Fen Bilimleri Enstitüsü Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Gofret yaprağı üretiminde guar gam kullanımının araştırılması(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Uluğ, Duru Fatime; Demirci, Ahmet ŞükrüBu çalışmada 7 farklı oranda guar gam ve nişasta kullanılarak gofret yaprağı üretilmiş ve guar gam kullanımın gofret kalitesi üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Hamurda viskozite, nem, pH, kül ve yağ analizleri; gofrette renk (L*, a*, b*), tekstür (sertlik, kesme direnci), nem ve duyusal analizler yapılmıştır. Gofret yaprağı hamurunda nem ve kül oranları arasında önemli bir farklılık tespit edilmemiştir (p>0.01). Nişasta içermeyen, guar gam oranının arttığı örneklerin yağ oranlarının düştüğü görülmüştür. Guar gam oranı arttıkça, hamur viskozitesinin arttığı tespit edilmiştir. En yüksek viskozite değeri ortalama 136000 cP ile en yüksek guar gam oranına sahip örnekte, en düşük viskozite değeri ise guar gamın hiç kullanılmadığı kontrol örneğinde 44480 cP olarak ölçülmüştür. Guar gam ve nişastanın hamurun pH özelliği üzerinde önemli bir etki göstermediği görülmüştür. Nişasta oranı azalıp guar gam oranı yükseldikçe gofret nem oranının yükseldiği görülmüştür. En yüksek nem oranı, ortalama %12,07 ile en yüksek guar gam oranına sahip örnekte tespit edilmiştir. Hidrokolloid oranı ve sinerjik etkileri artıkça a* ve b* değerinin düştüğü, L* değerinin yükseldiği görülmüştür. Tekstür analizi sonuçlarına göre örnekler arasında en düşük sertlik ve kesme direnci değerinin guar gamın en yüksek oranda kullanıldığı örnekte olduğu tespit edilmiştir. Yapılan duyusal analiz çalışmalarında örneklerin tat ve koku oranları arasında önemli bir farklılık tespit edilmemiştir. Genel beğeni, renk, tat, koku olarak guar gamın yüksek oranda kullanıldığı örnek kabul görmüştür.Öğe Trakya bölgesi koşullarında damla sulama yöntemi ile yetiştirilen chandler çeşidi ceviz ağaçlarının farklı sulama programları altında gelişim, verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Önler, Buse; Erdem, TolgaTrakya Bölgesi koşullarında yürütülen çalışmada farklı sulama suyu uygulamalarının Chandler çeşidi ceviz ağaçlarının gelişim, verim ve kalite özelliklerine etkisi araştırılmıştır. Araştırma, 2021 (7 yaş), 2022 (8 yaş) ve 2023 (9 yaş) yıllarında gerçekleştirilmiştir. Deneme konuları, A sınıfı buharlaşma kabından ölçülen buharlaşma miktarının %75, 100 ve 125 uygulanması ile toprak nemi izlenerek 90 cm etkili kök derinliğinde kullanılabilir su tutma kapasitesinin %50'sinin tüketildiği noktada, mevcut nemin tarla kapasitesine çıkarılması (%100) ile bu miktarın %75 ile 125'inin uygulanması şeklinde oluşturulmuştur. Uygulanan sulama suyu miktarı arttıkça bitki su tüketimi artmıştır. 2021 yılında 335,92 mm ile 1.281,12 mm, 2022 yılında 338,21 mm ile 1.208,95 mm ve 2023 yılında 446,60 mm ile 1.239,23 mm arasında sulama suyu uygulanmıştır. Mevsimlik bitki su tüketimi üç yıl boyunca 601,70 mm ile 1.519,19 mm arasında değişmiştir. Ceviz verimleri sulama suyuna bağlı olarak artmış ve 198,75 kg/da ile 523,75 kg/da arasında değişmiştir. Farklı sulama uygulamalarının gelişim ve kaliteyi önemli düzeyde etkilemediği belirlenmiştir. Kalite parametrelerinden olan yağ asidi kompozisyonunda palmitik asit oranı %6,02-7,03, stearik asit oranı %2,39-2,67, oleik asit oranı %12,77-14,90, linoleik asit oranı %61,29-62,99 ve linolenik asit oranı %13,94-16,02 arasında değişmiştir. Sulama suyu kullanım randımanı (IWUE) 0,22 kg/m3 ile 1,11 kg/m3, su kullanım randımanı (WUE) ise 0,18 kg/m3 ile 0,62 kg/m3 arasında değişmiştir. Yaprak su potansiyeli değerinin -13 bar altına düştüğünde sulamaya başlanması önerilebilir. Artan sulama suyu uygulaması ile ceviz verimlerinin ve net gelir değerlerinin artacağı belirlenmiştir.Öğe Organik asit, ozon ve ultrases uygulamalarının kiraz ve üzümde pestisit giderimi ve kalite özellikleri üzerine etkileri(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Can, Nuray; Duraklı Velioğlu, Serap; Tırpancı Sivri, GökselMeyveler bir taraftan sağlıklı bir diyetin önemli bir parçası olarak kabul edilirken diğer bir taraftan da yüksek miktarda pestisit kalıntısı içerebilmektedir. Kiraz (Prunus avium L.) ve üzüm (Vitis vinifera L.) ülkemizde iç tüketim ve ihracat açısından önemli yere sahip olan meyvelerdir. Bu çalışmada kiraz ve üzümdeki azoxystrobin, boscalid, cypermethrin, cyprodinil, deltamethrin, difenoconazole, fludioxonil, malathion, penconazole, pyraclostrobin, pyrimethanil ve tebuconazole kalıntılarının giderimi üzerine, bireysel organik asit (asetik asit, laktik asit, sitrik asit), ultrases ve ozon