Redemptive qualities of 'The Fallen Woman' in Nathaniel Hawthorne's the Scarlet Letter and Wilkie Collins' the New Magdalen

dc.contributor.advisorÖzmen, Cansu Özge
dc.contributor.authorAfşarlı, Ece
dc.date.accessioned2024-10-29T18:44:47Z
dc.date.available2024-10-29T18:44:47Z
dc.date.issued2023
dc.departmentEnstitüler, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
dc.descriptionSosyal Bilimler Enstitüsü, İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
dc.description.abstractBu çalışma, Nathaniel Hawthorne'un Kızıl Damga ve Wilkie Collins'in The New Magdalen romanlarında, 'düşmüş kadın' imgesini Viktorya Dönemi ve Püriten dönem bağlamında karşılaştırmalı bir şekilde irdelemeyi amaçlamaktadır. Viktorya Dönemi'nde, İngiltere'nin sosyo-kültürel yapısı erkek egemenliğine dayalı olduğu için, her türlü güce sahip olan taraf erkekler idi. Bununla birlikte, Püritanizm'de de toplum yapısı oldukça ataerkildi. Bu açıdan 'düşmüş kadın' norm dışı kalan ve toplum kurallarını ahlaki olarak bozan kadınlar için kullanılan bir terimdi. Bu tezde, yukarıda geçen söz konusu romanların 'düşmüş kadın' olarak görülen kadın karakterlerin toplumda gördükleri baskıya rağmen kendi kimliklerini ve hayatlarını yeniden kurma ilişkisi kurtarıcılık bağlamında karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Din ve toplum bağlamında gördükleri baskılara ve engellere rağmen bu kadın kahramanlar, yaşadıkları Viktoryen ve Püriten dönem göz önüne alındığında hiçbir zaman yılmamış ve mücadeleci olmuşlardır. Toplum tarafından etiketlenen bu 'düşmüş kadınlar' kendi hayatlarını inşa etmede hiçbir erkeğin baskısı altında kalmadan kendi güçlerini kendileri yaratmışlardır.
dc.description.abstractThis study aims to analyse the portrayal of the 'fallen woman' in Nathaniel Hawthorne's The Scarlet Letter and Wilkie Collins' The New Magdalen within the historical context of the Victorian and Puritan eras. During the Victorian Era, the social and cultural framework of England revolved around male hegemony, granting men exclusive access to many forms of authority. Nevertheless, the social organisation within Puritanism exhibited a pronounced patriarchal nature. The phrase 'fallen woman' referred to women who departed from social norms and violated moral limits. This thesis comparatively analyses the relationship between the female characters in the stated novels, who are perceived as 'fallen women', and their ability to regain their identities and rebuild their lives despite being oppressed by society. The analysis is conducted within the framework of redemption. Despite the challenges and barriers they encountered within the framework of religion and society, these female heroes persevered and remained resolute, taking into account the Victorian and Puritan era in which they resided. These women, stigmatised by society as 'fallen', formed their own agency to construct their own life, emancipated from the influence of any man.
dc.identifier.endpage157
dc.identifier.startpage1
dc.identifier.urihttps://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=KMB79M3N7zK1UR2WYeRgQtFc3TH0qz-cADygHcIiFWxRIgQ6wnKmrbNkfnV4BlY9
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.11776/15195
dc.identifier.yoktezid867011
dc.language.isoen
dc.publisherTekirdağ Namık Kemal Üniversitesi
dc.relation.publicationcategoryTezen_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.subjectKarşılaştırmalı Edebiyat
dc.subjectComparative Literature ; İngiliz Dili ve Edebiyatı
dc.titleRedemptive qualities of 'The Fallen Woman' in Nathaniel Hawthorne's the Scarlet Letter and Wilkie Collins' the New Magdalen
dc.title.alternativeNathaniel Hawthorne'un Kızıl Damga ve Wilkie Collins'in the New Magdalen adlı romanında 'Düşmüş Kadın'ın kurtarıcı nitelikleri
dc.typeMaster Thesis

Dosyalar