Hukuk Fakültesi Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 24
  • Öğe
    KONSORSİYUM VE JOİNT VENTURE’LARIN HUKUKİ NİTELENDİRİLMESİ(*)
    (2021) Esen, Emre
    Bu çalışmada konsorsiyum ve joint venture’da ortaklık ilişkisinin hukuki niteliğine odaklanılmıştır. Mahkeme kararlarında çoğunlukla her iki kavramın da bir ortaklık ilişkisi meydana getirdiği ve bu ortaklığın Türk Borçlar Kanunu m.620 vd. hükümlerinde düzenlenen adi ortaklık kurumundan başka bir şey olmadığı kabul edilmektedir. Öğretide bazı yazarlar her iki kavramı da isimsiz (sui generis) olarak bazıları ise adi ortaklık olarak nitelendirmektedir. Bu bakımdan konsorsiyum ve joint venture ortaklık modellerinin hukuki niteliği ve buna bağlı olarak uygulanacak hükümlerin tespit edilmesi gerekir. Belirtmek gerekir ki bir ortaklık ilişkisinin adi ortaklık olarak nitelendirilebilmesi için adi ortaklığı meydana getiren temel unsurların her birini taşıması gerekir. Çalışmamız kapsamında konsorsiyum ve joint venture ilişkisinin adi ortaklığın unsurlarını taşıyıp taşımadığı her bir unsur bakımından ayrı ayrı incelenmiştir. Çalışmamızın giriş kısmında problematik verildikten sonra, ikinci bölümde konsorsiyum ve joint venture ortaklık modelleri kısaca tanıtılmıştır. Üçüncü bölümde ise konsorsiyum ve joint venture ortaklık modellerinin adi ortaklığın temel unsurlarını taşıyıp taşımadığı incelenmiştir.
  • Öğe
    7226 Sayılı Kanun’un İşyeri Kiralarına İlişkin Geçici 2. Maddesi ile Getirilen Düzenlemenin Değerlendirilmesi
    (2020) Ersöz, Oğuz
    Covid-19 salgını, Mart 2020?de ortaya çıkmış ve kısa sürede dünya geneline yayılmıştır. Bu salgın özellikle sağlık, eğitim, sosyal, hukuk ve ekonomi alanlarında etki göstermiştir. Bu etkilerden birisi salgın süresince işyeri kira sözleşmelerinde kiracıların kira bedelini ödemelerinde güçlüklerle karşılaşmalarıdır. Bu zorluk nedeniyle Türk kanun koyucusu, 25.03.2020 tarihli 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun?un geçici 2. maddesini kabul etmiştir. Bu düzenleme ile belirli bir süre ile sınırlı olarak kira bedelinin ödenememesinin bazı hukuki yaptırımları devre dışı bırakılmıştır. Bu çalışmamızda 7226 sayılı Kanun?un işyeri kiralarına ilişkin geçici 2. maddesini detaylı biçimde incelemekteyiz.
