Etlik piliçlerde yemlere aromatik yağlar ve vitamin e ilavesinin bağırsak mikrobiyolojisi ve oksidatif stabilite üzerine etkileri

Abstract

Aromatik yağlar veya bitki ekstraktları son yıllarda rapor edilen antioksidan ve antibakteriyel etkileriyle 2006 yılı başına kadar büyütme faktörü olarak kullanılan antibiyotiklerin yerine geçme potansiyeli olan yem katkılarıdır. Bu çalışmada, aromatik yağların (üzüm çekirdeği yağı, kişniş yağı ve defne yaprağı yağı) ve E vitamini ilavesinin etlik piliçlerde performans, et kalitesi ve raf ömrü üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla 5 muameleden oluşacak şekilde deneme düzenlenmiştir. Muamele grupları; 1) Kontrol, 2) Üzüm çekirdeği yağı (200 mg/kg), 3) Defne yaprağı yağı (200 mg/kg), 4) Kişniş yağı (200 mg/kg), 5) E Vitamini (200 mg/kg)' dir. Her muamelenin 7 tekerrürü olup, her kafes bölmesine 5 adet bir günlük erkek civciv konularak toplam 175 etlik civciv kullanılmıştır. 42. günde deneme ünitelerinden rastgele alınan birer hayvan üzerinde, göğüs etinin raf ömrü, depolama süresi ve oksidatif stabilitesi, karaciğer ve kalpte ise Malondialdehid (MDA) analizi yapılmıştır. Ayrıca, bağırsak mikrobiyolojisine ve histomorfolojisine ilişkin parametreler için; 21 ve 42 günlük yaşlarda her bölmeden bir hayvan rastgele seçilen hayvanlardan bağırsak doku ve içeriği alınmıştır. İleum ve sekum içeriğinde maya, Enterobakteri spp., laktik asit bakteri ve koliform grubu bakteri sayımları yapılmıştır. Denemedeki performans sonuçları incelendiğinde 21 günlük yaşta bir farklılık gözlenmezken, 42 günlük yaşta en düşük Yem Dönüşüm Oranı (YDO) E vitamini tüketen gruplarda görülmüştür (P<0,01), diğer muameleler arasında ise fark bulunmamıştır. 42 günlük yaştaki hayvanlardan alınan ileum örneklerinde, en düşük pH üzüm çekirdeği yağı tüketenlerde gözlenmiş ve farklılık istatistiki olarak önemli bulunmuştur (P<0,05). Buna bağlı olarak, patojen mikroorganizmalardan enterobakteri ve koliform grubu sayısı en düşük üzüm çekirdeği yağı tüketenlerde saptanmıştır (P<0,01). Yararlı mikroorganizmalardan LAB'nde ise en yüksek değer üzüm çekirdeği yağı tüketenlerde görülmüştür. Verim dönemi sonundaki (42 günlük yaşta) hayvanlardan elde edilen göğüs etlerinde, pH ve parlaklık (L*) depolama ile düşerken, sarılık (b*) değerinde depolama ile artış görülmektedir (P<0,01). Muamelenin etkisi incelendiğinde, b* değerinin en yüksek değeri üzüm çekirdeği yağı tüketen gruplarda gözlenmiştir. Kırmızılık değerini ifade eden a* ise depolama ve muamelelerden etkilenmemiştir. Göğüs etlerinin yağ asiti bileşimleri incelendiğinde ise, doymuş ve tekli doymamış yağ asitleri oranlarının yaşla birlikte düştüğü, çoklu doymamış yağ asitlerinin ise arttığı görülmüştür. Bunun yanı sıra, 42 günlük yaştaki hayvanlarda linoleik ve ?-linoleik asitlerinin ve dolayısıyla toplam çoklu doymamış yağ asitlerinin en yüksek değerleri kişniş yağı tüketen gruplarda gözlenmiş ve bu istatistiki olarak önemli bulunmuştur (P<0,05). Göğüs etinin kolesterol analizi sonuçları incelendiğinde verim dönemi sonunda en düşük değer üzüm çekirdeği yağı tüketen gruplarda gözlenmiştir (P<0,05). Depolama ile göğüs eti, kalp ve karaciğer dokularında MDA düzeyinin önemli derecede arttığı gözlenmiştir (P<0,01). Karaciğer dokusundaki MDA analizinin sonucunda muameleler arasındaki fark istatistiki olarak önemli bulunmuş (P<0,05) ve her iki depolama süresinde de en yüksek değerler üzüm çekirdeği yağı tüketenlerde gözlenmiştir. Glutatyon peroksidaz (GSH-Px) ve Süperoksit dismutaz (SOD) analizlerinde 21 günlük yaşta en yüksek değer kontrol grubunda gözlenmiştir. 42 günlük yaşta ise GSH-Px'da istatistiki bir farklılık gözlenmezken, SOD'da ise en yüksek değer E vitamini tüketen gruplarda görülmüştür (P<0,05). Bu bulgulara ek olarak; 21 ve 42 günlük yaşlardaki etlik piliçlerin plazmadaki SOD enzim aktiviteleri incelendiğinde; yaşla birlikte SOD enzimi miktarının arttığı gözlenmiştir. 21 günlük hayvanların ileum histomorfolojileri incelendiğinde, defne yaprağı yağı tüketenlerde villus yüksekliği ve kript derinliği en yüksek, lamina muscularis mucasae ise en düşük bulunmuştur (P<0,05). Fakat defne yaprağı yağının olumlu olduğu düşünülen bu etkisi 42 günlük yaşta devam etmemiştir. Çalışmanın sonucunda E vitamini ilavesi performans üzerinde olumlu etki ortaya koyarken, üzüm çekirdeği yağı verim dönemi sonunda pH'nın düşmesine bağlı olarak ileum mikroorganizma içeriğini yararlı bakterilerin lehine olacak şekilde etkilemiştir. Aynı dönemde sekumda ise, tüm muameleler kontrol grubuna göre daha düşük LAB, enterobakteri ve koliform sayıları saptanmıştır. Mikroorganizmaların konakçı ile besin bakımından rekabet halinde olduğu düşünülürse, olumlu bir etki olarak düşünülebilir. Ayrıca, göğüs eti kolesterol içeriği üzerinde üzüm çekirdeği yağının kolesterolü düşürücü etki gösterdiği gözlenmiştir. Bunlara ilaveten, 21 günlük hayvanların ileum histomorfolojileri üzerinde ise defne yaprağı yağı olumlu etki göstermiştir. Elde edilen sonuçlar, aromatik yağların bağırsak sağlığı ve ürün kalitesi üzerinde olumlu etkileri olabileceğini ortaya koymaktadır. Araştırılan bu ürünler ümit vadeden etkiler ortaya koymaktadır. Fakat, etkilerini daha iyi anlayabilmek için daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır.

