Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Türk vergi sisteminde yolsuzluk ve yolsuzlukla mücadele stratejileri(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Bulut, Mehmet; Güzel, SimlaYolsuzluk ülke ekonomilerine zarar veren önemli bir etken olarak kabul edilmektedir. Yolsuzluk, ekonomik büyüme ile birlikte sosyal yapıyı da zayıflatmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, ekonomik performansın iyileştirebilmesi için yolsuzlukla mücadele edilmesi gerekir. Bu ülkelerin gelişmiş ülkelere erişebilmesi ekonomik büyüme ve gelişme performanslarına bağlıdır. Adı geçen ülkelerde yolsuzluğun önlenmesi oldukça önemli bir olgudur. Yolsuzluğun ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri, yolsuzlukla mücadelede devamlılık arz eden ve nitelikli stratejilere ihtiyaç duyulmasına neden olmaktadır. Bu tez çalışmasında, Türkiye ile uluslararası kuruluşların deneyimleri yolsuzluk stratejileri açısından karşılaştırılmakta, yolsuzlukta büyük pay sahibi olan Türk vergi sisteminin ihtiyaç duyduğu stratejiler saptanmaktadır. Araştırma neticesinde Türk vergi sisteminin yolsuzlukları önlemede esaslı strateji ve politikalar güderek, köklü reformlar gerçekleştirmesi gerektiği kanaatine varılmaktadır.Öğe Sağlık kurumlarında yemek hizmetleri tedarik ve işleyiş süreci: Bir şehir hastanesi örneği(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Baltacı, Başak; Erbay, Ertuğrul RecepHastaneler, tıp merkezleri, poliklinik ya da sağlık ocakları şeklinde sağlık hizmeti veren bütün kurumlarda tedarik zinciri yönetiminin ve satın almanın her geçen gün önemli hale geldiğini ve devamlı gelişen bir proses olduğunu gözlemlemekteyiz. Tıbbi aygıtlardan, ilaçlara ve sarf malzemelere dek oldukça çok sayıda ekipman, sağlık kurumlarınca istenmekte, depolanmakta ve kullanılmaktadır. Tedarikçi seçimi, ürünlerin stoklanması, ürün siparişi, takibi, adetleri ne olacak gibi konular tedarik zinciri yönetimi ve satın alma prosesinde yöneticilerin alması gereken kararlardır. Planlama, satın alma, lojistik ve tedarikten, malzeme yönetimine dek bütün konular kurum içerisinde tedarik zinciri yönetimi ve satın alma bölümü bünyesinde bulunan bir süreçtir. Bu proses uygulanırken en akılcı ve en doğru kararlar verilmeli, kaynaklar en etkili şekilde kullanılmalı ve verimliliğin yükseltilmesi açısından tedarik zinciri yönetimi ve satın alma başarılı bir biçimde yürütülmelidir. Bu çalışmada; sağlık sektöründe tedarik zinciri yönetimi ve satın alma nasıl yönetilir konusu irdelenmiştir.Öğe Postcolonial reading of Shakespearean plays(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Gündüz, Umut; Özmen, Cansu ÖzgeShakespeare tiyatrosu, edebiyat dünyasının en küresel olarak tanınan ve en çok akademik olarak incelenen eserlerinden biri olmuştur. Bu çalışma, seçilmiş oyunların; "Antony ve Cleopatra", "Othello" ve "Titus Andronicus" analizinde postkolonyal teoriyi kullanarak, narsistik kişilik bozukluğu ile sömürgecilik arasındaki bağlantıyı araştırmayı amaçlamaktadır. Bu çalışmanın merkezinde, bu oyunlardaki olaylar ve karakterlerin tasvirleriyle sömürgeci ideolojileri pekiştiren ve günümüzün sömürgeci miraslarını şekillendiren unsurların tartışması yer almaktadır. Sosyal bilimler disiplininde "wokeness" ve politik doğruculuk gibi yeni fikir okullarının ortaya çıkışına dikkat ederek, Shakespeare'in yeni temsilleri keşfedilmektedir. Sonuç olarak, bu çalışma, postkolonyal dünyanın miras aldığı sosyokültürel ve politik sorunları çözmeyi amaçlayan, wokeness ve politik doğruculuk gibi çağdaş fikirlerle temas halinde olan Shakespeare oyunlarının yeni uyarlamalarına veya benimsemelerine, daha geniş kitlelere ulaşmak ve bu kitlelerle bağlantı kurabilmek için büyük ihtiyaç olduğunu savunmaktadır.