Yazar "Toprak, Dilek" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 30
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe A Wegener Granulomatosis Case Presented with Arthralgia(2019) Yılmaz, Demet; Toprak, Dilek; Karatemiz, Güzin; Borlu, FatihGranulomatosis with polyangitis (GPA/WG) (previously known as Wegener granulomatosis) is a multisystemsystemic necrotizing non-caeseating granulomatous vasculitis affecting small to medium sized arteries, capillaries andveins, with a predilection for the respiratory system and kidneys. The average incidence of this disease is 40-55. 90% of theWG patients have pulmonary involvement. Wegener Granulomatosis is a disease with high mortality when its diagnosisand treatment is delayed. Although WG may have symptoms such as hemoptysis and hematuria, it should be noted that itmay present with severe arthralgia and arthritis which may be in many connective tissue diseases and vasculitis. Malepatient, 52 years old. Analgesic treatment was applied when he came to the center due to arthralgia two months ago,however, there was no change in his complaints and intra-articular injection treatment was applied on left knee and bothshoulders. The symptoms did not regress and the patient lost 20 kg within the last two months. In urine analysis, 14-15erythrocyte and 10-15 leucocyte detected in every field; 1 positive detected. The patient was hospitalized in order to makefurther examination upon the determination of CRP: 61 mg/L and ESR: 82 mm/hr in the next polyclinic control after threedays. In the kidney biopsy report, “Pauci-immun glomerulonephritis” was primarily considered in the phenomenon. For thefirst three days 1 gr pulse and by the fourth day 1 mg/kg methylprednisolone and cyclophosphamide treatment was appliedÖğe Aile Hekimliği Polikliniği'ne Başvuran Hastalarda İrritabl Barsak Sendromu Sıklığı ve Bu Hastaların Sosyodemografik, Klinik ve Yaşam Tarzı Özellikleri(2018) Uzan, Muhammed Mustafa; Polat, Abdullah Ozan; Sarıkaya Uzan, Gamze; Toprak, Dilek; Karasu, Ezgi; Sarıkaya, Dilek; Mergen, HalukAmaç: İrritabl Barsak Sendromu (İBS) genel populasyonun %20’sinden fazlasını etkileyen genellikle 40yaşından sonra görülen kronik bir hastalıktır. Bu çalışma Aile Hekimliği polikliniğine başvuranhastalarda İBS sıklığı ve bu hastalarda sosyodemografik, klinik ve yaşam tarzı özelliklerini ve yemealışkanlıklarını değerlendirmek amacıyla yapılmıştır.Materyal ve Metot: Çalışmaya Aile Hekimliği Polikliniği’ne herhangi bir nedenle başvuran bireylerarasından rastgele seçilen, anketi cevaplamayı kabul eden 115 kişi dâhil edildi. Ankette sosyodemografiközellikler, beslenme ve barsak alışkanlıkları, kronik hastalıklar, eşlik edebilecek semptomlar ve RomaIII kriterleri sorgulandı. Verilerin analizinde SPSS 16.00 programında Ki?kare ve frekans kullanılarak,p<0.05 anlamlı kabul edildi.Bulgular: Çalışmaya alınan 115 kişinin yaş ortalaması 38,23±15,33 (min=14, maks=82) olup 74’ü (%64,34)kadın, 41’i (%35,66) erkekti. Roma III kriterlerine göre 115 kişinin 28’inde (%24,34) İBS olduğu saptandı.