Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Yaban hayatı koruma bağlamında karakulak (caracal caracal) için İzmir ili örneğinde habitat ağları oluşturulması üzerine bir araştırma(2013) Hepcan, Ş.; Hepcan, Ç. C.; Koçman, A.; Özkan, M. B.; Can, Ö. E.Bu araştırmada; Urla-Çeşme-Karaburun yarımadasında karakulak (Caracal caracal) türü için bir peyzaj/habitat ağı önerilmiştir. Bu sayede Türkiye'de tehdit ve tehlike altında olduğu düşünülen karakulak için araştırma alanında gelecekte düşünülebilecek bir yeniden yerleştirme çalışmasına bir altlık oluşturulması hedeflenmiştir. Araştırmanın yöntemi; potansiyel habitat uygunluk analizi, potansiyel habitatların taşıma kapasitesinin hesaplanması, habitat ağının yaşayabilirlik analizi ve potansiyel ekolojik bağlantıların oluşturulması aşamalarından oluşmaktadır. Bu bağlamda araştırma alanında 11 adet potansiyel karakulak habitatı belirlenmiş fakat bunlardan altı tanesinin \"taşıma kapasitesi olmayan\" habitatlar olduğu anlaşılmıştır. Geriye kalan beş potansiyel habitatın ise Minimum Yaşayabilir Metapopülasyon Standartları (MYMS) temelinde tek başlarına anahtar popülasyon (AP) barındıracak boyuta ulaşamadığı ortaya çıkmıştır. Yaşabilirlik analizi sonuçlarına göre ise hiçbir habitat parçasının tek başına \"yaşayabilir olmadığı\" ortaya konulmuştur. Diğer bir deyişle habitatlar arasında ekolojik bağlantıların oluşturulması potansiyel karakulak popülasyonun uzun vadede yaşayabilirliği açısından bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır. Bu amaçla habitat tipleri ve yol yoğunluğu verileri temelinde hedef türün habitat parçaları arasında 36 adet ekolojik koridor alternatifi belirlenmiştir. Bunlardan 11 tanesi uygunsuz olmaları nedeniyle elimine edilmiş, kalan 25 tanesi ise alternatif koridorlar olarak önerilmiştir. Bu araştırma sonuç olarak çalışma alanındaki habitatların karakulak ve benzeri türlerin yaşamasına elvermeyecek şekilde parçalandığı ve bu bölgedeki koruma çalışmalarında önceliğin mevcut potansiyel habitatlardan bir ağ oluşturulması olduğu sonucuna işaret etmektedir. Bu yaklaşım çalışma alanında sadece karakulak ve benzer türlerin değil, tüm biyolojik çeşitliliğin korunmasına da önemli katkı yapacaktır.Öğe Trakya&Bölgesinde&Sera&Sebzeciliği&ve&Sorunları(2014) Çinkılıç, H.; Çinkılıç, L.; Varış, S.; Kubaş, A.Bu araştırma, Trakya bölgesinde sera sebzeciliğinin durumunu ortaya koymak ve sorunlarını belirlemek amacıyla Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli il, ilçe ve köylerinde yapılmıştır. Trakya bölgesinde en fazla sera alanının Tekirdağ'da, en fazla üretici sayısının Edirne'de bulunduğu, seraların çoğunluğunda yetiştirilen sebze türlerinin hıyar ve salataQmarul olduğu belirlenmiştir. Bu iki sebze için bölgedeki üretim dönemleri, yetiştirilen çeşitler ve elde edilen verimler tespit edilmiştir.Ayrıca yetiştirilen sebzelerin pazarlama kanalları ile pazarlama ve yetiştiricilikle ilgili sorunlar da ortaya çıkartılmıştırÖğe Türkiye'de içme suyu havza alanlarında tarımsal faaliyetlerden kaynaklanabilecek kirliliği önleme ile ilgili yasal düzenlemeler(2009) Olhan, E.; Ataseven, Y.Özellikle büyük şehirler için içme ve kullanma suyu kaynağı olarak kullanılan su havzaları aşırı yapılaşma, sanayi ve tarım gibi faaliyetler sonucu kirlenmektedir. Bu nedenle de, gerek yüzey gerekse de yeraltı suları için su toplama havzalarında bazı koruma önlemlerinin alınması önem taşımaktadır. Tarımsal faaliyetten kaynaklanabilecek kirliliğin önlenmesine dair alınabilecek önlemler de bu kapsamda değerlendirilmelidir. İçme suyu havzalarında tarımsal faaliyetlerden kaynaklanabilecek kirlenmelerin başında nitrat kirliliği gelmektedir. Bu konu ile ilgili olarak 2004 yılında “Tarımsal Kaynaklı Nitrat Kirliliğine Karşı Suların Korunması Yönetmeliği” çıkartılmıştır. İçme ve kullanma suyu havza alanlarındaki su kaynaklarının korunmasına yönelik olarak çıkartılan yönetmeliklerden bir tanesi de “Su Kaynaklarının Korunması Yönetmeliği”dir. Bu çalışmada, Türkiye’deki içme suyu havzalarında tarımsal faaliyetlerden kaynaklanabilecek kirliliğin önlenmesi ve giderilmesi konusundaki yasal düzenlemeler incelenecektir.Öğe Trakya Üniversitesi Güllapoğlu Arboretumu peyzaj planlama(2008) Özyavuz, M.; Korkut, A. B.Bu çalışma Edirne İli, Trakya Üniversitesi Güllapoğlu Yerleşkesi içinde tesis edilecek olan arboretumun planlama ilkelerini belirlemek ve öneri bir peyzaj projesi sunmak amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla, öncelikle arboretum kavramı, işlevleri, planlama ve uygulama kriterleri, Dünyadaki ve Türkiye’deki özel ve kamu kuruşlarına ait arboretumların özellikleri araştırılmıştır. T.Ü. Güllapoğlu Arboretumunun bulunduğu Edirne İli’nin sosyo-kültürel özellikleri araştırılmış ve bu arboretumun kurulmasını gerekli kılan nedenler belirlenmiştir. Daha sonra çalışma alanında gözlem, inceleme ve veri toplama işlemleri yapılmış, elde edilen veriler değerlendirilmeye çalışılmıştır. Tüm verilerin ışığında, alana ilişkin öneri peyzaj projesi hazırlanmıştır.Öğe Türkiye'de buğdayda uygulanan tarım politikaları ve Trakya bölgesi buğday üreticilerinin sorunları(2007) Konyalı, S.; Gaytancıoğlu, O.Türkiye'de üretimi yapılan tahıl ürünleri içinde en büyük paya sahip olan buğday, Türkiye için önemli bir tarım ürünüdür. Bu araştırmanın amacı, Türkiye'de buğdayda uygulanan tarım politikalarını ve Trakya'da buğday üreticilerinin sorunlarını incelemektir. Ayrıca saha çalışması yapılarak Trakya bölgesinde buğday üreticilerinin temel sorunları olarak tarımsal girdi (tohumluk, gübre, ilaç) kullanım düzeylerinin yüksek olduğu, buğday fiyatının üreticilere düşük geldiği ve buğday alımların bir çok kurum/kuruluş tarafından yapıldığı saptanmıştır. Çalışmada Trakya bölgesinde yapılan buğday tarımının boyutlarını ve genel özelliklerini ortaya çıkarabilmek ve üreticilerin buğday tarımı yapabilmek için beklentilerinin neler olduğunu tespit edebilmek için örnekleme yapılmıştır. Yapılan örnekleme sonucunda, her köyde 2 üreticiyle görüşülmüş ve 131 köyde 262 anket yapılmıştır. Ayrıca toplanan verilerle Trakya'da üreticilerin buğday tarımına karar vermede etkili olan faktörler istatistiksel analiz yöntemlerinden biri olan \"faktör analizi\" yardımıyla analiz edilmiştir. Bu analizde, bölgede buğday tarımının yapılmasını etkileyen 14 faktör üzerinde durulmuştur. Faktör analizi sonuçlarından ise en önemli sorunların \"çiftçilerin eğitimi, unlu gıda tüketiminin artması, arazilerin parçalı olması, münavebeye uyulmaması ve verim düşüklüğü\" olduğu ortaya çıkmıştır. Araştırma sonucunda da ortaya çıkan sorunlara öneriler getirilmiştir.Öğe Türkiye'de*Bursa*İli*Mısır*(Zea$mays L.)*Tarlalarında*Görülen Virüs Hastalıklarının*Saptanması(2014) İlbağı, H; Geyik, STürkiye'de!mısır!(Zea)mays L.)!geleneksel!olarak!dane!mısır!olarak!Doğu!Karadeniz!Bölgesi'nde!üretilmekte!iken!son!yıllarda!farklı amaçlara!yönelik!olarak!birçok!ilde!!bu!kültür!bitkisinin!üretimi!artmıştır..!!Nitekim!Bursa!İli'nde!dane!mısır! ve! silajlık! mısır! yanında! tatlı! mısır,! şeker! sanayi! hammaddesi! için! üretilmeye! başlanmıştır.! Mısır! üretiminde!verimi! ve! kaliteyi! olumsuz! yönde! etkileyen! bazı! sistemik! hastalıkların Bursa İlinde! varlığını! araştırmak! üzere!simptomatik! yaprak! örnekleri! toplanmıştır. 2012! yılında! yapılan! gözlem! ve! incelemeler! sonucu! sistemik! hastalık!simptomları!sergileyen!50!yaprak!örneğinde,!Barley)yellow)dwarf)virusZPAV (BYDVZPAV),!Cereal)yellow)dwarf)virusZRPV (CYDVZRPV),! Maize) dwarf) mosaic) virus (MDMV)! ve! Sugarcane) mosaic) virus (SCMV)! virüslerinin! varlığı!araştırılmıştır.!!Double antibody!sandwich!enzymeZlinked!immunosorbent!assay (DASZELISA)!testi uygulanan!50!bitki!örneğinin!15!adedinde!%!30!oranında!MDMV!saptanırken!10!adedinde!ise %!20!oranında!MDMV+SCMV!virüslerinin!karışık!enfeksiyonları!belirlenmiştir.!Sonuçta!Bursa!İli!mısır!tarlalarında!gözlenen!simptomatik!bitkilerin!25!adedinde!%!50!oranında!virüs!enfeksiyonlarından!etkilendikleri!görülmüştürÖğe Türkiye(Gap(Bölgesi(Koyun(Yetiştiriciliğinin(Bazı(Yapısal(ve(Teknik(Özellikleri(2013) Tekel, NBu araştırma GAP Bölgesi'nde koyun yetiştiriciliğinin bazı yapısal ve teknik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bölgeyi koyun varlığı ve üretim tekniği bakımından temsil eden Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman ve Diyarbakır illerine bağlı, basit tesadüfî örnekleme yöntemiyle tespit edilen 14 ilçe ve 52 köydeki 251 örnek işletmede anket çalışması uygulanmıştır. Araştırmanın yürütüldüğü illerde, koyunculuk işletmelerinin çoban ihtiyaçlarını aileden ve kiralık olmak üzere iki ana kaynaktan temin ettikleri tespit edilmiştir. İller genelinde koç katımının yetiştiricinin kendisi tarafından serbest aşım şeklinde, koçların tüm aşım mevsiminde sürü içinde bırakılmasıyla gerçekleştirildiği saptanmıştır (%100). İncelenen koyunculuk işletmelerinin aşım mevsiminde koyunlara %67.3 oranında ek yem verdikleri saptanmıştır. Araştırmada iller genelinde ilkine damızlıkta kullanma yaşı erkek ve dişiler için sırasıyla 19.0 ve 18.8 ay, damızlıkta kalma süresi ise 3.6 ve 6.6 yıl olarak tespit edilmiştir.Öğe Trakya'da özel bir süt işleme tesisi tarafından değerlendirilen çiğ sütlerin somatik hücre sayısı ve bazı bileşenlerinin tespiti(2007) Önal, A. R.; Özder, M.Bu çalışmada Trakya bölgesinde üretilen çiğ sütlerin gıda güvenliğine ilişkin standartlara uygun biçimde üretilip üretilmediğinin ölçütü olan tank sütü somatik hücre sayısının belirlenmesi amaçlanmış olup, ayrıca sütlerin kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri de incelenmiştir. Bu amaçla; Edirne ilinden 18, Tekirdağ ilinden 10 ve Kırklareli ilinden 8 adet olmak üzere süt toplama tanklarından toplam 36 çiğ süt örneği alınmıştır. Çiğ süt örneklerinin yağ, yağsız kuru madde (YKM), protein, tank sütü somatik hücre sayısı (TSSHS) ve toplam bakteri sayıları (TBS); Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli için sırasıyla %3.70, 3.60, 3.76; % 8.34, 8.50, 8.39; % 3.05, 3.09, 3.05; 308.555 ± 26.510 (LogTSSHS 5.459±0.04 ad./ml), 350.200 ± 53.627 (LogTSSHS 5.500±0.06 ad./ml), 254.500 ± 37.645 SHS/ml (LogTSSHS 5.370±0.06 ad./ml); 479.481 ± 1.777 (LogTBS 5.630±0.05 cfu/ml), 435.716 ± 91.194 (LogTBS 5.523±0.12 cfu/ml), 446.958 ± 81.515 ad/ml (LogTBS 5.602±0.08 cfu/ml) olarak bulunmuştur. Yapılan çalışmada; LogTSSHS ile sütlerin yağ, YKM, protein, ve, LogTBS arasındaki fenotipik korelasyon katsayıları ise sırasıyla 0.036, 0.251, 0.421, 0.219 olarak bulunmuş olup LogTSSHS ile protein arasındaki korelasyon katsayısı yapılan istatistiki değerlendirme sonucunda önemli bulunmuştur (p<0.05).Öğe The Species of Superfamily Chalcidoidea - Parasites of Aphidophagous Hoverflies(2017) Postolovskı, Mile; Lazarevska, Stanislava; Krsteska, Vesna1St. Kliment Ohridski University, Scientific Tobacco Institute - Prilep, Department for Tobacco Protection from Diseases, Pests and Weeds, Republic of Macedonia 2Ss. Cyril and Methodius University, Faculty of Agricultural Sciences and Food, Skopje, Republic of Macedonia *Corresponding author: vesna.krsteska@uklo.edu.mk Geliş Tarihi (Received): 01.03.2017 Kabul Tarihi (Accepted): 15.04.2017 The species of the family Syrphidae are one of the most important predators of the peach leaf aphids on tobacco. In the complex food chain, aphidophagous hoverflies are attacked by a wide range of parasites. During tobacco vegetation, in the Prilep area, we applied the following methods: survey of 20 tobacco stalks and survey of 100 tobacco leaves, in 10 days interval, 2003-2005. The prime material collected from the nature, further is cultivated and analysed under laboratory conditions. Parasited larva of Syrphidae, feeds with aphids and perform its bioregulatory role. Parasite species are activated after the larva of hoverflies is transformed into a puppet stage. They are feeding on tissues and organs of the hoverflies and destroy them. Were identified three parasite species from superfamily Chalcidoidea, eclosed from pupae of hoverflies: Pachyneuron grande (Pteromalidae), Pachyneuron cf. grande (Pteromalidae) and Syrphophagus aeruginosus (Encyrtidae). The most numerous is the parasitic specie P. grande. It was registered as a parasite on: Sphaerophoria scripta, Sphaerophoria rueppelli, Episyrphus balteatus, Scaeva pyrastri and Eupeodes corollae. P. cf. grande is a parasite on: S. scripta and S. rueppelli. S. aeruginosus is a parasite on: S. scripta, S. rueppelli, S. pyrastri and E. balteatus. The emergence of parasitic species depends on the occurrence of host-hoverflies, while the emergence and development of aphidophagous hoverflies depends on the occurrence of the peach leaf aphids on tobacco and climate conditions of the area. This study may contribute in strategies of biological control of plant pests and IPM implementationÖğe Peyzaj'Mimarlığı'Öğrencilerinin'Çevre'Tutumlarının'Belirlenmesi(2014) Kiper, T.Bu araştırma, Peyzaj!Mimarlığı!Bölümü!öğrencilerinin!çevre!sorunlarına!yönelik!ilgi,!tutum!ve!çevre!algılarına!ilişkin! görüşlerini!belirlemek!amacıyla!yapılmıştır.!Araştırmanın!çalışma!grubunu,!2012-2013 öğretim!yılı!ikinci!döneminde,! Tekirdağ! Namık! Kemal! Üniversitesi! Güzel! Sanatlar! Tasarım! ve! Mimarlık! Fakültesi! Peyzaj! Mimarlığı! Bölümü'nde! öğrenim! gören! 86 öğrenci! oluşturmuştur.! Verilerin! analizinde! tanımlayıcı! istatistiklerin (aritmetik! ort.)! yanında! güvenilirlik!analizi,!Faktör!analizi ve!KiUkare!Testi!kullanılmıştır.!Araştırmanın!amacına!uygun!olarak!oluşturulan!anket! formunda!bireylerin!çevresel! farkındalıklarını!saptamak!amacıyla!geliştirilen!14!değişkenin!güvenilirliği! test!edilmiş! ve!güvenilirlik! 0,730 çıkmıştır.!Yapılan! faktör!analizi!ile! 14! değişken! 5! faktör!altında! toplanmıştır.!Ayrıca!araştırma! amacına!uygun!olarak!hipotezler!geliştirilmiştir.!Cinsiyet!ile!çevre!bilinci!ve!çevre!sorununa!yol!açabilecek!tehditlere! ilişkin! görüşler! arasında! ve! sınıf! düzeyi! ile! çevre! korumasına! yönelik! uygulamalar! hakkındaki! görüşler! arasındaki! ilişkiler!anlamlı!bulunmuştur.