Post feminism in angela carter’s the passion of new eve

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2017

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Namık Kemal Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Angela Carter The Passion of New Eve adlı romanını, hakimiyet için hiyerarik aşama düzenini vurgulayan kadın/erkek ikili düşünce sistemine ve kadını övmek için biyolojik essasçılığa dayanan ikinci dalga feminizmin egemen olduğu 1977 yılında yayınlamıştır. Sadece tarihsel olarak olarak ikinci dalga feminizm ile ilişkilendirilen Carter, ataerkilliği eleştirme ve erkeğin “diğeri” olarak atfedilen kadın temsiliyle mücadele gibi ikici dalga feminizmin bazı ilkelerine katılsa da aslında o dönemki feminizmi masum, hükmedilmiş, bağlı ve bastırılmış kadın mağduriyeti gibi konular da iddalalarını geliştirmelerine ve tarih boyunca hem erkeğin hem de kadının sosyo-kültürel açıdan yerleştirilip hapsedildiği toplumsal kimlik ve cinselliğin klişe temsiliyetine karşı oldukça eleştirel yaklaşmıştır. The Passion of New Eve romanında Carter ikinci dalga feminizme karşı güçlü bir tepki tasavvur eder, eleştirel bir yaklaşım sergileyerek ikinci dalga feminist söyleme özellikle toplumsal cinsiyet, cisellik, kadınlık, erkeklik konusundaki görüşlerine ve ikili düşünce ve esasçılık üzerine kurulan temellerine meydan okuyarak feminizme yeni bir bakış akışı, bir değişim getirir. Bu çalışmada Carter’ın kadının toplumdaki durum algısını değiştiren, esasçılık anlayışına dayandırılan bireyi ve ikili düşünmeyi değiştirmeye yönelik dönüştürücü eylemi Jung kuramları ışığında ortaya çıkarmak hedeflenmiştir. Bu çalışmanın asıl amacı, döneminin feminist söylemini yıktığını açıklayarak, gün ışığına çıkarılmamış toplumsal cinsiyet normlarının yüceltildiği; toplumsal cinsiyet parodisi, toplumsal cinsiyet edimselliği gibi toplumsal cinsiyetle ve cinsellik, heteroseksüellik ve kadının merak ve arzusuna yeni ihtimaller açan biseksüellikle ilgili ileri sürdüğü fikirleri post feminist açıdan izleyerek Carter’ı post feminizmin bir öncüsü olarak atfetmektir.
When I attended this Graduate Program I was a “tabula rasa”, “a blank sheet of paper”, “unhatched egg” which is gradually being formed and written during the programme. Now I am using this opportunity to express my gratitude to my Professors who supported me throughout the course. I would like to express the deepest appreciation to my committe chair Doç. Dr. Petru GOLBAN, who has shown the attitude and the substance of a genius; he continually and persuasively conveyed a spirit of advanture, confidence, and excitement in regard to research. Without his supervision, constant help and courage this dissertation would not have been begun. Now that “Education is the manifestation of perfection already in man” (Vivekanada), I am thankful for his exclusive guide to help me bring out the best in me. I would like to thank my comitee members Doç. Dr. Tatiana GOLBAN whose course supported an engagement in comperative literature, a light for governing theorical frames appropriately. I am thankful for her aspiring guidance, invaluable costructive criticism and friendly advice during her course. I would like to express my warm thanks to my comitte member gratitude Yrd. Doç. Dr. Cansu Özge ÖZMEN, whose course give me an insight not only with regard to my dissertation, but also to my life. I am thankful for her constant and indescribable support. Lastly I would like to thank all my family who experience this process with me; without their support this dissertation would be handed one year before…

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Second wave feminism, Post feminism, Gender, Gender parody, Gender performativity, Heterosexuality, Bisexuality, Alchemy, İndividualism, İkinci dalga feminizm, Post feminizm, Toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet parodisi, Toplumsal cinsiyet edimselliği, Heteroseksüellik, Biseksüellik, Simya, Bireycilik

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye