| dc.description.abstract | Doğa kavramı, doğa bilimlerinden sosyal bilimlere, felsefeden sanat ve edebiyata uzanan farklı çalışma alanları ve bilimsel araştırmalar için her zaman bir odak noktası olmuştur. Öyle ki doğa, Kuzey Amerika’nın ilk sakinleri yerlilerden başlayarak koloniciler, Püritenler, deistler, bilim insanları, gizli romantikler, romantikler, transandantalistler, realistler venatüralistler ile devam eden birçok araştırmacı, düşünür ve edebi figür için cezbedici olmuştur. Doğanın kavramlaştırma sürecinde doğa ile kültürel, ekonomik ve spiritüel dinamikler arasında önemli bir bağ olduğu ortaya konabilir. Bu noktada, bu bağın oluşma sürecini incelemek, doğa ile insan arasındaki etkileşimin olumlu ve olumsuz sonuçlarının nedenleri hakkında gerekli arka plan bilgisini sağlayabilir. Çünkü bu bağ, doğa ve insan arasındaki ilişkinin belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu makale farklı dini, kültürel, bilimsel ve edebi bakış açılarını inceleyerek Kuzey Amerika’daki Püritenlerden transandantalistlere kadar uzanan doğanın kavramsallaştırılma sürecini tartışmaktadır. Bu bakış açıları doğa kavramlarının oluşumuna katkıda bulunmuştur ve böylelikle doğanın farklı anlamları ve algılanış biçimleri insanların belirli dönemlerdeki önyargıları ve hayal güçlerine bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Her dönemdeki egemen bakış açısı, doğanın kavramsallaştırılma sürecinde önemli rol oynamıştır. Bu yazıda böyle bir evrimsel süreç, belirli dönemlere özgü metinler ışığında ele alınarak ekoeleştirel bakış açısıyla tartışılmaya çalışılacaktır. | en_US |