uygulamaları ile kombine organik asit ve ozon, kombine organik asit ve ultrases, kombine ozon ve ultrases uygulamalarının etkisi araştırılmıştır. Pestisit dekontaminasyon uygulamaları yapılmış örneklerde aynı zamanda suda çözünür kuru madde, nem, pH, titrasyon asitliği, renk, meyve eti sertliği, toplam fenolik madde miktarı, toplam monomerik antosiyanin miktarı ve antioksidan aktivite belirlenmiştir. Uygulamalar sonucu pestisit kalıntıları kirazda %2,01-74,07 ve üzümde %0,38-71,89 oranında azalmıştır. Kirazdaki tüm pestisit kalıntılarında en yüksek oranda azalma ultrases uygulaması ile sağlanmıştır. Üzümdeki azoxystrobin, cypermethrin, deltamethrin ve difenoconazole kalıntılarında en yüksek oranda azalma ultrases uygulaması, diğer pestisit kalıntılarında ise ozonlu su ile yıkama uygulaması ile sağlanmıştır. Kiraz ve üzümde pestisit miktarlarında meydana gelen azalma genel olarak anlamlı düzeyde (p<0,05) olmuştur. Ancak bazı uygulamalardan sonra kirazda pyraclostrobin; üzümde cyprodinil, penconazole ve pyrimethanil düzeyleri kontrole kıyasla anlamlı ölçüde (p<0,05) yüksek tespit edilmiştir. Uygulamaların kiraz ve üzümün incelenen diğer özellikleri üzerindeki etkisi farklı düzeylerde olmuştur.Öğe Pedot bazlı hibrit süperkapasitörler(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Sever, Minnet; Ateş, MuratTez çalışmasında, poli(3,4-Etilendioksitiyofen) PEDOT sentezi kimyasal yöntem ile gerçekleştirilmiştir. Grafitten yola çıkılarak modifiye grafen oksit (GO) sentezi literatürde iyi bilinen Hummers metoduna göre gerçekleştirilmiştir. GO malzemesi mikrodalga metodu ile indirgenmiş grafen okside (rGO) dönüştürülmüştür. Sonrasında rGO ile PEDOT ikili ve aktif karbon ile üç bileşenli hibrit nanokompozitleri (rGO/PEDOT/Aktif karbon (AK)) ve dört bileşenli (rGO/PEDOT/AK/Fe2O3 ve rGO/PEDOT/AK/RuO2) malzemelerinin sentezleri gerçekleştirilmiştir. Sentezlenen malzeme karakterizasyonları X-ışını kristalografisi (XRD), Taramalı Elektron Mikroskobu-enerji dağılımlı X ışınları (SEM-EDX), Fourier Dönüşümlü Kızılötesi Spektroskopisi (FTIR-ATR), katı iletkenlik ile gerçekleştirilmiştir. PEDOT rGO ve rGO/PEDOT ile kompozitlerinin paslanmaz çelik (SS) elektrotlara çamur yapılıp Dr Blade cihazı ile mikron mertebesinde sürülmesi ile süperkapasitör cihazları yapılarak elektrokimyasal performans testleri (döngülü voltametri (CV), galvanostatik yükleme/boşalma (GCD) ve elektrokimyasal empedans spektroskopi (EES) ölçümleri gerçekleştirilmiştir. Stabilite testleri (1000 döngü) CV yöntemiyle 100 mV/s tarama hızı ve 1 M H2SO4 çözeltisi ile gerçekleştirilmiştir.Öğe Çorlu ve çevresinde atmosferik mikroplastik konsantrasyon seviyelerinin belirlenmesi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Şaş, Mehmet; Hanedar, AsudePlastikler özellikle sağlık, gıda, inşaat alanlarında benzersiz faydaları olan ekonomik, dayanıklı bir materyaldir. Ancak artan nüfus ve nüfusun tek kullanımlık plastik ürünlerin pratik kullanımı tercih etmeleri, biyolojik olarak parçalanamayan büyük hacimli plastik atıkların gittikçe artmasına neden olmaktadır. Bu durum atık yönetimi sorunlarının yanında özellikle plastiklerin çeşitli fraksiyonlarının su, toprak, atmosfer ortamlarında birikimine neden olmaktadır. Çorlu ve çevresi, bölgenin ve ülkenin en yoğun sanayileşmiş alanlarından biridir. Bölgede MP'lerin en önemli kaynağı olarak bilinen tekstil ve plastik atık geri dönüşüm sektörlerinde faaliyet gösteren çok sayıda işletme mevcuttur. Bölge aynı zamanda artan sanayileşme ile paralel olarak yoğun bir şehirleşmenin de etkisinde kalmıştır. Buna karşın bölgede MP seviyelerinin tespiti ile ilgili bir çalışma mevcut değildir. Çalışma kapsamında Çorlu ve çevresinde endüstrinin yoğun olduğu, yerleşimin yoğun olduğu ve kirlenme kaynağının olmadığı bir kıyı alanı olmak üzere 3 noktadan, 3 ayrı dönemde atmosferik birikim ve sokak tozu örneklenmiş ve numunelerdeki MP'ler miktar, şekil ve renk olarak tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre atmosferik birikim numunelerinde toplam MP değerleri 131-1397 adet/m2/gün aralığında, sokak tozu numunelerinde ise 9.810-213.485 adet/kg aralığında tespit edilmiştir. Her iki matriste de siyah nokta ve siyah parçaların ağırlıkta olduğu gözlenmiştir. Sokak tozu örnekleri MP değerlerinde atmosferik birikim payının %20-40 arasında olduğu belirlenmiş ve elde edilen değerlerin literatür ile uyumlu olduğu tespit edilmiştir.