Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Bakkal, Muharrem" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    ATATÜRK DÖNEMİ İKTİSAT POLİTİKALARI
    (İktisadi Kalkınma ve Sosyal Araştırmalar Derneği, 2018) Bakkal, Muharrem
    19.cu yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu Avrupa’daki devletler için açık bir Pazar olma niteliğini daha da ileri boyutlara taşımıştır. Aynı yüzyıl içinde kaybettiğimiz savaşlar yüzünden ekonomik çöküş başlamış, kapitülasyonların etkisi ve sanayi devriminin getirdiği yeniliklere ayak uyduramama durumu imparatorluğun yıkımını kaçınılmaz hale getirmiştir. Kapitülasyonlar nedeniyle dünyadaki ve Avrupa’daki yabancı sermaye Osmanlı topraklarına gelerek imparatorluk içindeki lonca sistemine dayanan mevcut ekonomik yapıyı sarsmıştır. Arkasından gelen birinci dünya savaşı ve kurtuluş savaşı dönemlerinde ekonomik yapı tamamen çökmüştür.1923 yılında T.C. Devletinin kuruluşunda devir alınan ekonomik yapı bu şekildedir. Osmanlı İmparatorluğunun batıdan farklı bir Sosyoekonomik yapısı vardır. Ayrıca İmparatorluk gelişme ve değişme hareketine başladığında batı, sömürgecilik faaliyetlerine başlamıştır. Buna paralel olarak imparatorluk ekonomisi dış ticaret ilişkilerinde batı Avrupa’nın istek ve ihtiyaçları doğrultusunda şekil almaya başlamıştı. Batı Avrupa’nın işlenmiş son tüketim mamulleri Osmanlı İmparatorluğunun iç pazarında yayılmaya başladı. Bunun yanı sıra imparatorluğun ham madde kaynakları batıya akmaya başlamıştı. Oysaki bu kaynakların yurt içinde işlenmesi gerekiyordu. Batılılaşma hareketinin bir devamı olarak imparatorluğun askeri ve idari kurumları Avrupa’ya benzetilmeye çalışıldı. Dışarı ile bütünleşmenin bir sonucu olarak yeni hukuki mali ve iktisadi kurum ve mekanizmalar da ülkeye yerleşerek, geleneksel yerel yapıların yanında yer almıştır. Mali Sarsıntılarda ülkenin ayakta durma gücünü azaltmıştır. Ülke böylece yabancı ülkelerden borçlanma sürecine girmiştir. Bu borçlanma ile ülkedeki mali kaynaklar dışarıya doğru akar hale gelmiştir. Sanayileşmeyi teşvik etmek adına bir çaba ortaya çıkmamıştır. Askerlerin dini liderlerin ve tarıma dayalı bir yapının bir gereği olarak toprak sahiplerinin hâkimiyetleri, ticaret ve sanayi kesiminde de azınlıkların hâkimiyetleri söz konusudur. Üzerinde Türk denetimi bulunmayan yabancı bankaların varlığı ekonomik büyüme ve gelişme üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmiştir. Yatırım fonları harekete geçirilememiş, sermaye piyasası gelişememiştir. Bu çalışmanı amacı 1923 öncesi ile 1938’e kadar olan dönemi karşılaştırarak; analiz etmektir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Dünya Enerji Aktarım Hatları ve Hegomonya Savaşları: Türkiye'nin Enerji Aktarım Hatları Pozisyonu Üzerine Bir İnceleme
    (2020) Özmen, Harun; Bakkal, Muharrem; Bakkal, Süreyya
