HUMANITAS - Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe AKTÖREL SEYİR VE AV: SOSYAL BEDEN KARŞISINDA ÇIPLAK BEDENİN EGEMEN OYUNU(2021) Derin, ÖzlemSosyal beden ve toplum-dışı çıplak beden arasındaki seyir ilişkisini ele alacak olan bumetin, sınır ve eşik hallerini işleyecektir. Özellikle toplumsal örüntülerden arınaraktoplum-dışı kalan çıplak bedenin, kendisi karşısında seyirci konumunda kalan sosyalbeden üzerindeki egemenliği temsil edilmeye çalışılacaktır. Av edimiyle simgelenenbu alanda, çıplak bedenin kendiliğinden oluşturduğu boş alanda; seyirci konumundaolan sosyal bedenin sahip olduğu zaman ve mekân algısının yıkımı gösterilmeyeçalışılacaktır. Özgür bir seçim olarak sosyal bedende kalmak ya da çıplak bedenebürünmek arasındaki ilkel çatışma sergilenecektir. Örtünme ve çıplaklık arasındakianlam bağlantısı, seyir ve avlanma ilişkisi üzerinden incelenerek metaforik anlamdabedensel seçimlerin kişilere özgü kefaretler içerdiği sergilenecektir.Öğe ŞİDDET İÇERİKLİ BİLGİSAYAR OYUNLARININ ERGENLERİN SALDIRGANLIK EĞİLİMİNE ETKİSİ(2019) Evcin, Savaş; Erzi, SedaBu çalışmanın amacı, şiddet içerikli video oyunlarının ergenlerin saldırganlık eğilimlerine etkilerini incelemektir. Çalışma Tunceli ilindeki yatılı bölge okullarında yapılmıştır. Katılımcılar, yaşları 11 ile 16 arasında değişen 75 erkek ve 75 kız ergenden oluşmaktadır. Katılımcıların %94,6'sı aile evlerinde bilgisayar ya da video yunu konsoluna erişememektedir ve bu türden oyunu ilk defa oynamıştır. İlk olarak katılımcılara demografik bilgi formu ve Buss-Perry Saldırganlık Ölçeği uygulanmıştır. Daha sonra katılımcılar rastgele 4 deney grubuna atanmışlardır ve 2 saat veya 15 dakika boyunca şiddet içerikli (GTA) ve şiddet içermeyen beceri oyunu (Tumblebugs) oyunu oynamışlardır. Beş gün sonra saldırganlık ölçeği tekrar uygulanmıştır. Şiddet içerikli oyun türünün, oynama süresinin ve bu değişkenlerin etkileşimi etkisinin, ön test puanları kontrol edildikten sonrasaldırganlık eğilimini arttırdığı bulunmuştur. Daha uzun süre (2 saat) şiddet içerikli oyun oynayan öğrencilerin saldırganlık puanları, daha az (15 dakika) oynayanlardan anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Çalışmanın sonuçları literatür ışığında tartışılmıştır. Araştırmanın sonuçları, şiddet içerikli bilgisayar oyunu oynamanın saldırganlık eğilimini artıracağını savunan görüşleri doğrular niteliktedir.Öğe Spatialité et Intimité Dans La Maison De Cicine De Mohamed Nedali(2022) Aboutarık, Abdelmjid; Abouelkacem, HafidNotre étude vise L’intime et le privé qui se sont imposés dans la critique littéraire et les sciences humaines. Mohamed Nedali, auteur francophone d’importance dans le paysage littéraire en ce qu’il dresse dans ses romans une critique de la société marocaine. Le choix de La Maison de Cicine s’explique par le fait qu’il représente une microsociété. L’étude s’adresse aux spécialistes de l’espace littéraire en ce qu’elle place l’espace produit aux antipodes de la théorie Bachelardienne de l’espace. En partant du fait que l'espace joue un rôle important dans le déploiement de l'intimité, nous avons montré dans quelle mesure l’habitation est un espace susceptible d’abriter une intimité et comment la maison conçue par Nedali passe d'un lieu de paix, de liberté et de sécurité à un abri de haine et d'interdiction. Un survol théorique axé sur la question de l’habiter nous a été d’importance, notamment les approches de Bachelard et Heidegger.