Öğe Türkiye'de Süryaniler: Mardin Midyat örneği(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Yıldız, Burcu; Yamaç, MüzehherGeçmişten günümüze kadar Süryaniler, dilleri inançları ve kültürleri ile Mezopotamya bölgesinde önemli bir yere sahiptirler. Bugün ülkemizde Süryani nüfusu geçmiş yıllara oranla az olsa da siyasi sosyal ve ekonomik durumları göz önüne alındığında ülkeye katkıda bulunmaktadırlar. Son yıllarda Süryaniler araştırmacıların dikkatini üzerinde toplamıştır.Bu tez çalışmamda Türkiye'deki Süryanilerin ulusal ve uluslararası anlamla Türkiye'ye etkileri ele alınmıştır.Kavramsal olarak Süryani adı incelenmiş, Süryanilerin göç etmesi ve göç ile birlikte göçün sonuçları bu konunun Türkiye'nin uluslararası ilişkilerine yansıması ele alınmıştır. Süryanilerin tarihsel süreci incelenmiş, göç ile birlikte dünyanın çeşitli bölgelerine yayılmış olan Süryanilerin Türk dış politikasına nasıl yansıdığı değerlendirilmeye çalışılmıştır. Süryanilerin Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan günümüze kadar olan dönemde toplumsal dinamikleri ve devlet ile ilişkileri ele alınmıştır. Sonuç olarak Süryanilerin Türk dış politikasında belirleyici bir rol oynadığı özellikle Sözde soykırım iddialarının gündeme gelmesiyle daha belirgin bir hal almıştır.Bu durum Süryanilerin ulusal ve uluslar arası alandaki konumunu anlamak açısından kritik bir zemin sunmaktadır. Anahtar sözcükler:Süryani , Asuri, Nasturi, Göç, Diaspora.Öğe Osmanlı'dan günümüze Bursa vakıfları(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Altay, Melike; Yamaç, MüzehherBir süre Osmanlı Devletine başkentlik yapmış olan Bursa kenti vakıflar konusunda büyük bir öneme sahiptir. İslam medeniyeti ile birlikte Müslümanların sosyal hayatında yer edinen vakıflar, gerek İslamiyet açısından gerekse Osmanlı Devleti dönemi içerisinde önemli bir yer edinmiştir. Vakıf sistemi: eğitim, sağlık, ticaret ve din gibi ihtiyaçların yerine getirilebilmesi için birçok alanda hizmet yerleri kurmuştur. Bu çalışmada Bursa Mahkeme Sicilleri incelenmiş olup, böylelikle vakıflar ve vakıf kuran kişilerin kimler olduğu, vakfedilen mülklerin çeşidinin neler olduğu ve bu vakıfların hizmet alanlarına göre ayrılarak gruplandırılmıştır. Tüm bu araştırmalar bizlere: o dönem Bursa halkının sosyal yaşantısını, şehrin ekonomik anlamdaki durumunu aynı zamanda kişilerin kendi arasında kurmuş oldukları ilişkileri, devlet- birey arasında kurulan ilişkileri de tek tek göstermektedir. Böylelikle hayatın her alanına giren vakıflar bizlere, Osmanlı Devletinin bir "Vakıf Medeniyeti" olduğunu göstermektedir.Öğe An ecogothic reading of radcliffe's the mysteries of Udolpho and Hawthorne's 'Rappaccini's Daughter'(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Tonguç, Buket; Özmen, Cansu ÖzgeEdebiyat, tarih boyunca insanların hayatında önemli bir yer kaplamıştır. Bu yüzden insanlar duygularını yansıtmak, bir konu hakkındaki fikirlerini belirtmek için edebiyatı kullanmışlardır. Toplumların yaşayış biçimlerini yansıtan eserlerde özellikle ekokritisizm büyük bir önem taşımaktadır. Özellikle on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda İngiliz Edebiyatı'nda ve Amerikan Edebiyatı'nda gotik ve ekokritisizm sıklıkla kullanılmıştır. Doğa olaylarının edebiyata yansımış hali ekokritisizm olarak adlandırılır. Bunun yanısıra, belirtilen dönemlerde neredeyse tüm çalışmalarda gotik tür de önemli bir yer kaplamıştır. Nitekim gotik türü yansıtmak için doğaüstü varlıklar, karanlık, gizemli ve korkulu olayların yanısıra kötü hava koşulları da sıklıkla kullanılır. Kötü doğa koşulları ile gotik türün aynı anda kullanılmış olması okura yepyeni bir yaklaşım getirmektedir. Doğa sadece bir arka plan olmak yerine kendisinin başlı başına güçlü bir olgu olduğu önemli bir noktadır. Kasvetli ormanlar, şiddetli gökgürültüleri ve fırtınalar karakterlerin iç dünyaları üzerinden tasvir edilir. Bu edebi yaklaşım ekogotik olarak adlandırılmaktadır. Bu tezde Ekogotik tür ile karakterlerin iç dünyalarına inerek derin bir yaklaşım ile söz konusu eserler analiz edilmektedir. Bu çalışma da Ann Radcliffe'in The Mysteries of Udolpho kitabı ve Nathaniel Hawthorne'un "Rappaccini's Daughter" isimli kısa hikayesinde ekogotik tür ile dönemin koşullarını okuyucuya aktarmaktadır. Bu iki eserde de ortak nokta kadınların ana kahraman olmasıdır. Dönemin mevcut sosyal ve toplumsal olayları kadın kahramanlar üzerinden yansıtılmıştır. Kadın ana kahramanların içsel gelişimleri ve kendi güçlerini bulma çabaları doğanın karanlık ve tehlikeli yanı ile etkili bir biçimde yansıtılmıştır. Aynı zamanda eserlerin yazıldığı periyodik dönemlerde toplumun kadına olan bakış açısını ve yaklaşımını da gözler önüne sermektedir. Bu iki toplumsal eserin eleştirel analizleri, toplumların deneyimlediği kısıtlamaların ve problemlerin arka planındaki korkuyu ve değişimi ifade etmektedir.