Bayındır, Ahmet2023-04-202023-04-2020211309-66722618-6322https://doi.org/10.29029/busbed.928539https://search.trdizin.gov.tr/yayin/detay/1110631https://hdl.handle.net/20.500.11776/11195Ahlâkı temellendirme konusunda, tarihsel süreç içerisinde çok çeşitli denemeler olduğunu biliyoruz. Ortaya çıkan tasnifler, bakış açılarına göre şekil almaktadır. Bunlar çoğunlukla; mutlulukçu ahlâk (erdem/haz/acı), faydacı ahlâk (utilitarist) ve kuralcı ahlâk (deontolojist) şeklinde özetlenebilir. Bu teoriler, büyük oranda insanı merkeze alan teorilerdir. Mutlulukçu ahlâk söz konusu olunca, bedenin hazları veya acıları üzerine kurulu bir anlayışı vardır. Faydacı ahlâk; fayda veren nesneyi önemser. “İnsan için faydalı olan ahlâkîdir” önermesine varır. Kuralcı ahlâk anlayışlarında ise yasanın belirleyiciliği esas alınırken, eylemin sonuçları dikkate alınmaz. Ancak dinî ahlâk söz konusu olunca, bu saydıklarımızın üzerinde “transandantal” bir noktadan hareket etmek gerekir. Çünkü dinî ahlâkın yasa koyucusunun Tanrı olduğu düşünülür. Ahlâkî fiilin temeli ilahidir. Bu bakımdan dinî ahlâkın varoluş şekli dikeydir. Bu da dinî ahlâkın optimum özelliğine işaret etmektedir. Çünkü onun kaynağı insanüstü bir yerdedir. Bu yüzden salt olarak insandan hareketle inşa edilen ahlâk teorilerinin bir tür indirgemecilik oldukları düşünülebilir. Erdem, haz veya acı; fayda veya kural, bunlara örnek olabilir. Dinî ahlâk ise insan aklının sınırlarının ötesinden kaynaklandığı için daha üstün olarak görülebilir. Bu da dinî ahlâkın otonom olma bakımından daha güçlü ve etkili olduğu görüşünü öne çıkarmaktadır. Ancak dinî ahlâkı hayatlarına tatbik edenlerin iradeleri olmazsa dini ahlâk kâğıt üzerinde kalır. Bu çalışmada dinî ahlâkın otonomluğunun imkânını ele alacağız.tr10.29029/busbed.928539info:eu-repo/semantics/openAccessDİNÎ AHLÂKIN OTONOMLUĞUNUN İMKÂNIArticle0223833951110631