Öğe La Princesse de Clèves Entre Le Social et Le Soi (I)(2022) Günay, ZahideLa narratrice présente la princesse de Clèves comme étant une personne « sincère », cependant celle-ci dissimule ses sentiments à son entourage et même à sa mère, Mme de Chartres qui a eu le soin de l’élever selon les codes sociaux de son temps. C’est à travers ces codes sociaux qu’il faut prendre en compte la notion de sincérité. Dans cet article, qui comprend le premier tome du roman, les sentiments de la princesse envers le duc sont animés, mais aussi freinés par l’influence sociale. Mais, c’est aussi par ces liens sociaux qu’elle participe au jeu. C’est pourquoi sa « sincérité » est considérée comme plutôt stratégique. Ancrée dans un milieu aristocratique porte-t-elle en elle la force de se libérer de ce carcan social ? Ce travail sera étudié sous une approche psychosociale, une méthode qui analyse à la fois, les processus mentaux et les comportements sociauxÖğe Kurumlar Sosyolojisi Perspektifinden Pandemi Döneminde Kurumsallaşma Pratikleri(2021) Özcan, MehmetBu çalışma pandemi döneminde toplumsal sistemin kurumsal işleyişinde ortaya çıkan meydan okumalara karşı gelişen kurumsallaşma pratikleri üzerine bir değerlendirmedir. Toplumsal sistem karşılıklı etkileşim içerisinde olan kurumların yapılaşmasıdır. Toplumsal olarak kurumlar toplumu oluşturan bireylerin ihtiyaçlarını karşılamaya dönük olarak ortaya çıkan temel unsurlardır. Değişme ya da kriz dönemlerinde cari kurumsal sistem genellikle bireylerin ihtiyaçlarının karşılanmasında yetersiz kalır. Toplumsal sistem bu durumda kendisini yeniden üreterek sorunları aşabilir. Bu çerçevede toplumsal sistemin meydan okumalara karşı ve toplumun yeniden üretiminin temel unsuru olarak kurumsallaşmalar ortaya çıkar. Pandemi döneminde birçok alanda krizler ortaya çıktı. Toplumsal sistemde ağırlıklı olarak; ekonomi, eğitim ve sağlık gibi kurumsal alanlarda kurumsallaşma pratiklerinin ortaya çıktığı belirtilmiştir. Çalışma toplumsal sistemlerin yeni kurumsallaşma pratikleri çerçevesinde ortaya çıkan dönüşümünü anlamayı hedeflemektedir.Öğe Çocuk Gözünden Göç Hikayesinin Öyküsel Terapi Odağında İncelenmesi: Suriyeli Mülteci Çocuklar(2022) Yıldırım, Hacer; Kurtuluş, EminBu araştırmada, Suriyeli mülteci çocukların göç deneyimine ilişkin görüşlerini Öyküsel Terapi odağında incelemek amaçlanmaktadır. Araştırma, nitel araştırma desenlerinden olgubilime göre tasarlanmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, çocukların göç yolculuğu hikayesini, bu yolculuğun etkilerini ve yolculuğa ilişkin duygu ve düşüncelerini anlatırken daha çok olumsuz ifadeler kullandıkları görülmüştür. Bununla birlikte görüşme sorularında yer alan göç yolculuğu hikayesinin olumlu yanları, yeni hayata uyum sağlama becerileri, kendisini daha güvende ve daha güçlü hissetmek için yapabilecekleri ve göç yolculuğu hikayesiyle getirilen kültürel değerler sorulmuştur. Bu konuşma ile çocuklar zihinlerinde, olumsuz yaşantıların gölgesinde ihmal ettikleri olumlu yaşantıları hatırlamışlardır. Böylelikle, çocukların göç hikayesini anlatırken zihinlerinde ihmal edilen olumlu yaşantıları da gündeme getirmeleri sağlanmıştır.Öğe Üstkurmaca Olarak İlhan Tarus’un “Bir Adamın On Senelik Hayatı” Öyküsü(2022) Sakın, HasanÜstkurmaca, postmodern edebiyatın ana kurgu eğilimidir. Kavramın sınırları postmodernizm bağlamında çizilmiş olsa da hem teori hem de uygulama açısından üstkurmacanın uzun bir tarihi vardır. Üstkurmaca; gerçeklik yanılsamasının yıkılması, okura seslenme, yazma sürecinin sorunlarına yönelik ilgi gibi bazı temel işaretlerle farklılaşmaktadır. Edebiyatın iç ve dış gerçekliğe yönelik ilgisinin yıkılması ve tamamen yazma sürecinin konu edilmesi üstkurmacanın ayırıcı özelliğidir. İlhan Tarus’un “Bir Adamın On Senelik Hayatı” başlıklı öyküsü de bir üstkurmaca örneğidir. Postmodernist üstkurmaca ile diğer dönemlere ait üstkurmaca arasında bazı farklılıklar vardır. Bu yazıda, öykünün üstkurmacanın hangi özelliklerini yansıttığı ve yazarın kurmaca sorunlarına getirdiği yorum üzerinde durulmuştur. Bu yorum ile yazarın genel sanat anlayışı arasındaki ilişkiler de irdelenmiştir.