İBS pozitif hastaların en sık şikâyeti (%71,42; n=20) kabızlık, en sık başvuru nedenleri sosyal yaşamıetkileme (%21,42; n=6) ve stresti (%17,85; n=5). İBS şikâyetleri nedeniyle en sık aile hekimliği ve dâhiliyepolikliniklerine başvuruluyordu. En sık yapılan tetkikler ise “Ayakta Direkt Batın Grafisi (ADBG)” ve“gastrointestinal sistem endoskopisi” idi. Roma III kriterleri ile İBS tanısı alan hastalara en sık başağrısının eşlik ettiği ve bunun da sıklıkla gerilim tipi baş ağrısı ile uyumlu olduğu gözlendi. Roma IIIkriteri pozitif olanların kabızlık semptomu ile ilişkisi anlamlı bulunmuştur (p<0,001). Roma III kriteripozitif olanların ishal semptomu ile ilişkisi yine anlamlı bulundu (p=0,020). Roma III kriterleri arasındaen az rastlanılan semptom mukuslu gaitaydı (%14,28; n=4). İBS hastalarının sadece %7,14’sinin (n=2)tedavi için ilaç kullandığı belirlendi.Sonuç: İBS toplumumuzda yaklaşık her dört kişiden birini etkileyen ve günlük yaşam kalitesini bozanbir rahatsızlıktır. Tüm hekimlerin, özellikle de birinci basamak hekimlerinin, İBS’nin tanı kriterlerinidikkatli sorgulaması, doğru tedavi için hastalarını yönlendirmeleri ve takip etmeleri büyük önemtaşımaktadırÖğe Aile Hekimliği Uzmanlık Eğitiminde 'Eğitim Aile Sağlığı Merkezleri' Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Deneyimi(2019) Eğici, Mehmet Taşkın; Gökseven, Yağmur; Öztürk, Güzin Zeren; Esen, Elif Serap; Toprak, DilekAile hekimliği uzmanlık eğitimi Türkiye’de 1984 yılındabaşlamıştır. 2010 yılına kadar aile hekimliği uzmanlık öğrencilerinin 3 yıllık eğitim sürecinin tamamı klinik rotasyonlardan oluşmaktayken; 2010 yılından bu yana belirtilenamaçları uygulayabilmek ve yeterlilikleri kazanabilmek için,18 ay klinik rotasyon, 18 ay ise saha eğitimi olacak şekildedüzenleme yapılmıştır. Saha eğitiminin ihtiyacını karşılamak üzere Sağlık Bakanlığı tarafından 2014 yılında ‘EğitimAile Sağlığı Merkezleri’’ (E-ASM) kurulmasıyla ilgili mevzuat çıkarılmıştır. Aile hekimliği uzmanlığı saha eğitimindeönemli bir boşluğu doldurması beklenen E-ASM’lerin eğitimhizmetinin yanında diğer aile sağlığı merkezlerinin verdiğihizmetleri vermesi de beklenmektedir. E- ASM’lerin sayısıhalen yetersiz olup arttırılması için eğitim kurumlarınınfarkındalığının artırılması, malzeme temini, tadilat ve tamirat ihtiyaçlarının kolaylaştırılması gerekmektedir.Sağlık Müdürlükleri tarafından alt yapının oluşturulmasıve destek personelinin sağlanması; Aile hekimliği eğitimkurumları tarafından ise eğitici görevlendirilmesi ve eğitimgörecek uzmanlık öğrencisi planlanması alternatif olarakdüşünülmelidir. Nüfus kaydının ve hizmet planlamalarınınasistan eğitimine imkân verecek şekilde düzenlenmesi, görev yapacak eğitici, asistan ve diğer personelin ödemelerinin hak kaybına neden olmayacak şekilde yapılandırılması, sahada yapılacak araştırmalarla ilgili izin süreçlerininkolaylaştırılması gerekmektedir. Bu yazıda Sağlık BilimleriÜniversitesi Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği’ne bağlı olarak 2016 yılıAğustos ayı itibariyle iki ayrı binada hizmet vermeye başlayan iki ayrı E-ASM’nin açılması ve işletilmesiyle ilgili deneyimler paylaşılarak sürecin iyileştirilmesine katkı sunulması amaçlanmıştır.Öğe Ailesel Hipokalemik Periyodik Paralizi - Olgu Sunumu(2019) Özceylan, Gökmen; Toprak, DilekHipokalemik periyodik paralizi, periyodik kas güçsüzlüğü veya paralizi atakları ile karakterize konjenital birhastalıktır. Ataklar, günde veya yılda bir olup birkaç saat veya birkaç gün sürebilir. Atak sırasında serumdaki potasyumseviyesi düşüktür. Ama ataklar arasında serum potasyum seviyesi normaldir. Vücutta potasyum eksikliği yoktur. Bu olgusunumunda, ilk ailesel hipokalemik periyodik paralizi atağını, egzersiz sonrası geçiren ve soyağacı taramasında babası,dedesi ve amcasında benzer yakınmalar saptanan, 16 yaşında bir olgu, klinik ve laboratuvar özellikleri ile