Öğe Türkiye ekonomisinde ihracat ve ithalatın ekonomik büyüme üzerindeki etkisi: Bir zaman serisi analizi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2025) Güzel, Refika; Çetin, MuratTarihsel süreçte iktisadi anlamda pek çok teori ve görüş ortaya atılmaktadır. Önemli bir konu haline gelen dış ticaret kavramı, bir ülkenin ekonomik büyümesi ve refah düzeyi bakımından daima odak noktası halinde olmaktadır. Başka bir ifadeyle ihracat ya da ithalatın ekonomik büyüme ile olan ilişkisi hem teorik hem de ampirik literatürde yoğun şekilde tartışılmaya devam etmektedir. Bu çalışmada Türkiye ekonomisi özelinde ihracat ve ithalatın ekonomik büyüme üzerindeki etkisi hem mevcut teoriler bağlamında araştırılmakta hem de bir zaman serisi analizi ile ekonometrik açıdan analiz edilmektedir. Bu bağlamda birim kök analizi, eşbütünleşme analizi ve uzun dönem tahminlerine yer verilmektedir. Elde edilen bulgular ele alınann değişkenler arasında bir eşbütünleşmenin varlığını ortaya koymaktadır. Tahminler ithalatın ekonomik büyümeyi yavaşlattığını, ekonomik büyümenin ise hızlandırdığını ortaya koymaktadır. Nedensellik bulguları ise ihracattan ekonomik büyümeye doğru tek yönlü bir nedenselliği işaret etmektedir.Öğe Fragmented selves in a chaotic world: Exploring postmodern identities in Don DeLillo's White Noise and Thomas Pynchon's The Crying of Lot 49(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2025) Doğu, İrem Aksel; Kincal, FulyaBu tez, Don DeLillo'nun White Noise (1985) ve Thomas Pynchon'ın The Crying of Lot 49 (1966) adlı postmodernist romanlarında, kaotik dünyanın parçalanmış kimliklerini incelemektir. Bu çalışma, çağdaş insanın parçalanmış kimliğini, teknoloji, medya ve tüketimin hakim olduğu postmodern dönem bağlamında, postmodern kimlik teorileri ve postmodern edebiyattaki anlatı teknikleri ışığında incelemektedir. White Noise (1985) adlı romanda, medya doygunluğu ve teknolojinin yarattığı hipergerçeklik ve buna bağlı olarak ortaya çıkan parçalanmış kimlik kavramı bağlamında analiz edilmektedir. Romandaki söz konusu parçalanmış kimlikleri, toplum ve teknoloji tarafından yaratılan normlar şekillendirmektedir. Bu kimlikler, var olan kaotik dünyada hayatta kalmaya çalışırken, bir yandan da gerçek benliklerini aramaktadır. The Crying of Lot 49 (1966) adlı romanda ise, ana karakter çıktığı kendini tanıma yolculuğunda tanıştığı parçalanmış dünya ve kimlik metaforlarına odaklanarak incelenmektedir. Ana karakterin, dünyanın imgeler ve metaforlar tarafından yönetildiğini fark ettiğinde, iç ve dış dünyasını keşfetme çabası artmakta ve kendini paranoya içinde bulmaktadır. Böylece, romanın analizi, medya ve teknolojinin yönettiği dünyada ortaya çıkan benliklere ve imgelere odaklanmaktadır. Genel olarak, bu tez, postmodern kahramanların kimlik arayışı çabalarına, kaygılarına, tutumlarına ışık tutmaktadır.Öğe Suça sürüklenen çocukların sosyo-demografik özellikleri bağlamında Tekirdağ ili Süleymanpaşa ilçesinde 2020-2021-2022 yıllarında işlenen suçların analizi örneği(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2025) Gürgen, Hakan; Kantar, GökmenÇocuk, fiziksel ve zihinsel gelişimini tamamlamamış, büyüme ve gelişim sürecinde olan bireydir. Kişisel, sosyal ve duygusal kimliği çevresel ve ailevi etkilerle şekillenir. Birey olma yolunda gelişirken, toplumun desteğine ve rehberliğine ihtiyaç duyar. Biyolojik bir varlık olarak dünyaya gelir ve hangi sebeple olursa olsun sosyalleşme sürecinin kesintiye uğraması toplum içerisinde yanlış ve tehlikeli roller edinmesine yol açar. Her toplumda suç vardır. Suçtan arınmış bir toplumdan söz etmek olası gözükmemektedir. Her ne kadar çocuk ve suç ikileminin uyandırdığı duygu, trajik ve yürek yaralayıcı olsa da çocukların suça sürüklenmesine yol açan faktörlerin tespit edilmesi ve tanımlanması çocuk ve suç gibi bir çelişkinin çözümlenebilmesi için gereklilik arz etmektedir.Tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz de de çocukların suça yönelmelerinde yaşanan artış toplumumuzu derinden etkilediği gibi bu sorunun salt ceza adalet sistemi içerisinde değerlendirilmemesi çok boyutlu olarak ele alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu minvalde yapmış olduğumuz bu çalışmada öncelikle ''çocuk'' kavramının ne olduğunu ifade etmek yerinde olacaktır. Sonrasında çocuk kavramının algılanış biçimi, çocuk hukuku ve çocuk hakları kavramları açıklanacak, son olarak suç kavramı, suç davranışı, çocuk suçluluğu ve tüm bu tanımlamalar ışığında suça sürüklenen çocukların sosyo-demografik özellikleri ve bağlamında işlenen suçların analizi yapılacaktır.