Öğe Ticaret borsası faaliyetlerinin ve tarımsal pazarlamaya sağladığı katkıların üreticilerce değerlendirilmesi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Karamolla, Yunus Emre; Hurma, HarunBu çalışmada, ticaret borsalarının faaliyet gösterdiği yerlerdeki bölge tarımına etkileri Uzunköprü Ticaret Borsası özelinde araştırılmıştır. Uzunköprü Ticaret Borsasında işlem yapmış üreticilerin yanı sıra ürün pazarlamasında bu kuruluşu tercih etmeyen üreticiler olmak üzere 138 üreticiyle anket çalışması yapılmıştır. Üreticilerin yaş ortalamaları 52,20, eğitim süresi ortalamaları 9,87 yıl, tarımsal deneyimleri 30,33 yıl, aile birey sayısı ortalamaları 3,69, ailelerinde tarımda çalışan birey sayısı ortalama 1,84 olarak bulunmuştur. Üreticilerin toplam işledikleri arazi büyüklüğü 300,09 dekar olup, mülk arazi büyüklüğü 171,15, kira ile işledikleri arazi büyüklüğü 128,94 dekar olarak belirlenmiştir. Üreticilerin %84,96'sı ürünlerini Toprak Mahsulleri Ofisine, %73,19'u Uzunköprü Ticaret Borsasına, %67,39'u tüccara sattıklarını ifade ederken, %41,30'u ise lisanslı depoculuk ile ürün sattıklarını belirtmişlerdir. Uzunköprü Ticaret Borsasına ürün sattığını ifade eden üreticilerin ürün satmadaki en önemli nedenleri borsada satılan ürünün bedelinin hemen alınması olurken ürün satmayan üreticiler ise öncelikli olarak ürün satışında yapılan kesintilerin fazla olmasından dolayı borsada ürün satmadıklarını ifade etmişlerdir. Üreticilerin Uzunköprü Ticaret Borsası faaliyetleri ile ilgili olarak olumlu yönde görüş bildirdikleri yargılar; borsada kalite kriterlerine göre alım yapıldığı, her türlü ürünün alıcısı olduğu, elektronik satış sisteminin olumlu olduğu ve katılımcıların elektronik satış salonuna ilgisinin yüksek olduğu, ihtiyaçları olduğunda borsa yönetimine kolaylıkla ulaşabildiği ve diğer üyelerle ilişkilerinin iyi düzeyde olduğu, borsada ürün satışının sosyal ilişkilerine katkı sağladığı şeklinde olmuştur.Öğe Farklı ısı uygulamalarının yer fıstığı yağındaki kimyasal özellikler ve biyoaktif bileşenler üzerine etkisi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Erdoğan, Ahmet; Geçgel, ÜmitBu çalışmada, yer fıstığı tohumları farklı ısıl işlem sıcaklıklarında (50°C, 100°C ve 150°C) kavrulup soğuk pres yöntemi ile yağları çıkartılarak yer fıstığı yağında kimyasal özellikleri ve biyoaktif bileşenleri üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçlamıştır. Çalışmada kullanılan yer fıstığı çeşidi, 2022 yılında coğrafi işaret almış olan "Meriç Yerfıstığı"dır. Elde edilen yağlar, serbest yağ asitliği, peroksit değeri, iyot sayısı, sabunlaşma sayısı, yağ asitleri bileşimi, renk değerleri, viskozite, fenolik madde içeriği ve antioksidan aktivite gibi çeşitli kimyasal ve fiziksel analizlere tabi tutulmuştur. Araştırma sonuçları, yüksek sıcaklıkların yer fıstığı yağının kimyasal ve fiziksel özellikleri üzerinde olumsuz etkiler yarattığını göstermiştir. Serbest yağ asitliği ve peroksit değerleri sıcaklık arttıkça önemli ölçüde artmış, bu da yağın hidrolitik ve oksidatif bozulmasının arttığını göstermiştir. İyot sayısında hafif bir artış gözlenmiş olup, sabunlaşma sayısı sıcaklık değişimlerinden etkilenmemiştir. Yağ asitleri bileşiminde bazı doymuş yağ asitlerinin oranı azalırken, oleik ve linoleik asit gibi doymamış yağ asitlerinin oranı artmıştır. Renk analizlerinde, yüksek sıcaklıkların yağın parlaklık değerini azalttığı, kırmızı tonlarını artırdığı ve sarı tonlarını azalttığı belirlenmiştir. Ayrıca, viskozite sıcaklık arttıkça azalmış, fenolik madde içeriği ve antioksidan aktivite ise belirgin şekilde düşmüştür. Bu bulgular, yer fıstığı yağının işlenmesi sırasında düşük sıcaklıkların tercih edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Soğuk pres yöntemi ile elde edilen yağların besleyici ve biyolojik aktif bileşenlerinin korunması, yağın kalitesini artırmaktadır. Araştırma, yer fıstığı yağının işlenmesi ve saklanmasında optimal sıcaklık koşullarının belirlenmesi ve bu koşulların titizlikle uygulanmasının önemini ortaya koymuştur. Bu çalışma, endüstriyel uygulamalara yönelik pratik öneriler sunarak yer fıstığı yağının kalitesinin korunmasına ve raf ömrünün uzatılmasına katkıda bulunmaktadır.