    Enerji kaynakları kullanım alanları ilkel toplumdan günümüze kadar süreklievrilerek gelişimini sürdürmüştür. Enerji kaynakları kullanım alanlarıteknoloji ve bilimin gelişmesine paralel olarak çeşitliliğini arttırmıştır.Buharlı motorların icadı, kömürle çalışan enerji santrallerinin kullanılmayabaşlanması, içten yanmalı motorun icadı ile insanlık medeniyet tarihiningelişiminde ilerleme göstererek enerjinin kullanım alanları ve enerjikaynaklarının çeşitliliğinin farklılaşma göstermesine neden olmuştur. Enerjikavramı ve endüstri gelişimi birbirine bağımlı iki değişken olup toplumlarınendüstri alanındaki gelişimini sağlamış ve enerji kullanım miktarını daarttırmıştır. Endüstri gelişimi yarışında öne çıkan toplumlar enerji ihtiyacınıkarşılamak için kendi bünyesinde olmayan enerji kaynaklarını diğertoplumlardan ithal etme yolunu seçmiştir. Enerji kaynaklarının bölgelerarası aktarımı, tarihsel süreçte bilim ve teknolojinin gelişimine paralel olarakevrim göstermiştir. Örneğin ilk zamanlarda kömür enerji kaynağı olarakfiziki araçlarla taşınmıştır. Fosil enerji kaynağı olarak doğal gaz ve petrolünkullanılmaya başlanması ile doğal gaz ve petrol aktarımı boru hatlarıvasıtası ile kesintisiz olarak yapılmaya başlamıştır. Şüphesiz bir ülkeningelişimi için endüstriyel gelişmişlik gerekmekte olup bunun için de enerjiyeihtiyacı vardır. Dolayısı ile endüstri yarışında pozisyonlarını korumak içintoplumlar birbirlerine karşı var olan enerji hatları üzerinden ya da yeniplanlanan enerji aktarım hatları üzerinden hegemonya savaşlarıyürütmektedir. Bu makalede makro boyutta var olan dünya enerji aktarımhatları incelenecektir. Mikro boyutta ise Türkiye üzerinden geçen enerjiaktarım hatları incelenecektir. İleride gerçekleştirilmesi planlanan enerjiaktarım hatları üzerine inceleme yapılarak konu ile ilgili ileriye yönelikprojeksiyon sunulacaktır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Dış Ödemeler Dengesi ve Parasalcı Yaklaşım
    (Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2018) Bakkal, Süreyya; Bakkal, Muharrem
       Ödemeler dengesinin sağlanıp sağlanmadığı ülkelerin ödemeler bilançosu incelenerek anlaşılabilir. Ödemeler bilançosu bir ülke ekonomisinin faaliyetlerinin en önemli göstergeleri arasında olup bir ayna gibidir. Hükümetlerin uyguladıkları çeşitli ekonomi politikaları dış ödemeler bilançosunu doğrudan etkiler. Eğer bir ülkede açık ya da fazla varsa bu durumun giderilmesi gerekir. Zira dış açıklar ülkenin döviz rezervlerinin azalmasına ve dış dünyadan kredi temin etmesinde itibarının düşmesine neden olur. Ödemeler dengesinin kronik olarak fazla vermesi ise ülkelerde enflasyona neden olurken diğer yandan ilgili ülkenin sürekli fazla vermesi ilişkide bulunduğu diğer ülkelerin açık vermelerine neden olduğu için uluslararası ticareti bozucu etki yapar. Dış ödemeler bilançosu iki mekanizma sayesinde dengeye gelir. Bunlardan birincisi otomatik denkleşme mekanizmasıdır. İkincisi hükumet politikaları ile bilançoyu denkleştirme mekanizmalarıdır. İlave olarak 1970’li yılların başında devreye giren bir yaklaşım daha vardır ki bunun adı da parasalcı yaklaşımdır. Bu düşüncenin temel dayanağı para arzı ya da para talebindeki aşırılıktır. Bu aşırılık ekonomideki mal ve hizmetlerin üretimini ve tüketimini tahvil, hisse senedi gibi varlıkların borç alınma ya da verilmesini etkileyerek millî gelir ve genel harcama düzeyinde değişmelerin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla bu yaklaşımda temel vurgu ödemeler bilançosunun belirli bir hesabı üzerine değil bütün hesapları üzerine yapılmaktadır. Bu düşüncenin savunucuları ödemeler dengesi açık veya fazlalarını parasal bir olgu olarak düşünürler.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    KAMU SAĞLIK KURULUŞLARINDA İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ (TÜRKİYE-ALMANYA KARŞILAŞTIRMASI)