Essential oils or plant extracts have recently been reported to have antioxidant and antibacterial effects in broilers and they may be alternative to the feed additives for antibiotics since their ban in poultry feeds as growth promoters from the beginning of 2006. The effects of various essential oils (grape seed, coriander, and laurel leaves oils) and vitamin E supplementation on broiler performance, meat quality and shelf life were examined in the present study. By these purposes, the experimental trial was conducted on 5 dietary treatments. Dietary treatments were as the following; 1) Control, 2) Grape Seed Oil (200 mg/kg), 3) Laurel Leaves Oil (200 mg/kg), 4) Coriander Oil (200 mg/kg) and, 5) Vitamin E (200 mg/kg). Each of the dietary treatments had 7 replicates and 5 day old male broiler chicks in each experimental unit to form 175 birds in total. Effects of essential oils on breast meat shelf life, oxidative stability, and Malondialdehid (MDA) analysis for liver and heart were measured at 42 days of age by sacrificing one bird from each of experimental unit. These analyses on meat, liver and heart will be repeated for fresh and 2 months at -18 ºC. Additionally, to examine the effects of treatments on intestinal microbiology and histomorphology, samples were collected from intestinal tissue and contents of the birds sacrificed at, 21 and 42 day of age, respectively. Yeast, Enterobacteriaceae, lactic acid bacteria and coliform bacteria counts were determined from the ileum and cecum contents. In the recent study, there was no difference between treatments in 21 days of age. However, feed conversion ratio (FCR) improved only in Vitamin E fed groups at the age of 42 day (P<0.01). The lowest ileum pH levels were found in the grape seed oil fed groups at the age of 42 d (P<0.05). Because of that, pathogenic bacteria such as Enterobacteriaceae and coliform counts were found the lowest in the grape seed oil group when compared to the other treatments (P<0.01). Non-pathogenic bacteria such as lactic acid bacteria counts were increased at the same treatment. While pH and lightness (L*) of breast meat samples were decreasing by storage time, yellowness (b*) were increasing (P<0.01). Besides, yellowness (b*) of the samples were changed by the dietary treatments and the highest value was observed in the groups fed by grape seed oil. However, redness (a*) of samples were not affected from neither storage time nor treatments. While saturated and monounsatureted fatty acids? levels were decreased by aging, polyunsturated fatty acids? were increased in breast meats. Furthermore, linoleic and ?-linoleic acid and total polyunsaturated fatty acid levels were significantly increased in groups fed with coriander oil (P<0.05). Grape seed oil caused significant decrease in breast muscle cholesterol at 42 d of age (P<0.05). MDA analysis of breast muscle, heart and liver tissues revealed that MDA values were significantly increased by the storage time in the all dietary treatments (P<0.01). However, MDA values of liver tissues were significantly increased by grape seed oil supplementation for each storage period (P<0.05). Plasma glutathione peroxidise (GSH-Px) and superoxide dismutase (SOD) activities were analysed and the highest values were observed at control groups at the age of 21 d (P<0.05). As GSH-Px activities were not different at the age of 42 d (P>0.05), the highest SOD activities exposed in the vitamin E supplemented groups (P<0.05). Besides, the results of the research indicate that SOD enzyme activities were increased with the age of broiler. Feeding the laurel leaves oil increased villus height, crypt depth and decreased lamina muscularis mucosae at the age of 21 d (P<0.05). However, this positive effect did not continue at the age of 42 d. In conclusion, as vitamin E supplementation had positive effects on the performance, ileum microflora of grape seed oil supplemented groups changed for the benefit of non-pathogenic bacteria, due to the decrease in pH levels of ileum. At the same age, LAB, Enterobacteriaceae and coliform counts were found lower for all the treatments than the control groups. Competition for nutrients between host and microorganisms might affect host negatively, so decrease in the cecum microorganism counts would be thought as a positive effect. Furthermore, feeding with grape seed oil resulted in a decrease in the total cholesterol levels of breast meat. In addition, laurel leaves oil had a beneficial effect on the ileum histomorphology at the 21 d. These results indicate that the essential oils can improve gut health and product quality. The products that researched show promising effects, however further researches may be useful to understand their effects better.