Öğe Toplam rasyon karışımına farklı oranlarda mikroalg katkısının in vitro gaz üretim parametreleri üzerine etkisi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Demir, Faris; Şamlı, Hasan ErsinSon yıllarda, mikroalglerin geniş alanlarda üretimi sağlanmış ve hayvan beslenmesinde kullanımı yaygınlaşmıştır. Mikroalglerin içerdiği yüksek miktarda protein, lipit, karbonhidrat ve antioksidan kapasitesi, onları yem katkı maddesi olarak kullanmayı cazip hale getirmiştir. Çiftlik hayvanlarının sera gazı emisyonu ve metan salınımındaki payı büyüktür. Bu nedenle, ruminant hayvanlarda metanojeni azaltıcı etmenlerin kullanımı modern beslemede önem kazanmıştır. Bu çalışmada, toplam rasyon karışımına (TRK) %0,10 ve %0,20 oranlarında Chlorella vulgaris ve Spirulina maxima katkılarının in vitro gaz üretim parametreleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Mikroalg eklemeleri, özellikle %0,20 Spirulina kullanıldığında, gaz üretim parametrelerinde (GÜ6, GÜ12, GÜ24, GÜ48) önemli artışlar sağlamıştır. Spirulina %0,20 oranı, kontrol grubuna kıyasla gaz üretiminde en yüksek artışı göstermiştir. Spirulina %0,20 oranı, hem metabolik enerji (ME) hem de net enerji laktasyon (NEL) değerlerinde en yüksek artışları sağlamıştır. Spirulina %0,20 oranı, metan üretiminde en yüksek değeri göstermiştir. Bu artış, kontrol grubuna kıyasla belirgindir. Mikroalg eklemelerinin pH ve protozoa sayısı üzerinde belirgin bir etkisi bulunmamaktadır. Genel olarak, Spirulina'nın %0,20 oranında kullanımı, gaz üretim parametreleri ve enerji değerlerinde en yüksek olumlu etkiyi sağlamıştır. Sonuç olarak, mikroalglerin yem katkı maddesi olarak kullanımı, hem hayvan beslenmesini iyileştirebilir hem de çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunabilir. Bu çalışmanın bulguları, mikroalglerin hayvan beslenmesinde etkin bir bileşen olarak değerlendirilmesini desteklemektedir.Öğe Doğal epidemi koşullarında kökboğazı çürüklük hastalığınakarşı fungisit uygulamalarının ekmeklik buğday (Triticum aestivumL.) çeşitlerinin verim ve kalite özelliklerine etkilerininincelenmesi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Başayan, Levent; Bilgin, Oğuz; Desen Köycü, NagehanBu çalışma, doğal epidemi koşullarında kök boğazı hastalılarına karşı 3 farklı fungisit ile oluşturulan 7 kombinasyonlu uygulama programı uygulaması ve 4 ekmeklik buğday çeşidi (Hamza, Axum, Flamura 85 ve Maden) ile tane verimi ve kalitesindeki değişimlerin belirlenmesi amacıyla 2022-2023 yetiştirme yılında tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre (çeşit ana parsel ve fungisit alt parsel) 3 tekrarlamalı olarak Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri uygulama ve deneme alanında yürütülmüştür. Varyans analiz tüm özellikler için çeşitler arasında önemli istatistiki farklılıkların bulunduğunu, fungisit uygulamalarının ise hektolitre ağırlığı, glüten indeksi ve Zeleny sedimentasyon değeri dışındaki diğer özellikler üzerine etkilerinin önemli olduğunu ve başakta tane ağırlığı, hasat indeksi, gluten indeksi ve Zeleny sedimentasyon değeri dışında diğer tüm özellikler için çeşitlere göre fungisit uygulamalarının farklı etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Kök ve kök boğazı hastalıklarına karşı kardeşlenme ve sapa kalkma dönemleri olmak üzere, Ecolia-KS ve Magan-KS şeklindeki fungisit uygulamalarının çeşit hassasiyetlerine göre önemli derecede hastalık oran ve şiddetinin azaltılmasına, verim ve kalite unsurlarında artışlara neden olduğu belirlenmiştir.Öğe Trakya'nın su kuşu faunasının ve kuş göçündeki rolünün belirlenmesi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Akyıldız, Dilan Hevra; Şirin, Deniz; Aslan, AzizTrakya Bölgesi'ndeki altı sulak alan (Büyükçekmece Gölü, Terkos Gölü, Gala Gölü ve İğneada Longoz'u, Karaidemir Baraj Gölü ve Süloğlu Baraj Gölü), su kuşlarının çeşitlilikleri, zamansal ve mekansal dağılışları, mevsimsel dinamikleri, popülasyon yoğunlukları açısından analiz edilmiş ve aralarındaki benzerlik ve farklılıklar ortaya konmuştur. Çalışma sırasında, 18 familyaya ait 105 su kuşu türü kaydedilmiştir. Büyükçekmece Gölü'nde 10 familyaya ait 40 tür, Terkos Gölü'nde 13 familyaya ait 49 tür, Karaidemir Baraj Gölü'nde dokuz familyaya ait 36 tür, Süloğlu Baraj Gölü'nde yedi familyaya ait 10 tür, Gala Gölü'nde 17 familyaya ait 89 tür ve İğneada Longoz'da 15 familyaya ait 58 tür saptanmıştır. Tür kompozisyonlarına göre yapılan kümeleme analizinde Trakya'nın batısında yer alan Gala Gölü ile İğneada Longozu %74,77; doğusunda yer alan Terkos Gölü ve Büyükçekmece Gölü %78,15 benzerlik oranına sahiptir. Tür kompozisyonu, Whittaker indisine göre değerlendirildiğinde ise en benzer gözlem alanı çiftinin Büyükçekmece Gölü ve Karaidemir Baraj Gölü olduğu saptanmıştır. Yapay bir sulak alan olmasına rağmen Karaidemir Baraj Gölü'nün Trakya için önemli bir noktada olduğu ortaya konmuştur. Su kuşları familya kompozisyonunda değerlendirildiğinde ise Gala Gölü ve İğneada Longozu birbirine en benzer iki gözlem alanı olmuştur. Türlerin zamansal dağılımlarına göre yapılan değerlendirmede, en fazla yerli tür sayısı Gala Gölü'nde (28 tür), en fazla kışlayan tür sayısı Karaidemir Baraj Gölü'nde (11 tür), en fazla yaz göçmeni İğneada Longoz'da (14 tür), en fazla kış göçmeni Gala Gölü'nde (21 tür) ve en fazla transit tür sayısı Gala Gölü'nde bulunmaktadır (18 tür). Çalışma alanlarında, IUCN kırmızı listeye göre VU ve NT kategorilerine sahip 13 tür bulunmaktadır. Tez çalışmasında ortaya konan sonuçlar, Trakya Bölgesi'ndeki sulak alanların mevcut koruma statülerinin güçlendirilmesi ve yeni koruma alanlarının ilan edilmesi gerektiğini göstermektedir.Öğe Farklı ekstrüde tahıl karışımları ile elde edilen ek gıda formülasyonlarının bebek beslenmesine yönelik olarak değerlendirilmesi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Pehlivanoğulları, Çisemgül; Güner, Kadir GürbüzBu çalışma, Dünya Gıda Programı'nın (World Food Programme, WFP) bebekler ve 5 yaş altı çocuklar için beslenme desteği olarak verdiği hazır mama (ek gıda) karışımlarının modifikasyonu üzerine odaklanmaktadır. Tez çalışmasında, temel bileşimi buğday-soya (BS) ve mısır-soya (MS) olan iki karışım esas alınmış ve bu karışımlardaki vitamin ve mineral içeriği sabit tutulmak kaydıyla soya miktarlarını azaltıp prejelatinize tahıl unu miktarlarını artırarak daha düşük maliyetli mama toz karışımlarının formüle edilmesi amaçlanmıştır. Buğday-Soya bazlı ürünlerde %70 buğday ve %30 soya, Mısır-Soya bazlı ürünlerde ise %70 mısır ve %30 soya kullanılmıştır. Çalışma kapsamında 12 farklı paçal numunesi hazırlanmış ve bu örneklerde kül, protein, yağ, rutubet, elek, Bostwick, su aktivitesi ve renk analizleri yapılmıştır. Ekstrüzyon işlemi ile elde edilmiş prejelatinize buğday veya mısır unu ilave edilerek daha düşük maliyetle elde edilmesi düşünülen ürünlerde, bileşimdeki soya oranının azalmasıyla, protein ve yağ miktarlarında bir miktar düşüş yaşanmıştır. Diğer kalite parametreleri bakımında maksimum %3,8 kül, %5,09 rutubet ve %0,32 su aktivitesi ile WFP'nin belirlediği 100mm/30s Bostwick akışkanlık limitinin minimum 111,67mm/30s tespiti ile ilgili kalite parametrelerinin sağlandığı tespit edilmiştir. İlk etapta BS-76 düzeyine kadar olan karışımlarının ürünün kalite parametrelerinde önemli bir düşüşe neden olmadığı belirlenmiştir. Mısır-Soya bazlı ürünlerde ise üretimde kullanılacak mısır hammaddesinin arttırılması mamaların protein oranının WFP kriterlerinin altına düşmesine yol açmıştır. Sonuç olarak, ekstrüde edilmiş buğday unu ilavesiyle belirli numunelerde WFP'nin besleyicilik spektrumları dışına çıkmadan kontrol numunesine oranla %8,5 oranla tahıl içeriği arttırılmış ürünler üretilmesinin %9'luk maliyet düşüşü sağlayarak mama karışımlarının formüle edilebileceği ortaya koyulmuştur.Öğe Sulu ve kuru şartlarda yapay mera karışımlarının verim vekalite performansları ile bazı fizyolojik özellikleri(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Kurt, Gülsüm; Şen, CananBu araştırma, sulu ve kuru şartlarda yapay mera tesisinde yonca, ak üçgül ve çok yıllık çim türlerinin tekli, ikili ve üçlü karışımlarının ot verimi ve kalite performansları yanında türlerin bazı fizyolojik özelliklerinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Deneme, 2020-2022 yılları arasında dört tekrarlamalı olarak 48 adet parselde yürütülmüştür. Toplam yeşil ot veriminin sulu koşullarda 2061-2964 kg/da kuru koşullarda 1165-1641 kg/da arasında değiştiği tespit edilmiştir. Kuru ot verimlerinin ise sulu şartlarda 787,5-1270 kg/da kuru şartlarda 515-764 kg/da arasında değiştiği saptanmıştır. Kalite analizlerinde, en yüksek ham protein oranı değerinin kuru şartlarda yalın yonca ekilişi (%17,6) ve en düşük değerinin ise kuru şartlarda yalın İngiliz çimi (%8) ekilişinden elde edilmiştir. En yüksek NDF oranının her iki su konusunda da yalın İngiliz çimine (%54,2; %53,4) ait veri ortalamalarından tespit edilmiştir. Bitki örtüsü sıcaklığına ait en yüksek değeri 32,5 0 C ile kuru şartlarda yalın ekilen ak üçgül ve ak üçgülün İngiliz çimi ile girdiği ikili karışımından (Aİ) elde edilmiştir. En fazla stoma iletkenliği, sulu şartlarda ak üçgül bitkisinin İngiliz çimi ile girdiği karışım ekimine ait (Aİ: 94,8 mmol m -2 s -1 ) ölçümde saptanmıştır. En fazla klorofil içeriğinin sulama yapılan parsellerde, yoncanın üçlü karışımı (59,3 SPAD), ikili karışımı (59,1 SPAD) ve yalın ekilişinde (Y: 56,8 SPAD) belirlenmiştir.