Öğe Polonyalı General Taczanowski’nin Sultan Abdülaziz’e Yazdığı Tezkere(2022) At, Emilian Pra; Baş, Osman FıratMakalemiz, Polonya’nın Ocak Ayaklanması önderlerinden General Edmund Taczanowski’nin, ileride Rusya’ya karşı savaşlarda kullanılmak üzere Bulgar-Türk birlikleri kurdurma umuduyla Osmanlı sultanına sunmaya niyetlendiği, Poznan’da Büyük Polonya Askeri Müzesi kataloglarında bulunmuş ve daha önce hiçbir yerde yayınlanmayan Fransızca bir tezkere metnini konu alıyor. Tezkere Taczanowski’nin 1863’ün Aralık ayındaki İstanbul seyahati sırasında yazılmış olsa gerektir. Bu dönem generalin memleketi olan Büyük Polonya’da, Rus ve Avusturya Panslavizmlerinin alternatifi olan “Slav paydaşlığı” (Slav mütekabiliyeti) yaklaşımlarını araştırma idealine paralel olarak, Slav coğrafyasına yönelik ilginin de hayli canlı olduğu bir dönemdir. Bu bağlamda, Taczanowski’nin düşüncesinin Polonya merkezli doğasını işaret eden tezkere, Polonyalı milliyetçilerin Osmanlı İmparatorluğu’nun Bulgar tebaasına salt araçsal yaklaşarak kurgulamış oldukları bir başka ulusal bağımsızlık senaryosunun daha en ilginç belgelerinden biri olmaktadır.Öğe A Postdramatic Reading: Misogyny in Simon Stephens’s Play Three Kingdoms(2022) Özata, CüneytIn Poetics, Aristotle explains the first known framework of dramatic theatre in history, basing it on certain principles. The restrictive structure of these principles makes playwrights apply an understanding that prioritizes performance, and seek a theatrical aesthetic shaped according to the mentality of the present. In this sense, Postdramatic Theater (2006), which Lehmann puts forward, shows the realities of postmodern society and highlights the performance text created with active participation of audience and reader. Contemporary British playwright Simon Stephens, who presents the lives of postmodern individuals in his plays, draws attention as a leading playwright of the Postdramatic theatre. Stephens’s play Three Kingdoms, which was staged in three different countries and in three different languages, stands out as it contains the postdramatic elements put forth by Lehmann. The aim of this article is to examine the play Three Kingdoms by Simon Stephens, focusing on Postdramatic theater principles determined by Lehmann.Öğe Mardin Müzesi’nden İki Pişmiş Toprak Ampulla(2022) Tosun, MuratGeç Antik Dönem’de genellikle sıvı ürünlerin içine konularak bu sayede şifa verdiğine inanılan ampullalar, yoğun olarak hac merkezlerinde ele geçen bir tür şişedir. Mardin Müzesi’nde yer alan pişmiş topraktan yapılmış iki adet ampulla, müzeye satın alma yoluyla kazandırılmışlardır. Oldukça küçük boyutlu olan bu ampullalar, yayınlarda Anadolu kökenli Tip 2 olarak adlandırılan grup içerisinde değerlendirilmektedir. Ampullalar, kırmızı tonlu hamur ve astar renkleri yanı sıra hamurundaki mika katkısıyla da Anadolu kökenli bir özellik göstermektedir. Her iki ampulla da kalıp yapımıdır. 1 No’lu Ampulla’da yalnızca kabartmalı bir Yunan haçı, 2 No’lu Ampulla’da ise merkezde basit işçilikli bir Yunan haçı yanı sıra etrafı yuvarlak madalyon benzeri daireler ve noktalar ile bezelidir. Tipolojik benzer örnekleri göz önünde bulundurularak, 5. yüzyıl-7. yüzyıl başları arasına tarihlenmektedir.Öğe İnsanın Zaman Deneyiminin Fizyolojik ve Psikolojik Temelleri(2021) Saraçoğlu, Eceİnsanın zaman deneyimi zamanın matematiksel, biyolojik, psikolojik, tarihsel ve kültürel tarzlardaki farklı görünümlerinde veya yanlarında açığa çıkmaktadır. Bu makale, felsefe tarihinin önemli bir araştırma alanı olan zaman felsefesi ışığında, insanın zaman deneyiminin yalnızca fizyolojik ve psikolojik temellerini irdelemeyi amaçlamaktadır. Zaman felsefesi hem zamanın varlığı ve neliği sorununu hem de zamanın tür olarak insanla olan ilişkisini konu edinen çok yönlü bir çerçeve çizer. Bu düşüncelerden hareketle bu çalışmada iki ana soru üzerinden yol alınır. İlk soru, diğer canlı var olanlar gibi bir bedene sahip olan insanın, zaman tecrübesinin nasıl bir fizyolojik temel taşıdığıdır. İkinci soru ise, her bir kişide farklı bilişsel süreçlerde ortaya çıkan insanın zaman deneyiminin, psikolojik temellerinin neler olduğu meselesidir.Öğe Modiano’nun Encre Sympathique Adlı Romanında Bellek(2021) Güngör, Tülin KartalBirbiri üzerine katlanan anı ve anların görünürlük kazandığı bir düzlemi ifade eden bellek; varlığını koruyabilmek için uzam, zaman ve imgelere ihtiyaç duyar. Günlük yaşamın baş döndürücü hıza ulaştığı çağımızda, bu duruma paralel olarak gelişen unutuşa karşı başkaldırı niteliğinde yapıtlar veren pek çok çağdaş yazar gibi Modiano da yönünü anılara çevirir. Romanlarını anımsama ve unutma üzerine inşa eden yazar, geçmişte kalan anların yeniden görünürlük ve anlam kazanması, kayda alınıp birbirinin üzerine eklemlenerek varlığını kanıtlaması adına yoğun çaba sarf eder. Yazarın 2019’da yayımlanan ve bellek dehlizlerini zorlayan Encre Sympathique adlı romanı, anlatıcının ruhsal durumunun anlatının yapısıyla karakterize edildiği, öykü anlatımının yerini anı parçacıklarından oluşan anlatı öyküsüne bıraktığı kopuk bir yapı sergiler. Çalışmada, bellek araştırmalarından yola çıkarak yapıttaki bellek, hatırlama ve unutma kavramlarının anlatı düzeyinde kendisine nasıl yer bulduğu, yazarın geçmişten gelen imgeleri anlamsal ve duyumsal olarak çağrıştırarak anımsama eylemini nasıl harekete geçirdiği, böylece soyut olanı somut bir düzleme nasıl taşıdığı gösterilecektir.Öğe A Posthuman Quest for Establishing Self-Image through Nature in Virginia Woolf’s The Waves(2022) Kümbet, PelinVirginia Woolf, in her highly experimental modernist novel The Waves (1931), depicts the psychological depth and texture of human experience through a series of fragmented and disjointed images, interior monologues and soliloquies, highlighting the feeling of loss, disillusionment, and brokenness. Throughout The Waves (1931), the characters strive to express themselves, and engage in a posthuman quest for a construction of a self-image through interactions with human and nonhuman life forms, and co-existence with the environment. This paper explores The Waves from a material posthumanist approach to offer a new perspective to Woolf’s understanding of the interface of nature and culture, self and the environment, the human and nonhuman agencies. This approach would be useful means to analyze the characters’ yearning for unification and their embodiment with nature, and explore the posthuman materiality of living and non-living beings that would help them redefine their shattered images and modern way of living.