  • Öğe
    YAPAY ZEKÂ VE İDARE HUKUKU (BUGÜNDEN GELECEĞE YÖNELİK BİR DEĞERLENDİRME)
    (2021) Kağıtcıoğlu, Mutlu
    Yapay zekâ, hayatlarımızı değiştirmeye devam ediyor. Ancak toplum içinde işlevi artarken yapay zekânın belirsiz ve öngörülemez karakteri, her bilimsel gelişmeden farklı olarak hukuk için yeni bir mücadele alanı da yaratıyor. Yaptığımız değerlendirmede, yapay zekânın hukuki kişiliğinin ve statüsünün belirlenmesinde, tüzel kişilik ve elektronik kişilik kavramlarının geliştirilmesi üzerinde durulması gerektiğini düşünüyoruz. Öte yandan yapay zekâ türleri geliştikçe ve yapay zekâ kendi farkındalığına vardıkça daha karmaşık hukuki sorunlar oluşabilecektir. Makalenin üzerinde durduğu konulardan biri, her bilimsel gelişmede olduğu gibi yapay zekâ teknolojisi karşısında hukukun, zamanlama ve içerik konusunda içinde bulunduğu ikilemdir. Hukukun buradan çıkış bulabilmesi için bir yol haritası oluşturulması gereklidir. Diğer hukuk dalları gibi idare hukukunun da yapay zekâ gelişmelerinden soyutlanamayacağı çalışmamızda ortaya konulmaktadır. İdare hukuku hem görev alanı hem de kurum ve kavramları itibariyle yapay zekâdaki gelişmelerden etkilenecektir. Bu nedenle organik ve fonksiyonel anlamda idarenin yapay zekâ etkisi ile kendi içinde dönüştüreceği konuları hiç de az değildir. Yapay zekânın verdiği zararlar sebebiyle idarenin sorumluluğu alanında, kusursuz sorumluluk ilkesinin uyarlanması veya yeni bir ilke geliştirilmesini düşünmek gerekir. İdare hukukunun içtihadi karakteri sayesinde, yapay zekâ alanındaki gelişmelere yeterli ve zamanında cevaplar üretilmesi mümkündür. Ayrıca, idare hukuku ve yapay zekâ arasında kurulacak ilişki, idari usul yasasına olan ihtiyacı tekrar gündeme getirebilecektir.
  • Öğe
    DEVLETLERARASI TANINMANIN KAVRAMSAL ANALİZİ POLİTİK, HUKUKİ VE ETİK BOYUT
    (2021) Çörek, Dolunay
    Devletlerarası tanınma, hukuki boyutunun yanı sıra politik ve etik boyutu ile de incelenmesi gereken bir meseledir. Hukuki ve politik tanıma bağlantılı olmak birlikte farklı olguları içeren kavramlardır. Birbirlerini hukuken tanıma yükümlülüğü bulunmayan devletler karşılıklı ilişki içerisine girmekte ve kimlik mücadeleleri ve çıkar çatışmaları meydana gelmektedir. Bu durum uluslararası toplumda politik ve hukuki istenmeyen neticeler doğurmaktadır. Güç dengelerinin ötesine geçmek amacıyla Axel Honneth, Mattias Iser gibi bir kısım yazar, Hegel’in tanınma kavramını felsefi yönden geliştirerek karşılıklı tanınma arayışının bireyler arasından devletlerarası ilişkilere uygulama imkânının olup olmadığını araştırmakta ve devletlerarası etik bir ilişkinin varlığını teorik düzlemde sorgulamaktadır. Bu çalışmada sadece devletler esas alınarak tanınma politik, hukuki ve etik boyutlarıyla açıklanmakta ve boyutların ne ölçüde birbirlerine etki ettiğine ilişkin çıkarımlar yapılmaktadır.
