Avrupa Birliği Mevzuatı Işığında Endüstri İlişkiler Sistemi İçinde Bir İş Mücadelesi Aracı Olarak Uyarı Grevi ve Almanya Örneği

Abstract

Avrupa Birliği Mevzuatı Işığında Endüstri İlişkiler Sistemi İçinde Bir İş Mücadelesi Aracı Olarak Uyarı Grevi ve Almanya Örneği Bu çalışmada amaç, şimdiye kadar üzerinde fazla durulmamış iş mücadelesi araçlarından biri olan uyarı grevinin Avrupa Birliği mevzuatı içindeki yerini irdelemek ve özellikle Avrupa Birliğ i’nin en etkin üyelerinden biri olan Almanya’da nasıl şekillendiğini incelemektir. Avrupa Birliği müktesebatında, toplu iş hukukuna ilişkin düzenlemeler her ne kadar sınırlı kalı p, bu konudaki düzenleme yetkisi üye ülkelerde bırakılmış ise de, genel bir çerçevenin çizildi- ğini görmekteyiz. Bu çerçeve temel özellikleri itibariyle ortaya konulduktan sonra, uyarı grevinin ilk defa ne zaman ve hangi koşullar altında ortaya çıkıp gelişme gösterdiği değerlendirilmeye çalışılmaktadır. Uyarı grevini diğer grev türlerinden farklılaştıran temel özellikler değerlendirildikten sonra, Alman endüstri ilişkiler sistemi içinde bugün itibariyle yasal konumu değerlendirilmektedir. Buna bağlı olarak uygulamaya nasıl yansıma bulduğu ve etkinliği kapsamlı bir biçimde ele alınmaktadır. Bunun ile birlikte işverenlerin, uyarı grevine karşı, uyarı lokavtı haklarının bulunup bulunmadığı konusuna da cevap aranmaktadır.

Caution Strike as a Business Conflict within the Industrial Relations System with Reference to European Union Legislation and an Example from Germany This study aims to discuss the situation of caution strike, one of the less discussed business conflicts, within the legislation of European Union while particularly studying the shaping of issue in Germany, an active EU member. In acquis communitaire, although regulations of collective labour law are limited and attribution of regulations are left to member states, a general framework seems to be drawn out. In this study, after explaining basic principles of this framework, caution strike will be discussed on the basis of its origination and conditions of progress. The next step will be to identify the main characteristics differentiating the caution strike from other strike types. This will be proceeded by evaluation of its recent legal situation within the German industrial relations system. With this perspective, reflections of the issue on practice and the effectiveness will be analysed in details. Furthermore, the question of whether employers have any rights to use caution lock-out in response to caution strike will be answered.