç: V-Y ilerletme flebi tekniği primer onarım tekniğine göre daha az postoperatif komplikasyona neden olmakta, nüks’ün daha az olması, kolay uygulanması nedeniyle pilonidal sinüs tedavisinde tercih edilebilecek alternatif bir ameliyat yöntemi olabilir.Öğe Protective Effect of Nigella Sativa in an Animal Model of Colon Anastomosis With Ischemia/Reperfusion Injury(Int College Of Surgeons, 2018) Bali, İlhan; Polat, Fatin Rüştü; Aziret, Mehmet; Sözen, Selim; Oruc, Cem; Coskunkan, Ufuk; Koç, Ahmet; Bilir, Bülent; Emir, SeyfiObjective: Anastomotic leaks are one of the chief complications after gastrointestinal surgery. The aim of this study was to evaluate whether Nigella sativa administration protects against ischemia/reperfusion injury on healing of colonic anastomosis in rats. Method: Thirty male Wistar albino rats, weighing between 200 and 240 g, were used in the study. They were randomly divided into three groups (n = 10 for each group): Anastomosis (group 1), anastomosis and ischemia/reperfusion injury (group 2), and treatment group of anastomosis, ischemia/reperfusion injury, and Nigella sativa (group 3). After 7 days, serum, plasma, and colonic tissue were obtained and then all rats were sacrificed. Tissue and serum level of total oxidant status, total antioxidant status, total thiol levels, hydroxyproline, interleukin-6, and TNF-alpha were determined and specimens were histopathologically evaluated. Results: In the Nigella sativa treated rats, serum hydroxyproline levels were significantly higher, while tissue levels were significantly lower than those seen in group 1 and group 2 (P = 0.007, P = 0.01, respectively). In the Nigella sativa group, the serum levels of TNF-alpha were significantly lower than those seen in group 1 and 2 (P = 0.001). Also, in group 3, the tissue IL-6 level was significantly higher than that seen in group 1 and group 2 (P = 0.009). The histopathologic analysis showed less edema and inflammatory cell infiltration in the Nigella sativa treated group, as well as a statistically significant difference according to the Chiu classification (P < 0.05). Conclusion: The results of this study indicate that Nigella sativa has a protective and therapeutic effect against ischemia/reperfusion injury on the healing of colonic anastomosis in rats.Öğe Protective effects of hesperetin on lipopolysaccharide-induced acute lung injury in a rat model(Baycinar Medical Publishing, 2020) Kaya, S.; Kaya, S.A.; Polat, E.; Erboğa, Zeynep Fidanol; Duran, Y.; Polat, Fatin Rüştü; Karaboğa, İhsanBackground: In this experimental study, we aimed to investigate the effects of hesperetin, a natural flavonoid, on a lipopolysaccharideinduced acute lung injury model in rats. Methods: Between March 2019 and May 2019, a total of 18 adult male Wistar albino rats, weighing approximately 250 to 300 g, were randomly divided into three groups as control, lipopolysaccharide, and lipopolysaccharide + hesperetin groups (n=6 in each group). The wet/dry weight ratio of lung tissue was determined. Histopathological changes were examined using light and scanning electron microscopy. Pulmonary nuclear factor-kappa beta, inducible nitric oxide synthase, and alpha-smooth muscle antigen activity were determined with indirect immunohistochemical methods. Pulmonary apoptosis was detected with the terminal deoxynucleotidyl transferase dUTP nick-end labeling method. Tumor necrosis factor-alpha, interleukin-1 beta, interleukin-6, and interleukin-10 concentrations were measured with enzyme-linked immunosorbent assay. Results: Treatment with hesperetin significantly improved the architecture of lung tissue and reduced the wet/dry weight ratio, nuclear factor-kappa beta, inducible nitric oxide synthase, and alphasmooth muscle antigen expression, pulmonary apoptosis, and levels of proinflammatory cytokines. Conclusion: Our study results suggest that hesperetin has a potent protective effect against lipopolysaccharide-induced acute lung injury in rats via suppression of the proinflammatory cytokine cascade, nuclear factor-kappa beta, signaling pathway activation, and apoptosis. © 2020 All right reserved by the Turkish Society of Cardiovascular Surgery.