  • Öğe
    AKREDİTİF AÇTIRAN İLE AKREDİTİF BANKASI ARASINDAKİ İLİŞKİ
    (2020) Ersöz, Oğuz; Aydın, Gülşah Sinem
    Milletlerarası ticaret alanında uygulanan bir ödeme yöntemi olan akreditif, bir-den çok kişiyi ve ilişkiyi barındıran bir bütündür. Akreditifte; akreditif açtıran, akreditif bankası ve akreditif lehtarı olmak üzere en az üç kişi bulunur. Akreditif açtıran ve akre-ditif bankası arasındaki ilişki karşılık ilişkisi olarak isimlendirilmekte olup, bu ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıklarla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Söz konusu uyuşmazlıkların çözümü bakımından, akreditif açtıran ile akreditif bankası arasındaki ilişkinin irdelen-mesi önemlidir. Bu kapsamda çalışmada, akreditif talimatının genel itibarıyla özellikleri belirtilerek, akreditif açtıran ve akreditif bankası arasındaki ilişki bakımından tarafların yükümlülüklerine ve ilişkinin hukukî niteliği hakkında öğretide ileri sürülen görüşlere yer verilmiş, savunduğumuz görüş gerekçeleri ile ortaya konmuş ve bankanın akreditif açtırana karşı sorumlu olduğu ve olmadığı haller tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Güncel Tıbbi Cihaz ve Ürün Mevzuatı Bağlamında Hukuki Sorumluluk Genel Çerçevesi
    (2021) Yünlü, Semih
    Sağlık hizmetlerinin sunulmasında kullanılan çok sayıda tıbbi cihaz bulunmaktadır. Bu cihazların üretilmesi, onaylanması, satışı gibi her aşama ayrı ayrı düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerin ilgili kısımlarını yalnızca genel hatları ile vurgulamakta fayda bulunur. Ayrıca, tıbbi cihazlar kaynaklı sorumluluk çeşitli açılardan değerlendirilmelidir. İlk olarak, ayıp sorumluluğu ele alınabilir. İkinci olarak, ürün sorumluluğu bağlamında inceleme yapılabilir. Üçüncü olarak, bir tıbbi cihazın kullanıcılarının bu cihazlardan doğan zararlardan sorumlu olup olmadıkları hususu değerlendirilebilir. Bu kapsamda, tıbbi cihazı kullananın kusur sorumluluğu, adam çalıştıranın sorumluluğu ve yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluk konularına değinmek mümkündür. Son olarak, bir tıbbi cihazın yapay zekaya sahip bir sistem (donanım/ yazılım) olmasını ve yukarıdaki hususlara etkisini genel olarak ele almak uygun olur.
  • Öğe
    TERÖR ÖRGÜTÜNÜN PROPAGANDASI SUÇU
    (2021) Türkoğlu, Selin
    Terör örgütünün propagandası suçu 3713 sayılı Terörle Müca - dele Kanunu’nda suç olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmada terör, terörizm, terör örgütü, propaganda kavramlarının tanımlarına deği - nilmesinin ardından ilgili suç tipi bir suç sistematiği içerisinde ince- lenecektir.
  • Öğe
    İDARE HUKUKU YAKLAŞIMIYLA REKABETİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN’DA YAPISAL TEDBİRLER
    (2021) Kağıtcıoğlu, Mutlu
    4054 sayılı Rekabetin Korunması Hak- kında Kanun’da, 24.06.2020 tarihinde yü- rürlüğe giren 7246 sayılı Kanun ile önemli değişiklikler yapılmıştır. Söz konusu değişik- liklerin büyük bölümü, Avrupa Birliği reka- bet mevzuatı ekseninde gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede Rekabet Kuruluna, Kanun’un belirli maddelerinin ihlalinin tespiti üzerinde yapısal tedbir kararı alma yetkisi verilmiştir. Kanun’un değiştirilen 9. maddesine göre, ya- pısal tedbirlere ancak daha önce getirilen dav- ranışsal tedbirlerin sonuç vermediği hallerde başvurulur. İdare hukuku yönüyle incelendi- ğinde yapısal tedbirlerin, idari kolluk faaliyeti içerisinde ex post denetim sonucu tesis edilen bir idari işlem olduğu belirtilmelidir. İçerik olarak bakıldığında, yapısal tedbirlerin idari tedbir veya idari yaptırım niteliğinde değer- lendirilmesine ilişkin yorum farklılıkları olu- şabilecektir. Yapısal tedbirler, mülkiyet hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklere müdahale eden bir ekonomik kolluk işlemi- dir. Böylesi ciddi ve ağır sonuçları olan idari kolluk işlemine ilişkin kanuni düzenlemenin, idari usul ve takdir yetkisinin kullanımı açı- sından belirsizlikler taşıdığı ifade edilmelidir.
  • Öğe
    MİLLETLERARASI TİCARİ SÖZLEŞMELERE UYGULANACAK HUKUKTA TİCARİ FAALİYET GEREĞİ KURULMUŞ SÖZLEŞMELER KAVRAMINA GENEL BİR BAKIŞ
    (2022) Çam, Gülçin
    Kanunlar ihtilafı hukuku birden fazla hukuk sisteminin çatışması sonucunda doğmuştur. Uygulanacak hukuk belirlenirken maddi hukuka ilişkin pek çok disiplin hakkında bilgi sahibi olunması gerekir. Türk hu-kukunda yabancılık unsuru taşıyan işlem ve ilişkilerde uygulanacak hu-kuk Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ile düzenlenmektedir. Bu Kanun’da en geniş yer bulan konu sözleşmelere uygulanacak hukuk konusudur. MÖHUK m. 24/4’te uygulanacak hukuk belirlenirken sözleşme çeşitleri ikiye ayrılmış ve ticari ve mesleki faali-yetle kurulan sözleşmeler başka bir bağlama noktasına diğer sözleşmeler ise ayrı bir bağlama noktasına tabi tutulmuştur. Bu nedenle uyuşmazlık halinde öncelikle yapılması gereken söz konusu sözleşmenin hangi tür sözleşme olduğunun belirlemesidir. Bu noktada yapılacak bir hata özellikle milletlerarası ticaret alanında belirsizliklere sebebiyet verebilir ki milletlerarası ticaretin belirsizliklere açık olmadığı çok açıktır. Konu öncelikle bir vasıflandırma problemi olarak karşımıza çıkmaktadır. An-cak vasıflandırmanın yapılması uyuşmazlığı çözmek için yeterli değildir. Beraberinde ticaret hukuku hakkında detaylı bilgiye sahip olunması da gerekmektedir. Makalede kısaca sözleşmelere uygulanacak hukuk hak-kında bilgi verilmiş ve detaylı şekilde ticari faaliyet ile neyin esas alın-dığı üzerinde durulmuştur.
  • Öğe
    Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı ve Uygulama Alanı
    (2017) Ersöz, Oğuz
    Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen hakkın kötü-ye kullanılması yasağı genel bir hukuk ilkesi özelliği taşımakta olan ve eski hukuk sistemlerinden itibaren uygulanagelen bir kurumdur. Hakkın kötüye kullanılması yasağı kurumu, dürüstlük kuralına aykırılık oluştu-racak biçimde hakkın ileri sürüldüğü durumlarda özel düzenleme bu-lunmadığı takdirde hakkaniyete dayalı somut olay adaletinin tesis edil-mesine hizmet etmektedir. Bu nedenle hakkın kötüye kullanılması yasağı kurumunun özelliklerinin ve uygulama alanının belirlenmesi büyük önem arz etmektedir. Çalışmamızda, hakkın kötüye kullanılması yasağı ve uygulama alanı doktrindeki görüşler ve yargı içtihatları ışığında ince-leme konusu yapılacaktır.
  • Öğe
    Video Vasiyetname: Ölüme Bağlı Tasarrufların Güncellenmesi
    (2020) Yünlü, Semih
    Hukukumuzda ölüme bağlı tasarruflar sınırlı sayıda düzenlenmiştir. Sınırlı sayıdaki bu türlerde yapılmayan ölüme bağlı tasarruflar ise iptal edilebilecektir. Bu türler, el yazılı vasiyetname, resmi vasiyetname, sözlü vasiyetname ve miras sözleşmesidir. Video vasiyetnameler ise bu türler arasında bulunmamaktadır. Ancak teknolojik gelişmeler ve güncel ihtiyaçlar, ölüme bağlı tasarruflar içerisinde de güncellemeler yapılması gerekliliğini düşündürmektedir. Örneğin, elektronik vasiyetname kavramı doktrinde kendine yer bulmakta ve detaylı şekilde irdelenmektedir. Bu doğrultuda, video vasiyetnamelerin, yani görüntülü/sesli kayıtların da vasiyetname türleri içerisinde incelenmesi gerekir. Video vasiyetnameler, vasiyetçinin son arzularının ayakta tutulması bakımından son derece önemli bir rol oynayabilir. Vasiyetname türleri içerisindeki en güvenilir tür resmi vasiyetnamelerdir. Diğer taraftan, video vasiyetname kavramı, sanıldığının aksine, el yazılı ve sözlü vasiyetnamelerden daha müphem bir tür değildir. Detaylı olarak incelendiğinde görülmektedir ki, video vasiyetnameler, özellikle sözlü vasiyetnamelere oranla çok daha güvenilir bir kavramdır. Dolayısıyla, video kayıtlarını ölüme bağlı tasarruflar alanından dışlamak uygun olmayacaktır. Bu doğrultuda çalışmamızda, video vasiyetnameler lehinedeğerlendirmeler yapılmaktadır.