    (İktisadi Kalkınma ve Sosyal Araştırmalar Derneği, 2022) Bakkal, Muharrem; Bakkal, Süreyya
    İnsan kaynakları yönetimi, çalışan kaynağının nasıl bulunacağını ve bulunan kaynaklardan nasıl yararlanılacağını, kaliteli ve yüksek verimin alınabilmesi için yapılması gereken faaliyetleri içerir. İnsan kaynakları yönetimi insan odaklıdır. İşletmelerin başarıya ulaşmaları için doğru personelleri bulmak, onlarla çalışmak, onları motive etmek, değerlendirmek ve kariyer gelişimlerine katkıda bulunmak lazımdır. İnsan kaynakları yönetimi de bunları yapmayı amaçlar. İnsan kaynakları işletmelerin ihtiyacı olan insan gücünün bulunmasından ve bu gücün etkili, nitelikli ve verimli bir şekilde yönlendirilmesinden sorumludur. İşletmeleri verimli kılmayı, kaynakların etkin yönetimini hedefleyen insan kaynakları, örgütlerin politikaları kapsamında işletmelerin karlılığı ve verimliliğini artırmaya çalışır. Bunun için performans yönetimi ile çalışanları mutlu etmeye çalışır. Mutlu çalışanlar üstün performans göstererek kurumların başarısında kilit rol oynarlar. Bu bilgiler ışığında çalışmada tarihsel gelişim süreci ile birlikte insan kaynakları yönetimi, performans yönetimi ve insan kaynakları yönetimi arasındaki farklılıkları ve sağlık sektöründe insan kaynakları yönetiminin özelliklerini literatür kapsamında incelenmiştir. Ayrıca çalışmada Türkiye-Almanya kamu sağlık sistemi özet şekilde karşılaştırılmıştır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Suyun Makro Ekonomiye Etkileri
    (Ankara Hacı Bayram Veli University, 2024) Bakkal, Muharrem; Bakkal, Süreyya
    Ülkelerin üretim seviyelerinin artması ve kişi başına düşen milli gelir oranının yükselmesi anlamlarında kullanılan ekonomik büyümeyi, hükümet politikaları, politik istikrarsızlık, beşerî sermayedeki gelişmeler, dış ticaret politikası, yurtiçi sermaye yapısı, bankacılık ve finansal alt yapı, enerji üretim ve tüketimi, doğrudan yabancı yatırım, tarımsal üretim vb. birçok faktör tarafından belirlenmektedir. Tarımsal üretim ekonomik büyümenin göstergelerinden biri olmasının yanında bir ülkenin gıda bakımından kendi kendine yeterliliğinin temel belirleyicisidir. Tarımsal üretim bu yönüyle ekonomik büyüme göstergeleri arasında ayrı bir öneme sahiptir. Tarımsal üretim oranını belirleyen en önemli unsur da tarımda kullanılan su miktarıdır. Bu araştırmada Türkiye özelinde 1992-2020 dönem aralığında tarımda su kullanım oranının ekonomik büyüme (GSYH) üzerindeki etkisi ARDL Sınır Değer Yaklaşımı ile analiz edilmiştir. Araştırmada bulgularında, Türkiye örneğinde, Tarımsal amaçlı su kullanımının ekonomik büyüme üzerinde negatif yönlü etkisinin hem kısa dönem hem de uzun dönem için mevcut olduğu görülmüştür.

| Tekirdağ Namık KemalÜniversitesi | Kütüphane | Açık Bilim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Namık Kemal Üniversitesi, Tekirdağ, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim