İşliyen, Burhan2024-10-292024-10-2920222619-9130https://doi.org/10.47424/tasavvur.1080429https://search.trdizin.gov.tr/tr/yayin/detay/529628https://hdl.handle.net/20.500.11776/13683Kur’ân-Kerîm, Arap Yarımadası’nda cahiliye geleneklerinin hâkim olduğu Cahiliye döneminde nazil olmaya başlamıştır. Zayıf ile güçsüz insanların ezildiği, dışlandığı, sömürüldüğü, küçük düşürüldüğü ve çeşitli eziyetlere maruz kaldığı bu dönemde haklı olmak yeterli değildi. Hakkını alabilecek güç ve kuvvete sahip olmak da gerekliydi. Güçlünün genellikle haklı sayıldığı böyle bir dönemde Kur’ân, Allah’ın yarattığı her bireyi değerli bir varlık olarak görmektedir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de bireyler arasında kardeşlik hislerini pekiştiren, sosyal dokuyu sağlamlaştıran ve toplumdaki güveni artıran birçok temel ilke bulunmaktadır. Bu temel ilkelerinden biri kişinin nesebine, ırkına, cinsiyetine ve statüsüne bakmadan her güçsüzün hakkını savunmaktır. Bu bağlamda çalışmamızda öncelikle fâkir kelimesinin Kur’ân semantiğindeki anlam alanının tahliline, Hz. Peygamber’in fakîrlik ile zenginliğe karşı tutumuna kısaca temas edilmiştir. Ardından fâkir ile miskîn kavramlarının anlam farkı hakkında bilgi verilmiştir. Yetimlerin korunup gözetilmesi ve erdemli bir hayat yaşamaları için gerekli temel ilkeleri ile ezilen köle ve müstaz?afların durumu da ele alınmıştır.tr10.47424/tasavvur.1080429info:eu-repo/semantics/openAccessMüstaz?afFâkirYetimTefsirKur’ânKöleKur’ân’da Güçsüzlüğü İfâde Eden Fakîr, Miskîn, Yetim, Köle ve Müstaz?af Kavramlarına Genel Bir BakışArticle81133160529628