Öğe Sultani Çekirdeksiz Üzüm Çeşidinde (Vitis vinifera L.) in vitro Kallus Rejenerasyonunda Eksplant ve Ortam Seçimi Üzerinde Araştırmalar(2017) Pehlivan, Elif Ceren; Kunter, Birhan; Daneshvar, Shedia RoyandazaghBu çalışmada Sultani Çekirdeksiz üzüm çeşidinde başarılı bir kallus rejenerasyonu sağlamak için eksplant materyali ve kültür ortamı seçimi üzerinde çalışılmıştır. Ana eksplant materyalleri olarak, in vitro makro sürgün ucu materyallerinin in vitro sürgünlerinden elde edilen, yaprak diskleri ve boğum parçaları kullanılmıştır. Başlangıçta, makro sürgün ucu 1 mg L-1 BAP (6-benzylaminopurine) içeren MS (Murashige ve Skoog) besin ortamına kültüre alınmıştır. Bunun ardından in vitro sürgünler BAP (1 mg L-1) + IBA (Indole-3-butyric acid) (0.1 mg L-1) içeren sürgün çoğaltma besin ortamına alt kültüre aktarılmıştır. Sultani Çekirdeksiz üzüm çeşidinde kallus rejenerasyon potansiyelini araştırmak için; yaprak diskleri 2,4-D (2,4-dichlorophenoxyacetic acid) ile BAP kombinasyonlarını içeren iki farklı MS ortamında, boğum parçaları ise 2,4-D ve NAA (naphthalene acetic acid) ile kombinasyon halinde BAP içeren dört farklı MS ortamında kültüre alınmıştır. Kallus çoğaltım oranı, yaprak disk eksplantında boğum eksplantına göre daha yüksek oranda gerçekleşmiştir. Tüm uygulama kombinasyonlarının içinde kallus rejenerasyonunda en etkili sonuç BAP (1 mg L-1) + 2,4-D (0.1 mg L-1) içeren MS ortamından elde edilmiştir. Bu ortamda ortalama kallus çapı 6.3 mm ve kallus rejenerasyon oranı ise 100% oranında bulunmuştur.Öğe The Effects of Copper Mining On Environment Changes And Human Living With in The Concern Of EU Policy(2014) Tatlıdil, E; Aydın, G. Ş.Kıbrıs Maden Şirketi (CMC) adlı bir madencilik şirketi 1914-1974 yılları arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti' nde (KKTC) bakır maden endüstrisi işletmiştir. Lefke bölgesinde yer alan bu terk edilmiş bakır (Cu) madeni multi-faktör kirletici olan asit maden drenajı (AMD) göstermiştir. AMD farklı ekosistemleri farklı yollarla etkiler ve bu da toprak, hava ve su gibi, çok ciddi bir çevre kirliliğine yol açmıştır. Bu çalışma, terk edilmiş bu madenin çevre değişiklikleri ve insan yaşamı üzerine etkilerini AB politikası kapsamında gerçekleştirilmiştir.Öğe Toprak Altı Damla Sulama Yöntemi ile Sulanan Serin ve Sıcak İklim Çimlerinde Sulama Zamanı Planlaması(2019) Ayanoğlu, Havva; Orta, A. HalimBu çalışma, Tekirdağ koşullarında toprak altı damla sulama yöntemiyle sulanan serin ve sıcak iklim çim türlerinde, sulama zamanının planlanması amacıyla, Tekirdağ-İstanbul il sınırında Gümüşyaka köyünde yer alan Silivri belediyesine ait Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezi (TÜRAM) deneme alanında, 2017 yılı yaz döneminde yürütülmüştür. Araştırmada, çim türleri için üç farklı sulama düzeyi, tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme deseninde 3 tekerrürlü olarak denenmiştir. Denemede sıcak iklim çim bitkisi olarak Bermudagrass (Cynodon spp.), soğuk iklim çimlerini temsilen ise 4’lü karışım (%30 Lolium perenne, %25 Festuca rubra rubra, %35 Festuca arundinacea, %10 Poa pratensis) kullanılmıştır. Araştırmada uygulanacak sulama konuları; etkili kök derinliğinde kullanılabilir su tutma kapasitesinin yaklaşık %30'u, %50'si ve %70'i tüketildiğinde sulamalara başlanması ve eksik nemin tarla kapasitesine tamamlanması şeklinde oluşturulmuştur. Sulama zamanının belirlenmesinde topraktaki nem miktarı değişimleri esas alınmıştır. Deneme sonunda serin iklim çim çeşitleri karışımında farklı sulama konularına uygulanan sulama suyu miktarları 324,2 mm – 195,7 mm; toplam bitki su tüketimi değerleri 382,7 mm – 260,2 mm; günlük bitki su tüketimleri değerleri ise; 5,38 mm gün-1 – 3,69 mm gün-1 arasında, sıcak iklim çiminde ise aynı değerler 298,6 mm – 117,1 mm; 357,9 mm – 180,4 mm; 5,03 mm gün-1 - 2,53 mm gün-1 arasında değişmiştir. Sonuç olarak, iki farklı çim türünde farklı sulama düzeylerinin, gelişim ve kalite unsurlarını istatistiksel açıdan önemli düzeyde etkilediği belirlenmiştir. Yöre koşullarında sulama suyu miktarı, biçim sıklığı ve kalite unsurları birlikte değerlendirildiğinde, serin iklim çimlerinde kullanılabilir su tutma kapasitesinin %50'si tüketildiğinde, sıcak iklim çiminde ise kullanılabilir su tutma kapasitesinin %70'i tüketildiğinde sulamaya başlanması önerilmiştir. Önerilen konular kıyaslandığında, sıcak iklim çiminin serin iklim çimlerine göre %43 daha az sulama suyu talep ettiği ve %52 daha az su tükettiği belirlenmiştir. Yöre koşulları için, en uygun bitki su tüketimi tahmin eşitliğinin ise serin iklim ve sıcak iklim çimleri için Blaney-Criddle yöntemi olduğu saptanmış ve bu yöntemlere ilişkin bitki katsayısı eğrileri oluşturulmuştur.Öğe Sığla (Liquidambar orientalis Miller) Popülasyonları Dağılımının CBSile Belirlenmesi ve Habitat Kalitesinin Peyzaj Metrikleri Kullanılarak Değerlendirilmesi; Muğla Köyceğiz Örneği(2015) Selim, S.; Sönmez, N. K.Bu çalışmada, Köyceğiz-Dalyan Havzası\\'nda yayılış gösteren Sığla Ağacı (Liquidambar orientalis) popülasyonlarının coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla belirlenmesi, peyzaj metrikleri kullanılarak bulunduğu matris içinde değerlendirilmesi ve koruma-kullanma önerilerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Çalışma; araziye ilişkin veri toplama, verilerin sayısallaştırılarak bilgisayar ortamında depolanması, peyzaj yapısının çeşitli peyzaj metrikleri kullanılarak analiz edilmesi, koruma önerilerinin geliştirilmesi şeklinde 4 aşamada yürütülmüştür. Veri toplama aşamasında bölgenin 1/25000 ölçekli topoğrafik haritalar, Landsat 7 ETM+ uydu görüntüleri ve ortofoto haritalardanyararlanılmıştır. Araştırma sonucundaulusal ve uluslararası düzeyde önem taşıyan ve endemik bir tür olan Anadolu Sığla Ağacının (Liquidambar orientalis Miller), Köyceğiz-Dalyan Havzasındaki doğal yayılış alanı ve peyzaj yapısı belirlenmiştir. Özellikle tarım ve yerleşim alanlarının sığla ormanları üzerine baskısı olduğu ve bu ormanların tehlike altında olduğu görülmüştür. Bu kapsamda sığla ormanlarının bütünlüğünü korumak ve çevresel baskılara dayanımını artırmak üzere, orman içinde bozunuma uğramış yerlerin yeniden aynı tür ile ağaçlandırılması gerektiğive ormanları çevreleyen 50 m ile 250 m arasında tampon bölgelerinoluşturularak kenar etkilerininazaltılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Saanen Keçilerinde ?- Laktoglobulin (?-LG) Geni Ekzon 7 Polimorfizmi ve Süt Verimi ile İlişkisi(2017) Taşkın, Turgay; Kandemir, Çağrı; Koşum, Nedim; Bilgen, Güldehan; Işık, RaziyeSüt proteinlerinden biri olan ?-Laktoglobulin (?-LG), peynir yapımı gibi sütün teknolojik özellikleri üzerinde önemli bir fonksiyona sahiptir. Serum protein genleri ile süt verimi/bileşimi arasındaki ilişkiler daha önceki çalışmalarda araştırılmıştır. ?-LG, süt verimi ve protein kalitesini artırmak için seleksiyon ve ıslah programları için aday bir gen olarak kullanılabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, ?-LG gen polimorfizmini ve ?-LG genotipleri ile süt verimi arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Bu çalışmada, PCR-RFLP yöntemi ile polimorfizm belirlenmesi amacıyla Avustralya kökenli toplam 74 safkan Saanen keçi kullanılmıştır. SacII restriksiyon enzimi ile ?-LG geni 427 baz çiftlik yedinci ekzonu (GenBank: Z33881.1) genotiplenmiştir. ?-LG/SacII lokusunda iki alel (S1, S2) ve üç genotip (S1S1, S1S2, S2S2) belirlenmiştir. ?- LG/S1S1, genotipi tek kesim bölgesine sahip olduğundan iki bant vermektedir (347 bç ve 80 bç). ?-LG/S1S2 heterozigot genotipi üç bant oluşturmaktadır (427 bp, 347 bp ve 80 bp). ?