Öğe Redefining sincerity in postmodernism with the new sincerity movement(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2025) Çelik, Fatma; Özmen, Cansu ÖzgeNew Sincerity akımı, 20. yüzyılda postmodernizmle ilişkilendirilen meta-referansiyelliği, kopukluğu ve alaycılığı ortadan kaldırmayı amaçlayarak post-postmodern çağda ortaya çıktı. Bu yeni akım hikâyelere yapılan samimiyet ve özgünlük gibi önemli eklemelerle yeni bir kurgu yazım stili ortaya çıkardı, New Sincerity yazarları, özbilinç ve samimi anların tehlikelerini keşfederken, kendileri ve okuyucuları arasındaki derin bağlantıyı vurgulayarak, netlik ve tutarlılığın öneminin olduğu bir dünyayı yeniden hayal etmeye çalıştılar. Bu proje, akımın önemli figürü David Foster Wallace'ın çalışmalarında samimiyetin varlığını ve kavramını inceleyerek New Sincerity akımının postmodernizm bağlamında keşfetmeyi ve sunmayı amaçlamaktadır. Tez, postmodernizmin ötesine bakan yazar David Foster Wallace tarafından savunulan kültürel samimiyetin anlamındaki değişimi gösterecektir.Öğe İçsel pazarlamanın ve sağlık çalışanlarının memnuniyetinin hasta odaklılık üzerindeki etkisi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2025) Kızılkaya, Emine; Özhan, ŞenizBu çalışmanın amacı, uyarıcı-organizma-tepki modeli (S-O-R) temelinde içsel pazarlamanın sağlık çalışanlarının memnuniyetine etkisini değerlendirerek, bu memnuniyetin müşteri (hasta) odaklılık üzerindeki rolünü ortaya koymaktır. Araştırmada, bağımsız değişken olarak içsel pazarlamanın, bağımlı değişkenler olan iç müşteri (çalışan) memnuniyeti ve müşteri (hasta) odaklılık üzerindeki etkisi incelenmiştir. Bu amaca yönelik olarak bir model oluşturulmuş ve veriler demografik bilgi formu, içsel pazarlama ölçeği, iç müşteri (çalışan) memnuniyet ölçeği ve müşteri (hasta) odaklılık ölçeği üzerinden toplanmıştır. Anket verilerinin toplanmasında kolayda örnekleme yöntemi kullanılarak, Ankara ilindeki sağlık kurumlarında görev yapan 316 kişi araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Araştırma verilerinin analizinde IBM SPSS ve AMOS programları kullanılmıştır. Kurulan hipotezler Yapısal Eşitlik Modeli ile test edilmiştir. Yapılan analizler, sağlık hizmetlerinde içsel pazarlama uygulamalarının hem iç müşteri memnuniyeti hem de müşteri odaklılık üzerinde anlamlı ve olumlu etkiler yarattığını göstermektedir. Çalışanların memnuniyet düzeyleri, işletmelerin içsel pazarlama stratejileriyle doğrudan ilişkilendirilmiş ve çalışanların ihtiyaçlarına duyarlılık gösteren, motivasyonlarını artıran uygulamaların iş tatmini ve hasta odaklılıkları düzeylerini güçlendirdiği tespit edilmiştir. Özellikle motivasyon, ödül ve işgören odaklı alt boyutların, çalışan memnuniyeti üzerinde kritik bir rol oynadığı belirlenmiştir.Öğe Sağlık kalitesinin makroekonomik belirleyicileri: Türkiye örneği(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2025) Demir, Selin; Öztürk, SalihSon yıllarda küresel çapta salgın hastalıklarda görülen artışlarla birlikte sağlık sektöründe meydana gelen gelişmeler, insanların sağlık kalitesi üzerinde çeşitli etkiler meydana getirmiştir. Dolayısıyla sağlık kalitesinin belirleyicilerinin neler olduğunun araştırılması, hem politika yapıcılar hem de bilim insanları için ilgi çekici bir çalışma alanı olmaktadır. Bu bağlamda bu tez çalışmasının temel amacı, sağlık kalitesinin makroekonomik belirleyicilerinin neler olduğunun araştırılmasıdır. Çalışmada sağlık kalitesinin belirleyicileri, 1975-2022 dönemi verileriyle Türkiye ekonomisi için zaman serisi analiz teknikleri kullanılarak araştırılmaktadır. Sağlık kalitesinin sağlık harcamaları değişkeniyle ölçüldüğü çalışma; ekonomik büyüme, çevre kirliliği, ticari dışa açıklık, enerji tüketimi, finansal gelişme, enflasyon oranı, yenilenebilir enerji, kentleşme, nüfus artış hızı ve tarımsal katma değer değişkenlerinin ele alındığı yedi farklı tahmin modelini içermektedir. Çalışmada değişkenler arasındaki uzun dönemli asimetrik ilişkiler, yapısal kırılmalar dahil edilerek NARDL modeli yardımıyla araştırılmaktadır. Analiz bulguları; Türkiye'de ekonomik büyümenin pozitif ve negatif şoklarının sağlık harcamalarını negatif etkilediğini ancak negatif şokların etkisinin daha fazla olduğunu, çevre kirliliğine yönelik pozitif şokların