‘Bilimsel İlerlemeler Tanrı’yı Yok mu Ediyor?’ Sorusu ve Kelâmî Açıdan Değerlendirilmesi

dc.contributor.authorAkın, Murat
dc.date.accessioned2024-10-29T17:55:05Z
dc.date.available2024-10-29T17:55:05Z
dc.date.issued2020
dc.departmentTekirdağ Namık Kemal Üniversitesi
dc.description.abstractRönesans ve ardından Aydınlanma dönemiyle beraber gerçekleşen bilimsel ilerlemeler fazlaca dikkat çekmeyi başarmıştır. Bunun sonucunda modern bilim, bilginin en güvenilir kaynağı olarak kabul edilerek onun her meseleyi çözebileceği bir zemine oturtulmuştur. Öyle ki bilimin, Tanrı’nın var olup olmadığına dair de bilgi üretebileceği dillendirilmiştir. Bu aşamada ideolojik yaklaşımların ve din adına sergilenen bazı temelsiz akıl dışı argümanların katkısıyla da bilim artık kutsal bir müesseseye dönüştürülmüştür. Kutsala dönüştürülen bilim, bir diğer kutsal olan dinle artık ortak bir zeminde buluşamayacak hale dönüşmüş ve yanlış bir dikotomiye alet edilmiştir. Dolayısıyla artık ilerleyen bilimin, yavaş yavaş “Tanrı’yı yok etmeye” başlayan bir unsur olduğu iddia edilmiştir. Artık bu hale dönüşen bilim anlayışı ateistlerin de en büyük destek noktaları olmuştur. Kutsala dönüşen bu bilim anlayışı her ne kadar temelde Hıristiyanlık inancına karşıt olarak ortaya çıkmış olsa da yer yer tüm inançlara yansıtılmaya çalışılmıştır. Oysaki bilimden, “Tanrı’nın yok olacağına” dair veri sunmasını beklemek aslında bilimin sınırlarından bihaber olmayı gerekli kılmaktadır. Bilimin ilerlemesiyle inancın yok olacağı söylemi, İslam dini açısından kabul edilebilir bir argüman olarak görülmemektedir. Çünkü İslam, aklı dinamik olarak tasvir etmekte ve tabiatı Tanrı’nın varlığının delili olarak sunmaktadır. Diğer taraftan bilimin ilerlemesiyle Tanrı’ya yer kalmayacağını iddia edenlerin unutmaması gereken önemli husus, dinin/imanın bir bilgi eksikliği olmadığı aksine bilginin insanı tasdiğe yönelttiği gerçeğidir. Ayrıca Müslümanların bilimde geri kalmalarının sebebini onların inançlarına bağlayanların, bunu siyasi, sosyal ve ekonomik bazı sebeplerde araması gerekmektedir. Bu çalışma, din ile bilimin alanlarının farklılığına işaret edecek olmanın yanı sıra ikisinin de birbirine ihtiyaç ve uzlaşma gereği duyduğunu “bilimsel ilerlemeler Tanrı’yı yok mu ediyor?” sorusunun reddi üzerinden incelemeyi hedeflemektedir.
dc.identifier.doi10.47424/tasavvur.767760
dc.identifier.endpage730
dc.identifier.issn2619-9130
dc.identifier.issue2en_US
dc.identifier.startpage701
dc.identifier.trdizinid483774
dc.identifier.urihttps://doi.org/10.47424/tasavvur.767760
dc.identifier.urihttps://search.trdizin.gov.tr/tr/yayin/detay/483774
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.11776/13794
dc.identifier.volume6
dc.indekslendigikaynakTR-Dizin
dc.language.isotr
dc.relation.ispartofTasavvur - Tekirdağ İlahiyat Dergisi (Online)
dc.relation.publicationcategoryMakale - Ulusal Hakemli Dergi - Kurum Öğretim Elemanıen_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.title‘Bilimsel İlerlemeler Tanrı’yı Yok mu Ediyor?’ Sorusu ve Kelâmî Açıdan Değerlendirilmesi
dc.typeArticle

Dosyalar