Öğe Anadolu manda rumen metagenom kaynaklı termostabil ksilanaz genlerinin klonlanması(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Albayrak, Ebru; Velioğlu, Hasan Murat; Sürmeli, YusufKsilanazlar, ksilanı parçalayan enzim grubudur. Bu enzimler yem ve hayvancılık, küspenin ağartılması ve tarımsal atıkların biyodönüşümü gibi farklı sektörlerdeki kullanımlarına göre incelenir. Şimdiye kadar Anadolu manda rumen kaynaklı ksilanaz enzim çalışması yapılmamıştır. Bu çalışmada Anadolu manda rumen kaynaklı termostabil ksilanaz genlerinin klonlanmasını gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla, Anadolu manda rumen kaynaklı metagenomik DNA dizileri kullanılarak iki ayrı muhtemel termostabil ksilanaz enzim geni (M68 ve E65) seçilmiştir ve bu genler, önce klonlama vektörüne (pJET 1.2 blunt), ardından ekspresyon vektörüne (pET28a(+)) klonlanmıştır. BLASTp analiz sonucuna göre, M68 ksilanaz enziminin amino asit dizisi, Bacteroidales takımında yer alan bakterilerde görülen ksilanazın gen dizisine en yakın, E65 ksilanaz enziminin ise, Clostridia türleri tarafından üretilen ksilanaz enzimine en yüksek düzeyde benzerlik gösterdiği görülmüştür. Bu çalışma sonucunda M68 ve E65 ksilanaz enzimlerinin, çeşitli endüstriyel alanlarda kullanım potansiyeline sahip oldukları önerilmiştir. PCR analizleri, tasarlanan primerlerin M68 ve E65 genlerine karşı bağlanma sıcaklıklarının, sırasıyla, 60oC ve 54oC olduğunu göstermiştir. Ayrıca, bu analizler sonucunda, M68 geninin 1500 bç'den biraz daha büyük olduğu, E65 geninin ise 1000-1500 bç arasında olduğu tespit edilmiştir. Koloni PCR ve restriksiyon enzim kesimi analizleriyle, her iki genin başarılı bir şekilde klonlandığını göstermiştir. Agar aktivite sonucu, rekombinant E65 enzimini taşıyan klonların ksilanı parçaladıklarını ve ksilanaz enzim aktivitesinin varlığını göstermiştir. Termostabilite analizi E65 enziminin 120 dakika boyunca 70oC'de aktivitesini koruduğunu göstermiştir.Öğe Emulsiyon polimerizasyonunda kullanılan bileşenlerin moleküller modelleme yöntemleri ile çalışılması ve toksik özelliklerinin incelenmesi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Aydın, Nur Erel; Kürümoğlu, ŞimalBu tezde, bütil akrilat monomerinin vinil asetat monomeriyle oluşturduğu kopolimer oluşum reaksiyonu hesapsal ve deneysel yöntemler kullanılarak incelenmiştir. Radikalik polimerizasyon yoluyla oluşturulan bütil akrilat-vinil asetat kopolimer reaksiyonu, uygun bir katalizör kullanılarak yüksek sıcaklıkta ilerlemiştir. Kopolimer reaksiyonunda kırılacak bağların ve yeni oluşacak kopolimer zincirinin yapıları hesapsal yöntemler kullanılarak oluşturulmuş ve reaksiyonun ilerleme mekanizması açıklanmıştır. Moleküllerin en düşük enerjili geometrileri ve onların Infrared spektrumları bulunmuştur. DFT (B3LYP) yöntemi ve 6-31+G (d,p) seti, hesapsal yöntemler için kullanılmıştır. Infrared spektrofotometre (IR) cihazı kullanılarak başlangıç maddeleri incelenmiştir. Kullanılan yöntem, arka plan tanımlama yöntemidir. Bu yöntem, eş zamanlı reaksiyonda kırılan bağlar ve oluşan kopolimer zinciri üzerinde ve transmitans çizgisi altında meydana gelen değişiklikleri analiz etmiş ve hesapsal verilerle desteklemiştir.Öğe Tekirdağ tarihi kent merkezinin görsel etkisinin değerlendirilmesi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Özarslan, Bade; Yılmaz, RüyaTekirdağ ili bulunduğu konum ve sahip olduğu coğrafi özellikleri ile yaklaşık altı bin yıldır yerleşim alanı olarak varlığını sürdürmektedir. Anadolu ve Balkanlar arasındaki konumu ve bereketli toprakları dolayısıyla farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olup kent merkezi önemli kültürel ve tarihi değere sahiptir. Bu çalışmada, Tekirdağ tarihi kent merkezi; Rüstem Paşa Bedesteni, Rüstem Paşa Cami, Tekirdağ Hükümet Konağı ve Süleymanpaşa Tarihi Belediye Binası ve çevreleri olmak üzere tarihi çevrede görsel etkinin değerlendirilmesi ve görsel peyzaj kalite ölçütleri saptanarak mevcut durumun analizi, görsel peyzaj kalitesinin iyileştirilmesi, tarihi çevrelerin korunması ve yaşatılmasına yönelik değerlendirme çalışması amaçlanmaktadır. İlerleyen zaman içerisinde bu alanı kapsayacak kentsel tasarım, planlama ve peyzaj çalışmalarına bir kaynak oluşturmak tez çalışmasının hedeflerindendir. Tarihi çevrede görsel etkinin değerlendirilmesi için kaynak tarama çalışması, sürvey çalışması, analiz çalışması ve görsel etki değerlendirmesi yapılmıştır. Belirlenen alanlara ilişkin panoramik görseller, imar planları, yapılar ve çevrelerine ait vaziyet planları çizelgeler ve paftalar ile gösterilmiştir. Alanlar, panoramik görseller üzerinden ve potansiyel göstergeler doğrultusunda puanlandırılarak görsel etki değerlendirmesi yapılmıştır. Tez çalışması kapsamında elde edilen sonuçlar, Tekirdağ tarihi kent merkezinin görsel etkisinin sahip olduğu potansiyeline ulaşamadığını göstermiştir. Çalışma sonucunda alana ilişkin değerlendirmeler yapılarak önerilerde bulunulmuştur.