-LG/S2S2 genotipig.4601G> A pozisyonunda tek nükleotid değişiminden dolayı 427 bç uzunluğunda kesilmemiş ürün vermektedir. SS2 genotip frekansı (% 43.3) diğer genotiplerden daha yüksektir. S1 allel frekansı predominant olarak belirlenmiştir. Saanen ırkında Hardy-Weinberg dengesinde sapma gözlenmemiştir. ?-LG/ SacII lokusunda, genotipler ile laktasyon süt verimi arasında önemli bir ilişki bulunmamıştır. Ancak ?-LG/ S1S1 genotipinin daha yüksek laktasyon süt verimine sahip olduğu belirlenmiştir. ?-LG geninin süt verimi ve kompozisyonu gibi ekonomik özellikler için moleküler marker olarak kullanılabileceği sonucuna varılmaktadırÖğe Fosfat've'Silikatin'Zararli'Denizel'Diyatom'Büyümesi'Üzerine'Etkisi: Thalassiosira Allenii Takano'(Bacillariophyceae)'(2014) Kocataş, A.; Büyükışık, B.; Aydın, G. Ş.Thalassiosira allenii (Takano) türünün fosfor ve silikattan nasıl etkilendiğini daha iyi anlamak için büyüme hızları üzerinde farklı reaktif P04 ve farklı reaktif Si konsatrasyonunun etkileri araştırılmıştır. T.allenii türü, İzmir KörfeziKuzey Ege Denizi-Türkiye'den izole edilerek, f/2 zenginleştirme ortamında, sürekli-aydınlık periyotta ve kesikli kültür sisteminde inkübe edildi. Türün büyümesi eksponensiyel büyüme fazı takip edilerek Chl a(ugl'1)olarak ölçüldü, elde edilen verilerin istatistiksel analizi en küçük kareler metoduyla yapıldı. Her bir nütrient için hesaplanan Ks ve umax degerleri sırasıyla: P04 için K5: 0.544 uM--PO4-P ve \"max: 0,972 gün'l, Si için -K5:0,615 uM Si ve umax=0,989 gün'1 olarak bulundu. T.allenii türü, P04-P sınırlı gelişim gösterirken, silikat sınırlayıcılığı tespit edilememiştir. Bu sonuçlar, özellikle evsel kirletici yükün yoğun olduğu ve Si degisimlerininin sık yaşandığı kıyısal sularda T.allenii türünün aşırı alg çoğalmalarında yer alma yeteneğine sahip olduğunu göstermektedir.Öğe L0900 Ziraat' Kiraz Çeşidinin Meyve Kalitesi Ve Biyokimyasal İçeriği Üzerine Büyümeyi Düzenleyici Maddelerin Etkisi(2013) Öztürk, B.Bu çalışma, Gisela 5 anacı üzerine aşılı '0900 Ziraat' kiraz çeşidinin (Prunus)avium)L.) meyve kalitesi ve biyokimyasal içeriği üzerine hasattan 3 hafta önce uygulanan metil jasmonat (MeJA) ve aminoetoksivinilglisinin (AVG) etkisini belirlemek amacıyla Tokat ekolojik koşullarında yürütülmüştür. Çalışmada, 100 ve 200 mg LZ1 AVG ile 2240 mg LMeJA dozu kullanılmıştır. Kontrol ile karşılaştırıldığında, meyve ağırlığı hem 100 mg LZ1 AVG dozu hem de MeJA uygulaması, geometrik çap yalnızca MeJA uygulaması ile önemli düzeyde artmıştır. Hâlbuki et sertliği, yalnızca MeJA uygulaması ile önemli düzeyde azalmıştır. Et / çekirdek oranı hem 100 mg LZ1 AVG dozu hem de MeJA uygulaması ile artmıştır. L* ve hue açısı 200 mg LZ1 AVG uygulaması, kroma değeri 100 mg LZ1 AVG uygulaması ve a* değeri her iki AVG uygulaması ile önemli düzeyde artmıştır. MeJA uygulaması, SÇKM ve pH değerini önemli düzeyde azaltmış, aksine TA değerini artırmıştır. Toplam fenolik bileşikler ve toplam antosiyanin, 100 mg LZ1 AVG ve MeJA uygulaması ile toplam antioksidant kapasitesi ise yalnızca MeJA uygulaması ile önemli düzeyde azalmıştır.