  • Öğe
    Evlenmenin Yokluğu
    (2018) Ersöz, Oğuz; Önder, Gizem Şahika
    Evlenme arz ettiği önem sebebiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunuhükümleri çerçevesinde sıkı şekil ve maddi koşullara bağlı biçimdedüzenleme altına alınmıştır. Bu koşullara riayet edilmemesiolayın özelliğine göre evlenmenin geçersizliğine yol açabilir. Bu geçersizlikhallerinden birisi de evlenmenin yokluğudur. Ne var ki evlenmeninyokluğu kanunda düzenlenmemekte olup öğreti ve yargıkararlarıyla ortaya çıkarılan ve geliştirilen bir geçersizlik tipidir. Çalışmamızdaöğretide ileri sürülen görüşler ile yargı kararları bağlamındaevlenmenin yokluğunun özellikleri, evlenmenin butlanındanfarkları ile yokluk oluşturan hallerin ortaya konulması amaçlanmıştır.
  • Öğe
    Yoksulluk Nafakasının Sona Ermesi
    (2018) Ersöz, Oğuz
    Boşanmanın mali sonuçlarından birisi de yoksulluk nafakasıdır. Yoksulluk nafakası, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşan ve diğer eşe nazaran daha fazla kusuru bulunmayan eşe ödenen nafaka türüdür. Bu nafakaya süreli ya da süresiz biçimde hükmedilebilir. Yoksulluk nafakası belirli durumlarda kendiliğinden ya da mahkeme kararı ile sona erebilmektedir. Bu sebepler kanunda düzenlenmektedir ve sınırlı sayıdadır. Çalışmamızda, yoksulluk nafakasının sona erme haline ilişkin yasal düzenlemenin uygulama alanı ile sona erme sebepleri ayrıntılı olarak inceleme konusu yapılmaktadır.
  • Öğe
    Mirasçılıktan Cezalandırıcı Çıkarma
    (2019) Ersöz, Oğuz
    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 510 ila 512. maddeleri arasındadüzenlenen mirasçılıktan çıkarma, saklı paylı mirasçının saklı payınıtamamen ya da kısmen ortadan kaldıran istisnai hallerden birisidir.Mirasçılıktan çıkarmanın, cezalandırıcı ve koruyucu çıkarma olarak ikitürü vardır. Mirasçılıktan cezalandırıcı çıkarma, saklı paylı mirasçınınmirasbırakan ile aralarındaki aile bağlarını ciddi ölçüde zedeleyen bazıdavranışları sonucunda gerçekleşir. Bu çıkarma türü, kanunda sınırlısayıda düzenlenen sebeplerden birisine dayanır. Ayrıca çıkarmanınölüme bağlı bir tasarrufla yapılması gerekir. Çalışmamızda, mirasçılıktancezalandırıcı çıkarmanın tanım ve amacı, benzer hukuki kurumlarlakarşılaştırılması, uygulandığı çeşitli hukuki ilişkiler, koşulları, sonuçlarıve geçersizliği konuları ele alınmaktadır.