Öğe Dikey bahçe uygulamalarının kent imajı ve estetiğine etkisinin irdelenmesi: İstanbul kenti örneği(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Çakır, Ömer; Kiper, TuğbaGünümüz sürecinde kentleşme ile birlikte yapısal alanların yoğunlaşması yeşil alanların azalmasına neden olmuştur. Bu durum özellikle de büyük metropol kentleri daha çok etkilemiştir. Yeşil duvarlar olarak da adlandırılan dikey bahçeler yeşil alanlara yönelik alternatif yaklaşımlardan biri olarak görülmektedir. Dikey bahçe uygulamaları kentlere işlevsel katkıları yanında estetik değer de katmaktadır. Bu anlamda, dikey bahçeler, kent estetiği ve imajını güçlendirmede etkili birer araç olarak görülebilir. Aynı zamanda kent estetiği ve imajı, kent insanın algısal/duygusal durumunu da etkilediği düşünülmektedir. Bundan yola çıkılarak bu tez çalışmasında "dikey bahçelerin İstanbul kent estetiğine ve imajına olan etkisinin kullanıcı algılarına dayalı olarak incelenmesi'' hedeflenmiştir. Bu amaçla İstanbul Anadolu yakası içerisinde yer alan, Acıbadem, Ataşehir, Avrasya Giriş, Çekmeköy, Güzelyalı Ankara Yönü, Karacaahmet, Koşuyolu, Küçükyalı –Edirne yönü, Pendik, Ümraniye ve Ünalan İlçelerinde yer alan ulaşım arterleri çevresindeki dikey bahçe uygulamalarına ilişkin fotoğraflar seçilerek farklı demografik özelliklere sahip 275 kent sakinine anket uygulanarak, dikey bahçelerin İstanbul kent estetiğine ve imajına olan etkisinin ölçülmesi hedeflenmiştir. Tez çalışmasında 5 aşamalı bir yöntem uygulanmış olup, ana kurguyu anket çalışması oluşturmuştur. Anket sonuçları Excel ve SPSS programı kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre dikey bahçelerin; İstanbul kenti üzerindeki görsellik, canlılık, yapı-yeşil alana destek, dinamizm, konfor ve uyumlu bütünlük içeren imaj ve estetik algısını pozitif yönde arttırdığı belirlenmiştir. Bu çalışma, dikey bahçelerin estetik ve kentsel imaj açısından kentlere olan katkılarının belirlenmesinde gelecekteki çalışmalara katkı sağlaması açısından yol gösterici olacaktır.Öğe Multinomial lojistik regresyonda farklı kestirim yöntemleri(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Bozbey, Ekrem; Urgan, Nurkut NurayLojistik regresyon analizi, kategorik bir yanıt değişkenin, bir ya da birden çok açıklayıcı değişken yardımıyla tahmin edildiği bir regresyon türüdür. Açıklayıcı değişkenler sürekli, kesikli veya bunların karışımı olabilir. Lojistik regresyon analizi, denetimli bir makine öğrenmesi yöntemi olarak sınıflandırma problemlerinde sıklıkla kullanılır. Yanıt değişkenin iki kategorili olduğu veri setlerinde binary (iki kategorili) lojistik regresyon, üç ya da daha fazla kategorili olduğu verilerde ise multinomial (çok kategorili) lojistik regresyon analizi uygulanır. Bu çalışmada, tüm açıklayıcı değişkenleri sürekli olan dört farklı gerçek veri seti üzerinde yapılan multinomial lojistik regresyon analizinde, açıklayıcı değişkenler arasındaki korelasyonlara bakılıp iç ilişki düzeyi incelenmiş ve tüm veri setleri için Maksimum olabilirlik, Ridge, LASSO, Elastic-net ve Temel Bileşenler Analizi yöntemleriyle kurulan modellerin test veri setindeki tahmin isabet oranları kıyaslanmıştır. Ayrıca, her bir veri setinden rastgele alınan örneklemlerle N/p oranı kontrollü bir şekilde küçültülerek (N: Gözlem sayısı, p: Açıklayıcı değişken sayısı) beş farklı modelin gösterdiği performanslar incelenmiştir.Öğe Farklı diatom preparatlarının altlık böceği, Alphitobius diaperinus (Coleoptera: Tenebrionidae) ergin ve larvalarına karşı etkinliği(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Gökce, Sema; Sağlam, ÖzgürBu çalışmada önemli bir zararlı olan Alphitobius diaperinus ergin ve larvalarına karşı Detech®, Detech® WP 95 ve Silicosec® ticari diatom toprağı formülasyonların insektisidal etkinliği araştırılmıştır. Detech® ve Silicosec®'in 0,25, 0,5, 1, 1,5, 2, 3, 6 ve 9 g/m², Detech® WP 95 1, 3, 6 ve 9 g/m² konsantrasyonlarda kullanılmıştır. Plastik kutuların 17x12x6 cm ebatlarındaki tabanına çimento karışımı dökülmüş ve kurutulmuştur. Toz uygulamada diatomlar belirlenen konsatrasyonlarda fırça ile yüzeye dağıtılmıştır. Islanabilir toz formülasyonda belirlenen konsantrasyonlarda hazırlanarak Airbrush sprayer ile yüzeye püskürtülmüştür. Her bir uygulamada 15'er adet birey kullanılmış, her denemede 0,2 g kepek parçası besin olarak konulmuştur. Biyolojik testler 3 tekerrürlü olarak yürütülmüş olup, uygulamayı takip eden 1., 3., 5., 7., 9. ve 14. günlerde ölü canlı birey sayımları yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre; Detech® larva toz denemesinde 1.günden itibaren tüm konsantrasyonlarda ölüm görülürken 0,25 g/m²'de 1.günde %22, 1,5 g/m²'de 3.günde %100 ölüm elde edilmiştir. Ergin dönemde ise 3 g/m2 konsantrasyonunda