Öğe Jeanette Winterson’un Tek Meyve Portakal Değildir adlı Romanına Althusserci Bir Yaklaşım(2022) Özsevgeç, YıldırımJeanette Winterson’un Tek Meyve Portakal Değildir (1985)adlı romanı, koyu Hristiyan bir anne tarafından evlatlık edinilen Jeanette isimli genç bir kızın hikâyesini okura sunar. Romanın ilk başlarından itibaren annesinin İncil’i istediği gibi yorumladığı ve çevresindeki insanları da dinin katı kurallarıyla şekillendirmeye çalıştığı aşikârdır. Yetim bir çocuk olan Jeanette’ten beklenen ‘misyoner’ olmasıdır. Fakat o kaderini değiştirmeye karar vererek, dinin kendisini sömürmesine karşı savaş açar. Winterson da hikâyedeki din otoritesini ve toplumsal normları reddederek, Jeanette’e daha gerçekçi ve uyumlu başka olası dünyalar sunar. Winterson’un “evlat edinilmiş çocuklar kendi kendilerini icat ederler” ifadesinden yola çıkarak bu çalışmada Jeanette’in kendini yeniden inşa etme durumu ve yaşamış olduğu kimlik bunalımı Louis Althusser’in ‘devletin ideolojik aygıtları’ kavramı ışığında incelenecektir.Öğe The “Missing Testimony” of the Precarious Migrant in Hassan Blasim’s Short Stories(2021) Ghanem, HıbaThis article argues that Hassan Blasim’s short story selection, The Corpse Exhibition and Other Stories of Iraq, distinctively portrays the migrant resistance to the state of precarity inherent in the experience of migration and statelessness. Adopting Agamben’s concept of “testimony”, this article offers a comparative analysis of how migrants use language to narratively construct their testimonies within the context of the global North and global South, respectively. Narrative qua testimony-giving will be shown to highlight a linguistic form of resistance that redefines the meaning of precarity and safety upon which migration law is founded. It is within this linguistic form of resistance that the promise of salvation from precarity lies, a salvation, however, that can only be achieved through an Agambenian ‘play with the law’, potentially creating alternative meanings of safety and precarity fundamental to all law.Öğe Satranç: Doğu Medeniyetinin Batı'ya Bir Hediyesi(2021) Büyükçınar, Ayşeİnsanlığın kültürel ve sosyal tarihinde küçük bir bölüm olan satrancın köken tartışmaları güncelliğini korumaya devam etmektedir. Satranç kimine göre bir entelektüel spor dalı, kimine göre evde oynanan basit bir oyun, kimine göre bir strateji oyunu, kimine göre ise zekâ geliştirici bir egzersiz türüdür. Chaturanga olarak adlandırılan ve tüm dünyaya yayılan satranç 6. yüzyılda Hindistan’da ortaya çıkan ve kendisinden en çok bahsettiren oyunlardan sadece bir tanesidir. Orta Çağ döneminde halk kadar hükümdarların da sıklıkla bu oyunu oynadığı kaynaklarda sabittir. Bu nedenle bu oyun nitelik olarak bir strateji oyunu olduğundan Orta Çağ döneminde ve daha sonrasında da hükümdarların savaşa hazırlık için yapmış oldukları bir taktik geliştirme egzersizi olarak görülmüştür. Bu makalede geniş bir coğrafya ele alınarak köklü geçmişe sahip olan satrancın Orta Çağ Türk-İslâm dünyasındaki önemi ve yayılma güzergâhı ile yeni tanıştığı Avrupa dünyasındaki rolüne değinilecektir.Öğe Batı Han ve Tang Hanedanı Dönemlerinde Heqin Politikası(2022) Şaşmaz, Aylin YılmazHeqin politikası, Çin tarihinde yabancılarla kurulan ilişkilerde Han Hanedanı ve sonrasında önemli bir yere sahip olmuş, özellikle kuzeydeki halklar ve oluşturdukları konargöçer devletler ile yapılan sulh ve dostluk anlaşmalarında kız alıp-vererek kan bağı kurma niyetine hizmet eden bir politika haline dönüşmüştür. Bu çalışmada, “Heqin??” teriminin, ilk defa “akrabalık yoluyla barış” anlamıyla ortaya çıktığı Batı Han Hanedanı ile en çok Heqin anlaşmasının yapıldığı, etkisinin en yoğun hissedildiği Tang Hanedanı dönemlerindeki kullanımı, özellikleri, kapsamı, yeri, ekonomik ve kültürel etkisi incelenmiştir. Ayrıca