  • Öğe
    6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda Tehlike Sorumluluğu
    (2017) Ersöz, Oğuz
    Tehlike sorumluluğu, genel bir hüküm ile ilk kez 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiştir. Tehlike sorumluluğu en ağır kusursuz sorumluluk türünü teşkil etmektedir. Bu sorumluluk türü, sanayi ve teknolojideki ilerlemeler nedeniyle uygulamada önemini her geçen gün artırmaktadır. Bu olgu ise tehlike sorumluluğunun kavram, koşul, kapsam ve sonuçları üzerinde ciddiyetle durulması gerekliliğine işaret etmektedir. Bu çalışmamızda tehlike sorumluluğunu doktrindeki görüşler ışığında Türk Borçlar Kanunu'nun 71.maddesi bağlamında ele almaya çalışacağız
  • Öğe
    Borçlar Hukukunda Temsil Yetkisinin Kötüye Kullanılması
    (2020) Aydın, Gülşah Sinem
    Uygulamada temsilcinin temsil olunanın menfaatine aykı -rı biçimde davrandığı durumlarla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Görünümolarak temsil yetkisinin sınırları içinde kalmakla beraber, temsilcinindürüstlük kuralına aykırı şekilde, yapması gerekenleri yapmayarak yada yapmaması gerekenleri yaparak, temsil yetkisini temsil olunanınmenfaatine aykırı şekilde kullanması halinde temsil yetkisinin kötüyekullanılmasından söz edilir. Türk Borçlar Kanunu’nun temsile ilişkinhükümleri arasında temsil yetkisinin kötüye kullanılması durumunailişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu durumdahangi hükümlerin uygulanması gerektiği hususu tartışmalıdır. Çalış -mada temsil yetkisinin kötüye kullanılmasının hukuksal dayanağı, un -surları, temsil yetkisinin kötüye kullanılması halleri, temsil yetkisininkötüye kullanılmasının sonuçları kapsamında yapılan hukukî işlemingeçerliliği ile iade ve tazminat talepleri, Türk, İsviçre ve Alman öğ -retisinde ileri sürülen görüşler ve ilgili Yargıtay kararları ışığında elealınmış, savunduğumuz görüşler gerekçeleri ile ortaya konmuştur.Ayrıca temsil yetkisinin kötüye kullanıldığının ispatı zor ve önemli birsorundur. Bu nedenle çalışmada temsil yetkisinin kötüye kullanılma -sı konusunda ispat yüküne ve Yargıtay kararlarında ispat konusundakabul edilen karinelere de yer verilmiştir.
  • Öğe
    7226 Sayılı Kanun'un İşyeri Kiralarına İlişkin Geçici 2. Maddesi ile Getirilen Düzenlemenin Değerlendirilmesi
    (2020) Ersöz, Oğuz
    Covid-19 salgını, Mart 2020?de ortaya çıkmış ve kısa sürede dünya geneline yayılmıştır. Bu salgın özellikle sağlık, eğitim, sosyal, hukuk ve ekonomi alanlarında etki göstermiştir. Bu etkilerden birisi salgın süresince işyeri kira sözleşmelerinde kiracıların kira bedelini ödemelerinde güçlüklerle karşılaşmalarıdır. Bu zorluk nedeniyle Türk kanun koyucusu, 25.03.2020 tarihli 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun?un geçici 2. maddesini kabul etmiştir. Bu düzenleme ile belirli bir süre ile sınırlı olarak kira bedelinin ödenememesinin bazı hukuki yaptırımları devre dışı bırakılmıştır. Bu çalışmamızda 7226 sayılı Kanun?un işyeri kiralarına ilişkin geçici 2. maddesini detaylı biçimde incelemekteyiz.