sunulmuşturÖğe An Assessment of Antibiotics-Related Knowledge Levels and Behaviors of Patients Presenting to Family Practice Centers(2019) Özceylan, Gökmen; Toprak, DilekINTRODUCTION: The aim of study is to evaluate the knowledgelevel and behaviors of the patients who applied to the family practicecenter on antibiotics.MATERIALS AND METHODS: This is a descriptive type study. In thestudy a questionnaire with 43 questions was applied face to face to 250individuals who admitted to the family practice centers evaluating thesocio-demographic characteristics and knowledge and behaviors aboutantibiotics. Data analysis was performed by using descriptive statisticalmethods (mean, standard deviation, frequency) and chi-square test inSPSS 22.0 program. p<0,05 was considered statistically significant.RESULTS: The mean age of the 250 participants was 39.23±14.86(min=15-max=82). Of participants, 62.8% (n=157) stated that theyhad an infection in the last year. Of participants, 58.8% (n= 147) usedantibiotics at least once. While 28.0% (n=70) had substitute antibioticsat home, 37.6% did not know the purpose of antibiotic use. The rateof non-prescription antibiotics use in the last one year was 10.0%(n=25). It was determined that young people used more antibioticswithout prescription (p<0.01). Men were less aware of the purposeof antibiotic use than women (p=0.001), and the low-level educatedgroup had more false information (p=0.011). The most importantsource of information on antibiotics was doctors 62.4% (n=156).Seniors were using television and the young adults were using theinternet more as source of information (p=0.08; p=0.02).CONCLUSION: It was determined that the participants did nothave sufficient knowledge level for rational antibiotic use and this wasreflected in their behaviors. The most important factor for rationalantibiotic use is physicians and there is a need for training programsthat will use appropriate communication methods according to ageand education level. Family physicians, who play an important role inraising the awareness of the society, should be more active in education.Öğe Bel Ağrısı Sıklığı ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi(2018) Esen, Elif Serap; Toprak, DilekAmaç: Bel ağrısı sık görülen bir rahatsızlık olup; prevalansı %60?80 arasında değişmektedir. Bel ağrısıbireysel olarak yaşam kalitesini etkilemesinin yanında iş gücü kaybına neden olması nedeniyle toplumuda etkilemektedir. Bu nedenle çalışmamızda; bel ağrısının görülme sıklığını ve ilişkili faktörlerindeğerlendirilmesini amaçladık.Materyal ve Metot: Bu çalışma 01/05/2016?31/07/2016 tarihleri arasında Şişli Hamidiye Etfal Eğitim veAraştırma Hastanesi Aile Hekimliği Polikliniği’nde yapıldı. Yüz yüze görüşme ile sosyodemografiközelliklerin yanı sıra bel ağrısı sıklığı ve etkileyen faktörlerin sorgulandığı, tarafımızca hazırlanan anketuygulandı. İstatistiksel analiz için SPSS 15.0 for Windows programı kullanıldı. İstatistiksel anlamlılıkseviyesi p<0,05 olarak kabul edildi.Bulgular: Çalışmaya katılanların yaş ortalaması 40,90±14,20 olup %66’sı kadın, %34’ü erkekti. Bel ağrılıhastaların yaş ortalaması 41,90±13,63 idi. Bel ağrısı nokta prevalansı %18,80(n=94), yaşam boyu prevalansise %77,40 (n=387) olarak bulundu. Kadınlarda (p=0.009), ağır yük kaldıranlarda (p=0,007); evli veboşanmış olanlarda (p=0,000), vücut kitle indeksi (VKİ) yüksek olanlarda (p=0,022) diğer gruplara görebel ağrısı yaşama sıklığı daha fazla idi. Sigara kullanım süresi ve miktarı arttıkça bel ağrısı görülmesıklığı, doktora başvuru, tetkik istenme ve tedavi alma sayısı anlamlı olarak daha fazlaydı (p<0,05).Sonuç: Çalışmamızda bel ağrısının özellikle kadın cinsiyette, evli ve boşanmış olanlarda, VKİ yüksekolanlarda ve düşük eğitim düzeyine sahip bireylerde daha sık olduğunu saptadık.