iki hanedanın aynı politikayı farklı çıkarlara hizmet eder biçimde kullanma ihtimali üzerinde durulmuş, bu ihtimal doğrultusunda, Batı Han Hanedanı’nın Hunlar ve Wusunlarla; Tang Hanedanı’nın Gök Türkler, Tibetliler ve Uygurlarla yaptığı anlaşmalardan bazıları sebep ve sonuçları bakımından irdelenmiştirÖğe La Place de la Traduction Automatique dans l'Enseignement de la Traduction(2021) Aslan, ErdinçLes développements rapides de la traduction automatique ces dernières années ont considérablement affecté le domaine de la traduction. Les nouvelles méthodes qui sont appliquées ont fourni des améliorations significatives dans la qualité de la traduction. D’une part cette situation a fait de la traduction automatique d’un domaine sur lequel les grandes entreprises se concentrent et réalisent des investissements importants, et par conséquent, elle a augmenté la part de marché de la traduction automatique dans le secteur, et d’autre part elle l'a rendu populaire en permettant aux gens de s'intéresser à la traduction automatique. Malgré cela, la mesure dans laquelle ces développements peuvent être reflétés dans le programme d'enseignement de la traduction est discutée par les enseignants en traduction. Cette étude se concentre sur la place de la traduction automatique dans l'enseignement de la traduction et examine comment ces systèmes peuvent être reflétés dans le programme d'enseignement de la traduction.Öğe Zaman, Mekân, Beden ve Öznelerarası Düzlemde Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Korkusu(2021) Yılmaz, HakanDuygular üzerine yapılan birçok çalışmada, araştırmacılar bazı temel duyguların var olduğu savını ortaya atmıştır. Bu temel duyguların sayısı en az dört olarak belirlenmiştir ve bunlar mutluluk, kızgınlık, üzüntü ve korkudur. Diğer tüm duygular, bu dört ana duygu üzerine kuruludur. Bu çalışmada, fenomenolojik çerçeve kullanılarak, öncelikle öznenin varoluşunun bir parçası olan zaman, mekân, beden ve öznelerarası boyutlar tartışılacak, ardından korku duygusunun bu dört düzlemde nasıl deneyimlendiği ve hissedildiği incelenecektir. Ayrıca, bu düzlemlerin, korku duygusunun oluşumunda ne tür bir role sahip olduğu ve korkunun hissedilmesi esnasında bu düzlemlerin korku duygusuna kapılan birey tarafından deneyimlenmesinde hangi değişimlere uğradığı, James Joyce’un Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi adlı romanında Stephen’ın yaşadığı iki olay üzerinden tartışılacaktır.Öğe Başka Bir Modernlik Hâli: Fikret Adil’in Eserlerinde İstanbul’un Bohem Hayatı(2021) Acar, Barıi BerhemBu çalışmada bohem hayatı, Fikret Adil’in kaleme aldığı Asmalımescit 74, İntermezzo ve Avare Gençlik başlıklı anlatılarından yola çıkılarak başka bir modernlik ihtimalini barındırması bakımından incelenmiştir. Fikret Adil’in 1930’lu yıllarda İstanbul’daki bohem hayatını anlattığı metinlerde değinilen bohemliğin sunduğu modernleşmenin, hâkim olan modernleşme hamleleriyle farklılıkları ortaya konmuştur. Hâkim modernleşmenin değerlerine karşı çıkan ve son tahlilde onun antiteziymiş gibi görünen bohemliğin de aslında ileri bir modernlik imkânını ifade ettiği, metinlerden yapılan alıntılarla ifade edilmiştir. Peyami Safa, Necip Fazıl gibi dönemin önemli edebiyatçılarıyla dost olan ve kitaplarında onlardan da bahseden Fikret Adil’in tanıklığıyla, sanat dünyasının resmî modernleşme hareketinin dışında, merkezden uzak bir hayat yaşamaları ve bunu bir savrulma olarak değil de asıl değer olarak görmelerinin koşulları tartışılmıştır. Böylece modernliğin tek tip olmadığı, farklı imkânların da değerlendirilmesi gerektiği saptanmıştır.