sağlık harcamalarını artırdığını, nüfus artış hızında meydana gelen pozitif bir şokun sağlık harcamalarını azaltırken negatif bir şokun artırdığını, enflasyon oranındaki pozitif ve negatif şokların sağlık harcamalarını artırdığını, ticari dışa açıklık ve yenilenebilir enerjideki negatif bir şokun sağlık harcamalarını artırdığını, enerji tüketiminin pozitif ve negatif şoklarının sağlık harcamaları üzerinde doğrudan etkisinin bulunmadığını, finansal gelişmenin negatif şoklarının sağlık harcamalarını artırmada daha etkili olduğunu, kentleşmenin pozitif şoklarının sağlık harcamalarını azalttığını ve tarımsal katma değerin negatif şoklarının sağlık harcamalarını azalttığını ortaya koymaktadır. Tez çalışmasından elde edilen sonuçlar, Türkiye'de sağlık kalitesinin iyileştirilmesine yönelik kapsamlı bir inceleme sunmaktadır. Dolayısıyla bulgular, sağlık harcamalarının etkinliğini sağlayarak sağlık kalitesini iyileştirmeye yönelik atılacak adımlarda politika yapıcılar ve karar alıcılar için yol gösterici çıkarımlar sunmaktadır.Öğe Medikal turizm kullanıcılarının yeniden hizmet alma niyetlerinin medikal turizm destinasyon imajı ve planlı davranış teorisi çerçevesinde analizi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2025) Erol, Betül Merve; Özhan, ŞenizÖZET Sağlık hizmetlerindeki gelişmeler ve küreselleşme, medikal turizm kavramını ortaya çıkarmakla kalmamış, aynı zamanda sektörün hızla büyümesini sağlamıştır. Uluslararası ulaşımın kolaylaşması, sosyal medyanın pazarlama aracı olarak kullanılması ve maliyetlerin düşmesi gibi faktörler medikal turizmin yayılmasına katkıda bulunmuştur. Bu araştırma, Türkiye'nin medikal turizmde güçlü bir destinasyon imajına sahip olup olmadığını ve bu imajın, sağlık hizmeti kullanıcılarının yeniden hizmet alma niyetlerine etkisini planlı davranış teorisi ile ilişkilendirerek incelemeyi hedeflemiştir. Sosyo-demografik özellikler, medikal turizm niyetlerini ölçmek için Planlı Davranış Teorisi çerçevesinde gerçekleştirilen MEDTOUR ölçeği ile Medikal Turizm Destinasyon İmajı ve Yeniden Hizmet Alma Niyeti ölçekleri kullanılarak anket formu oluşturulmuştur. İstanbul'daki bir estetik merkezine başvuran 502 sağlık turizmi kullanıcısından 406'sının katılımıyla toplanan veriler SPSS 26 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Güvenirlik analizleri (Cronbach's Alpha), bağımsız gruplar t-testi, tek yönlü varyans analizi (One way ANOVA), faktör analizi, basit ve çoklu regresyon analizi uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, öznel normların sağlık hizmeti tercihlerini etkileyen önemli bir faktör olduğu belirlenmiştir. Medikal turizm destinasyon imajının, yeniden hizmet alma niyetini %74,9 oranında açıkladığı görülmüştür Türkiye'nin medikal turizm destinasyon imajının, yeniden hizmet alma niyeti üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Demografik faktörler açısından ise, 50-59 yaş grubundaki bireyler ve evli katılımcıların daha yüksek yeniden hizmet alma niyeti gösterdiği saptanmıştır. Ayrıca, analiz sonuçlarında saptanan davranışa yönelik tutumun negatif etkisi, planlı davranış teorisi çerçevesinde maliyet, ulaşım kolaylığı ve hizmet kalitesi gibi dışsal faktörlerle etkileşim içinde farklılık gösterebileceği şeklinde yorumlanmıştır. S-O-R Modeli'nin entegre edildiği araştırmada, uyarıcı (stimulus) olarak değerlendirilen medikal turizm destinasyon imajı ile organizma (organism) boyutunda yer alan öznel norm arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonucunda, bu sürecin bireyde bir tepki (response) olarak yeniden hizmet alma niyeti geliştirdiği tespit edilmiştir Bu bulgular, Türkiye'nin medikal turizmdeki güçlü imajını pekiştirmektedir.Öğe Sosyal devlet ilkesi bağlamında; COVİD-19 pandemi sürecinde verilen sağlık hizmetlerinin mutluluk ile ilişkisi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2025) Sir, Mesut; Kantar, GökmenSosyal devlet, kişileri toplumsal tehlikelere karşı koruma altına alarak asgari yaşam güvencesine sahip olmalarını sağlayan ve tüm vatandaşlara eğitim, sağlık ve barınma gibi temel hizmetleri eşit bir şekilde sunmayı hedefleyen bir sistemdir. Bu kavram, kapitalist sistemin ortaya çıkardığı refahın nasıl paylaşılacağı sorunu çerçevesinde teorik bir önem kazanmıştır. Uygulama sahasına geçişi ise, 20. yüzyılın ikinci yarısında savaşların ve ekonomik krizlerin ardından toplumda