Yağcı, Hızır2023-05-062023-05-0620222148-0494https://doi.org/10.33931/dergiabant.1077318https://search.trdizin.gov.tr/yayin/detay/526903https://hdl.handle.net/20.500.11776/12061İlk dönemlerde sözü istikametinden başka bir yöne çekmek, şeklinde kullanılan lahn kavramı, zamanla i‘raba aykırı ifadeler için kullanılmaya başlamıştır. Ancak hadis kaynaklarında verilen örneklerde i‘raba aykırı ifadeler için lahn kavramı kullanıldığı gibi daha genel anlamda dilbilgisi kusurlarını kapsayacak şekilde de kullanıldığı görülmektedir. Araplar’ın farklı etnik yapıya mensup insanlarla bir arada yaşamaya başlamalarıyla yaygınlaşan lahn, genelde Arapça bilmemek ve tashîften kaynaklanmaktadır. Muhaddisler, ravide lahn bulunmamasını ravinin zabtını kuvvetlendiren bir husus olarak kabul etmekle birlikte, lahnın mevcudiyetinin ravinin adaletine zarar vermediğine hükmetmişlerdir. Bu sebeple dilbilgisi kusuru yaptığı bilinen raviler, aynı zamanda sika kabul edilmiştir. Lehçe farklılıklarından kaynaklanan değişik kullanımların lahn sayılmaması ve i‘rab hatası şeklinde gerçekleştiği iddia edilen dilbilgisi kusurlarının farklı yorumlanabilmesi sebebiyle, lahn olduğu varsayılan rivayetin sadece bu nedenle zayıf veya uydurma olduğunu iddia etmek isabetli görünmemektedir. Zira dilbilgisi hatası bulunan rivayetlerin zayıf sayılmalarının başka gerekçeleri olduğu da görülmüştür. Hadiste manayı ihlal eden bir durum bulunması halinde lafızlara itibar edilemeyeceğini savunanların farazî örneklere başvurmaları da bu düşüncemizi desteklemektedir.tr10.33931/dergiabant.1077318info:eu-repo/semantics/openAccessGalatSehvHadisLahnTashîfLahn Meselesinin Hadisçilere Göre DeğerlendirilmesiArticle101193211526903