Öğe Royal jelly attenuates gastric mucosal injury in a rat ethanol-induced gastric injury model(Springer Science and Business Media B.V., 2020) Duran, Y.; Karaboğa, İhsan; Polat, Fatin Rüştü; Polat, E.; Erboğa, Zeynep Fidanol; Ovalı, M. A.; Yılmaz, A.; Çelikkol, A.The aim of the study was to investigate traditionally used Royal Jelly (RJ) for treating an ethanol-induced gastric ulcer model in rats. A total of 32 Wistar albino male rats were divided into 4 groups of 8: group I = Control, group II = Ethanol, group III = RJ + Ethanol, and group IV = Lansoprazole + Ethanol. In groups II, III, and IV, animals were administered 1 ml of absolute ethanol orally after a 24-h fast to induce ulcer formation. The histopathological changes in the gastric mucosa were determined using hematoxylin-eosin (H&E) staining. Immunohistochemically, inducible nitric oxide (iNOS) and nuclear factor kappa beta (Nf-??) markings were evaluated in gastric tissue. Cell death in the gastric mucosa was determined by the TUNEL method. Oxidative status markers, superoxide dismutase (SOD), malondialdehyde (MDA), catalase (CAT), and myeloperoxidase (MPO) levels were determined spectrophotometrically. Expression of the interleukin – 1 beta (IL-1?) and tumor necrosis factor-? (TNF-?) genes in gastric tissues was determined by real-time PCR; and TNF-?, IL-10, and IL-1? levels were determined. RJ was found to inhibit iNOS and Nf-?? activity in the gastric mucosa and prevent epithelial cell apoptosis. In particular, pro-inflammatory cytokines TNF-? and IL-1? levels were significantly decreased in the RJ + Ethanol group compared to the Ethanol group. In addition, a decrease in the MPO level indicated that RJ prevented tissue damage, especially by preventing inflammatory cell infiltration. The study demonstrated a possible gastroprotective effect of RJ in a rat ethanol-induced gastric ulcer model. © 2020, Springer Nature B.V.Öğe The importance of catheter insertion point during percutaneous endoscopic gastrostomy(2016) Polat, Fatin Rüştü; Yıldız, Ergün; Bali, İlhan; Emir, Seyfi; Coşkunkan, Ufuk; Alkhatib, MouiadAmaç: Perkütan endoskopik gastrostomi (PEG) sırasında komplikasyonları minimize etmek esastır. Kateterizasyon noktası ile PEG'in minör komplikasyonlar arasındaki ilişki çok önemlidir. Bu çalışmamızda cerrahi endoskopi ünitemizde uygulanan PEG sonuçlarının değerlendirilmesini amaçladık. Yöntem: Yenikent devlet hastanesi endoskopi ünitesinde 2008- 2011 yılları arasında 76 hastaya PEG girişiminde bulunuldu. PEG uygulanan hasta sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi. Kateter yerleştirme alanına gore hastalar iki gruba ayrıldı. Sonuçlar istatistiksel değerlendirilmesi SPSS, Windows 21.0 ile gerçekleştirildi ve p<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Hastaların 48 (63%) erkek, 28 (37%) kadın ve yaş ortalaması 57.74 idi. Majör komplikasyon gözlenmedi. Minor komplikasyonlar birinci grupta 3(%7.89), ikinci grupta 10(%26,31) ve tüm hastaların 13(%17.10) 'ünde meydana geldi. Istatis tiksel olarak iki grup arasında anlamlı fark bulunmuştur(p <0.05). Sonuç: PEG güvenli, etkili ve hızlı bir yöntemdir. Minor komplikasyonlar özellikle kateterizas yonun yanlış noktada yapılmış hastalarda meydana gelmektedir. Kataterizasyon sol arkus castalis ile umblikus arasındaki doğrunun ¾ veya 2/3 lük alanda yapılır ise mimör komplikasyonları azaltır.Öğe Yanık Hastalarında Hastane Seçiminin Önemi: 22 Olgunun Retrospektif Değerlendirilmesi(2016) Polat, Fatin Rüştü; Çakmak, Güner; Bali, İlhan; Sakallı, OnurAmaç: Çeşitli nedenler ile yanmış 22 hastanın tedavi yeri ve şeklinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Materyal ve metod: Temmuz 2008 - Eylül 2014 tarihleri arasında yanık nedeniyle yanık odasında tedavi edilen 22 hastanın verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Yanık nedeni; olguların %50(11)'ınde sıcak su, %36,4(8)'ınde yanıcı madde ile temas, ve %13,6(3)'ınde tandıra düşmedir. Tüm olgulara antibiyotik ve açık pansuman uygulandı. Sonuç: Genel cerrahi yanık odası; her türlü genişlikteki birinci derece yanık, komorbiditesi olmayan %10 altı ikinci derece yanık ve % 3'ün altı 3 derece yanık olguların tedavisinde yeterli bir ünitedir.