erginlerin 3. günde %100 oranında ölüm elde edilmiştir. Silicosec toz uygulamasına larvaların tamamını 2 g/m2 konsantrasyonda 3.günde, erginlerde ise 6 g/m² konsantrasyonda 5.günde %100 ölüm oranına ulaşıldığı gözlenmiştir. Detech WP 95 uygulamasında ise larvalarla yapılan denemede 6 g/m²'de 3.günde %100 ölüm oranı gözlenirken erginlerde %100 ölüme 9.günde ulaşıldığı gözlemlenmiştir. Sonuçlara genel olarak bakıldığında diatomun A.diaperinus larva ve erginlerine karşı oldukça etkili olduğu görülmektedir. Yapılan çalışmada Detech'in A.diaperinus larva ve erginlerine karşı Silicosec'e göre daha etkili olduğu belirlenmiştir. Diatomun organik bir ürün olması, kimyasal kullanımını sınırlayacağı ve bu türün mücadelesindeki etkileri ele alındığında kimyasallara alternatif olarak kullanılabileceği yönünde umut vadeden bir ürün olduğu belirlenmiştir.Öğe 210Cr13Ni7Mo çeliği için Taguchi yöntemine dayalı tornalama işlemleri için kesme parametrelerinin optimizasyonu(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Şan, Hasan Doğan; Yılmaz, Serdar Osman; Dalmış, İbrahim SavaşBu çalışmada, 210Cr13Ni7Mo malzemesi döküm yoluyla üretildi. Malzeme dört farklı sıcaklık ve soğutma şiddetlerine maruz bırakılarak ısıl işleme tabi tutuldu. Isıl işlemin birincil ve ikincil karbür konsantrasyonu, dağılımı ve tipi üzerindeki etkileri araştırıldı. Aşınma deneyleri sonucunda malzemenin termal şoklara karşı davranışı ve aşınma direnci belirlendi, en uygun ısıl işlem şartları tespit edilmeye çalışıldı. Isıl işlem uygulamasının su verme hızına bağlı olarak, malzeme sertliği yüzeyden merkeze doğru değişim gösterdi. Havada soğutulan numuneler sertlik kazanmadı. Ancak kademeli olarak yağ, tuzlu su ve azot ortamında su verilmesiyle numunelerin sertliklerinin arttığı ve bu artışın kademeli olarak gerçekleştiği tespit edildi. Malzemenin homojenleştirme ısıl işlemi sonrası, soğutma hızının artması sertliği düşürürken, azalması ise sertliği artırdı. Sertlik artışının nedeni, martenzitik dönüşüm ile ilgili değil, yapıdaki ikincil karbür konsantrasyonuyla ilişkiliydi. Yüksek sıcaklıkta östenitleştirilmiş ve ardından fırında soğutulmuş numune en düşük aşınma oranı sergilemiştir. Taguchi metodu için Taguchi L18 ortagonal analiz metodu ile tasarım matrisi seçilmiştir. GX210Cr13Ni7Mo çeliği demir-çelik merdanelerinde kullanılmak üzere özel olarak üretilmiş, standart dışı bir çeliktir. Dolayısıyla, bu çeliğin işleme parametreleriyle ilgili verilere literatürde rastlanmamaktadır. Bu çalışmada, kesme hızları, ilerleme hızları, talaş derinlikleri ve farklı parametrelerde işlenerek yüzey pürüzlülüklerinde optimum değerler, Taguchi metodunu kullanarak Taguchi L18 ortogonal dizisiyle belirlenmiştir.Öğe Yeni doğan buzağıların süt ve süt ikame yemiyle beslenmesinin performans üzerine etkileri(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2024) Ay, Muhsin; Önenç, Sibel SoycanBu araştırmanın amacı, yeni doğan buzağılarda süt ve süt ikame yemi kullanımının, canlı ağırlık performansı ve bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerini belirlemektir. Araştırmanın hayvan materyalini, Niğde İli Bor İlçesi'nde 600 Holstein sağmal ineğe sahip Uzmanlar Tarım işletmesinde yeni doğan Holstein buzağılar oluşturmuştur. Çalışmada, 5 Ekim-31 Aralık 2023 tarihi arasında doğan dişi ve erkek toplam 38 baş buzağı kullanılmıştır. Kontrol ve deneme olarak iki grup oluşturulmuş her grupta 19 baş buzağı (8 erkek, 11 dişi) yer almıştır. Araştırmanın yem materyalini, işletmedeki tam yağlı süt, süt ikame yemi (SİY), yonca kuru otu ve buzağı başlangıç yemleri oluşturmuştur. Deneme süresince buzağıların önünde sürekli olarak pelet formda buzağı başlangıç yemi, yonca kuru otu ve taze su bulundurulmuştur. SİY grubunun toplam canlı ağırlığı ve canlı ağırlık artışı, kontrol grubundan önemli düzeyde yüksek olduğu bulunmuştur. Yeni doğan buzağıların serumlarında % briks değerleri, kontrol ve SİY gruplarında sırasıyla %10,47; %10,11 bulunurken, 70. gün ise sırasıyla %3,53; %4,16 olarak bulunmuştur. Gruplar arasındaki maliyet incelendiğinde, kaliteli süt ikame yemleri ile yapılan büyütmenin tam yağlı sütle beslemeye göre çok daha ekonomik olduğu görülmektedir. Deneme başı ve deneme sonu yapılan maliyet analizlerinde, bu oran %7,76 ile %9,85 arasında daha karlı görünmektedir. Araştırmada, yeni doğan buzağılara süt yerine SİY kullanımının canlı ağırlık performansına ve bağışıklık sistemi üzerine olumlu etkiler sağladığı belirlenmiştir. Ayrıca, buzağı kayıplarının azaltılmasında etkili olduğu görülmüştür. Süt fiyatlarının yüksek olduğu dönemlerde SİY kullanımıtercih edilebilir.