yardıma muhtaç kesimlerin artışıyla mümkün olmuştur. Sağlık hizmetleri, toplumun her bireyi tarafından ihtiyaç duyulduğunda erişilebilir ve yeterli kalitede olmalıdır. Bu hizmetlerin, bireylerin gelir düzeyine bakılmaksızın devlet tarafından sağlanması, sosyal devlet anlayışının temel bir ilkesidir. Türkiye bir sosyal hukuk devleti olarak, sosyal devlet ilkesi doğrultusunda sağlık hizmetlerini vatandaşlarına sunma görevini üstlenmiştir. Türkiye'de pandemi sürecinde Covid-19 aşıları olan Almanya'nın BioNTech Pfizer aşısı, Çin'in Sinovac aşısı, Rusya'nın Sputnik V aşısı ve 30 Aralık 2021 tarihinden itibaren kullanılan yerli aşı olan Turkuvac aşısı ve PCR testleri ücretsiz olarak kullanıma sunulmuştur. Yine bu süreçte temaslı takibini, salgını yönetimini ve evde hastaları izlemek üzere, Covid-19 belirtisi gösterenlerin, PCR testi pozitif çıkanların ve koronavirüs teşhisi konularak karantinada olan hastaların takibini yapmak üzere filyasyon ekipleri kurulmuştur. İçişleri Bakanlığı öncülüğünde Valiliklerin ve kaymakamlıkların koordinasyonunda kurulan Vefa Destek Gruplarıyla dezenfektan, kolonya, maske vb. gibi hijyen malzemelerinin yanı sıra gündelik ihtiyaçlar da karşılanmıştır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından başlatılan "Sosyal Destek Programı" kapsamında; Mali Destek Yardımı, Kısa Çalışma Ödeneği, Nakdi Ücret Desteği, İşsizlik Sigortası Fonu ve İşsizlik Ödeneğiyle yardım programları hayata geçirilmiştir. Türkiye'nin bu süreçte verdiği sağlık hizmetlerinin diğer ülkelere göre sosyal devlet ilkesi bağlamında mutluluk ile ilişkisini incelemektir.Öğe Sağlık sektöründe personel güçlendirme: Tekirdağ bir kamu kurumu örneği(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2025) Karakoç Başar, Hatice; Geyik, Ertuğrul ÜstünHızla değişen ve gelişen günümüz koşulları, farklı alanlarda göründüğü gibi sağlık alanında da etkisini hızla göstermiş ve sağlık sunumunun kaliteli ve yüksek düzeyde, etkili, verimli bir nitelikte verilebilmesi, hizmet alanların beklentilerinin karşılanabilmesi ihtiyacını doğurmuştur. Bu ihtiyaçların karşılanabilmesi için sağlık personellerinin özerkliklerinin çoğaltılması, kendi uzmanlık alanlarında kararlarını kendilerinin alabilmesinin sağlanması kısaca güçlendirilmesi gerekmektedir. Örgütsel amaçlar ile ilgili bilgilerin çalışanlarla paylaşıldığı yaptıkları işler ile ilgili yetkinliklerinin artırıldığı, risk alıp karar vermeleri konusunda çalışanların desteklendiği ve ihtisaslarına destek olacak kaynakların kullanılmasının desteklendiği bir süreç olan güçlendirme anlayışı son zamanlarda yaratıcılık, yenilik ve esneklik ihtiyacıyla, kuruluşların işleyişine nasıl empoze edileceği sorunuyla karşılaşan kurum ve idarecilerin, bu sorunları çözümlemelerinde kullandıkları bir yöntemdir. Bu sebeple, yoğun rekabet koşullarında bilinçli hizmet alanların ihtiyaçlarının karşılanabilmesi ve sunulan fırsatların kullanılabilmesi, çalışanların karar verme iradesini kullanabilmesine olanak sağlayan personel güçlendirme kavramıyla mümkün olabilmektedir. Bu kapsamda çalışmanın amacı da; Sağlık sektöründİe İpersonel güçlendirme kavramını incelemek ve sağlık alanında yapılabilecek faydalı yenilikler için farklı bakış açıları getirmekti. Bu amaç doğrultusunda, çalışmada istatistiksel analiz aşamaları incelenmiş olup, Örgütsel Güçlendirme Ölçeğinin Türkçeye uyarlanması ve ölçek skorlarının belirli sosyo demografik özelliklere göre kıyaslanmasına yönelik istatistiksel uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Mevcut yazar güçlendirmenin makro-çevresel kolaylaştırılmasıyla kavramsal olarak bağlantılı olan önerdiği, dinamik yapısal çerçeve, işyeri kararlarının kontrolü, bilgi paylaşımında akışkanlık gibi üç örgütsel faktör önermiştir. Bunlar ışığında analizler gerçekleştirilmiştir.