Öğe Future of Fig Production in Turkey(2018) Uzundumlu, Ahmet Semih; Öksüz, Muhammet Emre; Kurtoğlu, SevalFig is a fruit that grows in warm and humid climates; therefore, it is widely cultivated in the countries of Mediterranean climate zone. It has an important role in human nutrition with the minerals and vitamins it contains. While fresh figs are offered for direct consumption, dried figs are used as the main or auxiliary ingredient in many desserts. Located in the Mediterranean climate zone, Turkey is an important fig producer and exporter with a share of 23% in world fig production. Although fig production is realized in 60 out of 81 provinces in Turkey, it is mostly produced in Aydin, İzmir, Bursa, Mersin, and Hatay provinces, which provide some 86 percent of the total production. The aim of this study is to predict the fig production trend of Turkey for the next 9 years from 2017 to 2025 using the fig production data from the period between 1991 and 2016 in order to enlighten the policy and decision makers regarding fig, an important export product of Turkey. The ARIMA model has been used to make the estimations in the study. According to the findings, it has been forecasted that Turkey’s fig production will decrease in the next ten years from 2017 to 2025 and the total share of five leading provinces will increase by 1 percent in fig production. It has also been estimated that fig production will increase in leading fresh fig producer provinces, whereas it will decrease in leading dried fig producer provinces in Turkey. It has been concluded that there is a need to create fresh fig demand in other countries for new exporting possibilities.Öğe Infection of Botrytis cinerea in Different Fungicide Application Programs in Semillon Grape(2018) Köycü, Nagehan Desen; Özer, Cengiz; Solak, Erhan; Delen, NafizBotrytis cinerea can lead to reduction in the yield and quality of table and wine grapes, with high economic loses inthe world and also Turkey. In this work was compared fungicide applications in trial vineyard of Semillon cv. with thatof several grower vineyards the effectiveness to fruit infection of Botrytis cinerea at harvest. Studies were conductedat five sites in Tekirdağ. All fungicide treatments reduced mean B. cinerea berry infection when compared to theunsprayed control treatment. Trial programme resulted in at least disease severity (1.46%) and incidence (5.83%) andthis programme was used fungicide at flower stage for B. cinerea. The highest disease severity (11.46%) and incidence(31.67%) was noted in Grower I Programme. This is followed by Grower III programme, Grower II programme andGrower IV programme, respectively. The recommendation for control of B. cinerea in the Trakya region is to applyone spray at bloom.Öğe Limonium sinuatum' Yetiştiriciliğinde Farklı Ortamlara İlave Edilen Atık Su Arıtma Çamurunun Süs Bitkisi Yetiştirme Materyali Karışımı Olarak Kullanımı(2015) Akat, H.; Demirkan, G. Çetinkale; Akat, Ö.; Yokaş, İ.Artan miktarlarda ortaya çıkan arıtma çamurları ve bunların kısıtlı depolama sahaları, arıtma çamurlarının yeniden kullanımı ile doğaya kazandırılarak çevreye zarar vermeyecek şekilde geri dönüşümlerinin sağlanması gerekliliğini gündeme getirmiştir. Bu çamurların çevre açısından doğuracağı sorunları önlemek adına; post modern bir yeniden kullanım yöntemiesas alınarak tarım alanlarında kullanılması hem ekolojik dengeye katkısı hem de ekonomik yararı açısından dikkat çekmektedir. Eşit oranda arıtma çamuru ilavesiyle (1:1) farklı ortamlarda [çam kabuğu (O1), cüruf(O2), torf (O3), çakıl (O4) ve toprak (O5)] kesme çiçek üretiminin gerçekleştirildiği bu çalışmada arıtma çamurunun, bitkisel materyal olarak kullanılan Limonium sinuatum Compindi White çeşidinde bitki gelişimi ve verimi üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Yetiştirme ortamlarına ilave edilen arıtma çamuru; bitki başına çiçek sayısıve kök uzunlukları üzerinde % 95, çiçek sapı uzunluğu, yaprak sayısı ve bitki üst aksam yaş ağırlığı parametreleri üzerinde ise % 99 güvenle önemli bir farklılıkyaratmıştır.