  • Öğe
    İdare Hukuku Yaklaşımıyla Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'da Yapısal Tedbirler
    (2021) Kağıtcıoğlu, Mutlu
    4054 sayılı Rekabetin Korunması Hak- kında Kanun’da, 24.06.2020 tarihinde yü- rürlüğe giren 7246 sayılı Kanun ile önemli değişiklikler yapılmıştır. Söz konusu değişik- liklerin büyük bölümü, Avrupa Birliği reka- bet mevzuatı ekseninde gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede Rekabet Kuruluna, Kanun’un belirli maddelerinin ihlalinin tespiti üzerinde yapısal tedbir kararı alma yetkisi verilmiştir. Kanun’un değiştirilen 9. maddesine göre, ya- pısal tedbirlere ancak daha önce getirilen dav- ranışsal tedbirlerin sonuç vermediği hallerde başvurulur. İdare hukuku yönüyle incelendi- ğinde yapısal tedbirlerin, idari kolluk faaliyeti içerisinde ex post denetim sonucu tesis edilen bir idari işlem olduğu belirtilmelidir. İçerik olarak bakıldığında, yapısal tedbirlerin idari tedbir veya idari yaptırım niteliğinde değer- lendirilmesine ilişkin yorum farklılıkları olu- şabilecektir. Yapısal tedbirler, mülkiyet hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklere müdahale eden bir ekonomik kolluk işlemi- dir. Böylesi ciddi ve ağır sonuçları olan idari kolluk işlemine ilişkin kanuni düzenlemenin, idari usul ve takdir yetkisinin kullanımı açı- sından belirsizlikler taşıdığı ifade edilmelidir.
  • Öğe
    Thomas Hobbes Neden Çocuklarısiyasal Toplum Dışına İter?
    (2020) Çaldıran, Ezgi
    Modern toplumların çocuğa ve çocukluğa bakış açısı modern devletin temel kavram-ları etrafında şekillenmiştir. Akıl ve sosyal sözleşme bu kavramlar arasında yer alır. Konunun teorik temellerini eleştirel gözle yeniden ele almak çocuk hakları açısından olumlu bir katkı sağ-layacaktır. Thomas Hobbes’un argümanları dikkatle incelendiğinde, “zarar verebilme” kapasite-sine sahip olmamaları nedeniyle çocukları toplum dışında tuttuğu görülebilir. Hobbes’un sosyal sözleşme teorisi yaşamı devam ettirme güdüsüne dayanmakta ve diğerlerini kuvvetten yoksun bırakma aracı sağlamaktadır. Hobbes’un sosyal sözleşmenin temeli olarak ele aldığı akıldan her-kesin pay almadığını, devleti ve toplumu meşrulaştıran birey rızasının hayati tehlikenin bertaraf edilmesi gerekliliğiyle sınırlı olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumda Hobbes’un teorisinde çocuk-ların siyasal toplumun dışında tutulmasının sebebi onların zihinsel yeteneklerinin eksikliği değil, diğerleri için tehdit oluşturabilecek kuvvet ve zekâdan yoksun olarak değerlendirilmeleridir.
  • Öğe
    Kamu Tüzel Kişisi Kurma İhtiyacını Sorgulamak: Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu Üzerinden Bir Değerlendirme
    (2021) Kağıtcıoğlu, Mutlu
    Sigortacılık ve özel emeklilik sektöründe idarenin denetim ve gözetim faaliyeti, merkezden yönetim tarafından yürütülegelmiştir. Söz konusu faaliyet, 17 Ekim 2019 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kurulan bir kamu tüzel kişisine aktarılmıştır. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu ismiyle kurulan bu kamu tüzel kişisi, idari teşkilatımızda düzenleyici ve denetleyici kurum olarak kurgulanmıştır. Bu makalede, sigortacılık ve özel emeklilik sektöründeki ekonomik kolluk faaliyeti için bir kamu tüzel kişisinin kurulma nedenleri sorgulanmıştır. Çalışmada, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kapatılan idareler ile yeni kurulan idare arasındaki farklılıklar, özellikle kamu tüzel kişiliği oluşturmanın sonuçları çerçevesinde incelenmiştir. İnceleme sonucunda, sigortacılık ve özel emeklilik sektöründe idarenin denetim ve gözetim faaliyeti için bir kamu tüzel kişiliği oluşturulması tercihinin isabetli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.