Öğe Avni Lifij resimlerinde figür ve mekan(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2025) Moralar, Uğur; Tüzün, MelihatTürk Resim Sanatı içinde önemli yere sahip olan 1914 Kuşağı, Çallı Kuşağı olarak isimlendirilen ressam grubu içerisinde bulunan Hüseyin Avni Lifij, 1914 Kuşağı Ressamları ile birrlikte dönemin resim sanatına yeni bir bakış açısı getirmiştir. Kompozisyonda figürün çağdaş anlamda cesaret ile kullanılması için gayret harcamıştır. Avni Lifij 1886' da Samsu'un Ladik ilçesinde doğmuş, İstanbul'da büyümüş ve yetişmiş, İstanbul'da başladığı tahsiline Paris'te "l'Ecole Nationale Speciale des Beaux-Arts" devam etmiştir. Yurda döndükten sonra farklı okullarda öğretmenlik görevi üstlenmiştir. Ülkemizde, döneminde farklı gazete ve dergilerde eleştiri yazıları kaleme almış, bir çok sergide eserleri sergilenmiştir. Genç yaşında Osman Hamdi Bey ile tanışması ve daha sonrasında Halife Abdülmecit Efendi ile tanıştırılması sanat hayatının başlangıcında, yaşamında dönüm noktası olmuştur. Osman Hamdi Bey'in desteği ve Halife Abdülmecit Efendi tarafından sağlanan burs ile Fransa'ya sanat eğitimine gönderilmiştir. Fransa'da 1909 ile 1912 yılları arasında dört yıl sanat eğitimi almıştır. Lifij'in Fransa'da bulunduğu yıllarda Avrupa'da sanat anlamında önemli değişiklikler olmakta, empresyonizm etkisini göstermekteydi. Lifij Avrupa'da bulunduğu dönem içerisinde yaşanan sanatsal değişimi izleme şansı bulmuştur. 19. Yüzyıl sonlarına başlayan değişim, 20. Yüzyıl başlarında gelişerek varolan sanat akımlarını etkilemiştir. Bu değişim ile izlenimcilik, dışavurumculuk ve kübizm akımlarının varoluş süreci başlamıştır. Lifij bu süreçte ortaya çıkan eserleri ve sanatçılarını yakından tanıma fırsatı elde etmiştir. Lifij'in eserlerini incelediğimizde, çok sayıda poşad tekniğinde yapılmış çalışma görmek mümkündür. Bunlar genellikle küçük ebatlarda yağlıboya çalışmalardır. Poşad çalışmalarına bakıldığında, figürlü ve figürsüz peyzajlar olarak görülmektedir. Lifij'in Poşadlarında izlenimci tekniğin yanısıra, kimi zaman dışavurumcu üsluba rastlanır. Çalışmalarında empresyonist etkilerin yoğun hissedildiği figürlü kompozisyonları dikkati çekmektedir. Peyzajlarında izlenimci üslubun içerisinde romantizm ve sembolizm etkileri görülürken, kuvvetli bir desen anlayışı ön plana çıkmaktadır. Almış olduğu akademik eğitim, kompozisyonlarında kendini göstermektedir. Çalışmalarında paletindeki renkler kimi zaman pastel, kimi zaman ise konuların özelliklerine göre sıcak renkler olabilmektedir. Lifij'in eserlerinde naürmart ve deniz kıyısı konulu kompozisyonlara rastlanamamaktadır. Sanatçının kendi üslubu içerisinde daha ciddi konulara eğilmek istemiş olması bu türden kompozisyonları çalışmasını engellemiş olabilir. Lifij fotoğraf sanatına da ilgi duymuş ve sanatsal değeri yüksek çalışmalar ortaya çıkarmıştır. Avni Lifij, usta bir desenci, empresyonist bir doğa ressamıdır. Mekan figür çözümlemelerindeki farklı yaklaşımları ile özgün bir kişilik, kompozisyon içindeki denge ve estetiği ön plana çıkaran, sanatçı kişiliği ile dikkat çeken, Türk Resim Sanatının en önemli temsilcilerindendir.Öğe Türkiye'de dolaysız vergilerin gelir dağılımı üzerine etkisi: Gelir vergisi örneği(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2025) Gökmen, Ahmet; Işık, HayriyeGelir eşitsizliği, gelişmekte olan ülkelerde önemli bir toplumsal sorun haline gelmiştir. Vergi adaletinin sağlaması ve toplumsal dengenin koruması devletlerin temel görevlerinden biri haline gelmiştir. Verginin geniş kesimlere yayılması, adil bir vergi sistem algısını güçlendirerek tahsil sürecini kolaylaştırmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde vergiye dair temel kavramlar, vergilerin özellikleri ve türleri ele alınarak Türk Vergi Sistemi incelenmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde gelir vergisinin yapısı, türleri, unsurları ve uygulama yöntemleri detaylı şekilde incelenmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde gelir dağılımının tanımı, önemi ve ölçüm yöntemleri ele alınarak, gelir dağılımını etkileyen faktörlerin etkileri detaylı bir şekilde incelenmiştir edilmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise 2000-2023 yılları arasında Türk Vergi Sistemi'nde dolaysız vergilerin özellikle gelir vergisinin, toplam vergi gelirleri içindeki yeri ve gelir dağılımına etkileri değerlendirilmiş, ekonomik göstergeler ve veriler analiz edilerek çözüm önerileri sunulmuştur.Öğe Paternalist devlet anlayışı çerçevesinde günah vergileri: Türkiye ve OECD ülkeleri değerlendirmesi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2025) Bilgiç, Murathan; Şeren, Gamze YıldızPaternalist devlet anlayışı devletin vatandaşlarının sağlığını, refahını ve güvenliğini tesis etme amacını, bir babanın çocuklarına olan yaklaşımını örnek alarak gerçekleştirilmesi olarak tanımlanabilir. Günah vergileri ise bu bağlamda hayat bulan politikalardır. Günah vergileri ile toplum sağlığına zararlı ve çeşitli yollarla ekonomik zarara yol açan ürünlerin tüketiminin engellenmesi, bu ürünlerin tüketiminden doğan sosyal maliyetlerin tüketenlere yüklenmesi neticesinde içselleştirilmesi ve kamusal gelir sağlamak amaçlanmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmada; tütün, alkol ve şekerli içecekler üzerine konulan verilen vergiler OECD ülkeleri ve Türkiye çerçevesinde derinlemesine analiz edilmiştir. Çalışmanın gerçekleştirilmesinde faydalanılan araştırma yöntemi, nitel araştırma tekniklerinden birisi olan doküman analizi yöntemi olmuştur. Çalışmanın bulgularına göre Türkiye'nin tütün vergilerinde OECD içerisinde yüksek vergi uygulayan ülkeler arasında olduğu ve uygulanan verginin mali amacının ön planda olduğu; alkol vergilerinin OECD ülkeleri arasında ortalama seviyede olup sosyal amacının ön planda olduğu; uygulanan şeker vergilerinin ad valorem ve şeker miktarına göre artmayan yapısı ile mali amacının ön planda olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.Öğe Uluslararası ilişkiler'de eleştirel söylem analizi: Putin'in meşruiyet arayışı ve uluslararası hukuk(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2025) Uğurlu, Feyza Büşra; Cavlak, HakanBu tez Uluslararası İlişkiler'de (Uİ) devletlerin neden meşruiyet ihtiyacı duyduğu sorusuna cevap aramakta ve bu cevap ile Uluslararası Hukuk (UH) arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Uİ arenasında devletler için meşruiyetin önemini anlamada yardımcı bir bakış açısı sunan İngiliz Okulu teorisi ve meşruiyetin söylemler aracılığıyla üretiminden bahseden Sosyal İnşacılık teorisi temel alınarak çizilen çerçevede, meşruiyetin uluslararası toplumdaki önemi vurgulanmıştır. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler'in (BM) konumu ve uygulamaları incelenmiş beraberinde kuvvet kullanımının yasaklaması ve istisnaları üzerine alınan karaların meşruiyet kıstaslarını belirlemedeki rolü açıklanmıştır. Devletlerin meşruiyeti söylemler aracılığıyla nasıl inşa ettiği sorusuna cevap vermek amacıyla Eleştirel Söylem Analizi(ESA) yöntemi kullanılmıştır. ESA, meşruiyetin söylem aracılığıyla nasıl kabul edildiğini ve bu süreçte dilin ideolojik bir araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyarak, devletlerin uluslararası sistemdeki meşruiyet ile bağdaştırdığı davranışları anlamada derinlemesine bir perspektif sunmaktadır. Dolayısıyla çalışmanın temel argümanlarının desteklenmesi amacıyla doküman analizi yöntemiyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Ukrayna'ya yönelik başlatmış olduğu askeri operasyonu resmi olarak ilan ettiği 24.02.2022 tarihli ulusa sesleniş konuşmasının metninde meşruiyet üretimi sürecinde tercih ettiği söylemler Eleştirel Söylem Analizi yöntemiyle analiz edilerek kritik bir çerçeve sunmaktadır.Öğe Kadın eğitim yöneticilerine yönelik mesleki stereotipler ve bu stereotipler ile başa çıkma stratejileri(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2025) Ayas, Fulya; Öntaş, TurğayBu araştırmada kadın eğitim yöneticilere yönelik mesleki stereotipler ve bu stereotipler ile başa çıkma stratejilerini anlamaya odaklanılmıştır. Günümüzde kadınların çalışma alanlarında bulunması ve yöneticilik pozisyonlarında yer almaya başlaması; toplumda kadınlara karşı olan ön yargılar, kadın ve erkek rolleri ve sorumlulukları bağlamında yaşadığı zorlukları da gündeme getirmiştir. Kadın eğitim yöneticilerinin mesleki stereotipler ile başa çıkarken kullandıkları stratejilerde bu noktada önem kazanmıştır. Çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan fenomenolojik desen kullanılarak yapılmıştır. Devlet okullarında çalışan kadın eğitim yöneticileri ile yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak görüşmeler tamamlanmıştır ve bu görüşmelerden toplanan veriler, içerik analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Bu araştırmada kadın eğitim yöneticilerinin stereotipler ile başa çıkmak için öz değerlendirme, profesyonel gelişim, mentorluk ilişkileri ve topluluk desteği gibi unsurları kullandıkları bulgusuna ulaşılmıştır. Araştırma, elde edilen bulgulara dayanarak, kadın eğitim yöneticilerinin mesleki yaşamlarındaki cinsiyet temelli zorluklarla başa çıkmalarını desteklemek amacıyla kurumsal düzeyde alınabilecek önlemlere yönelik öneriler sunulmuştur. Anahtar Sözcükler: Eğitim Yönetimi, Kadın Eğitim Yöneticisi, Stereotip