Öğe Birinci Basamakta Lyme Artriti; Olgu Sunumu(Duzce Univ, 2019) Güzel, Eda Çelik; Köse, Ayca; Barut, Kenan; Toprak, Dilek; Çelikkol, AlivePrimary health care is the closest point to the patient. The person who is ill or suspicious of his / her health goes to the family physician, the family health center or the closest health institution. The correct diagnosis and treatment at Primary health care center is of great importance in terms of the cost effectiveness and public health improvement. Lyme arthritis is one of the diseases caused by Borrelio Burgdorferi, spirochete passing through the bite of the hard ticks of Ixodes. Infections may involve the skin, central nervous system, heart, eye and other organs, while in most cases joints are the main site of involvement. A very small percentage of children presenting with arthritis complaints have Lyme arthritis. In Europe, the most common form of arthritis following bacterial infection in children and adolescents is Lyme arthritis. Frequently, joint swelling is accompanied by pain. In this case report, we present a patient with Lyme arthritis who complained of pain, swelling, and inability to walk.Öğe Can Physical Complaints in High School Students be Symptoms of Internet Addiction?(2021) Özceylan, Gökmen; Toprak, Dilek; Doğan, NurhanBackground: The aim of this study is to measure the level of internet addiction among high school adolescents and to determine the relationshipbetween their time spent on the internet and the back and neck pain and eye health problems they experience.Methods: The study is a simplecross-sectional descriptive study. 8926 high school students participated in the study. Students were selected by cluster sampling method pursuantto their gender, school type, and grade distributions. Young's short internet addiction test (IAT) that was adapted to Turkish was utilized. Results:The average internet addiction score of the students was 26.88 ± 8.80. While the ratio of students with a high risk of addiction was 44.3%(n=3950), the ratio of those, who were addicted, was 15.7% (n=1400). A significant positive correlation was found between the addiction leveland the lower back, neck pain and eye disorders. (p<0.001; p<0.001; p<0.001) The smartphone possession rate of students was 96.4% (n=8606).There was a significant positive correlation between having a smartphone and the level of addiction, neck pain, and eye complaints. (p=0.005;p=0.002; p=0.003, respectively)The ratio of students, who have a computer at home, was 79.8% (n=7122). Eye complaints were found to besignificantly higher in those, who had a computer at home (p<0.001).Conclusion: Internet addiction is an important and common problem amongadolescents. Internet addiction increases, as the age of adolescents increases. Smartphones are the most important risk factor for the spread ofinternet addiction. Internet addiction leads to muscle-joint pain, and eye-related symptoms.Öğe Chilaiditi Syndrome After Colonoscopy: A Case Report and Review of the Literature(2020) Gökseven, Yağmur; Zerenöztürk, Güzin; Borlu, Fatih; Toprak, DilekChilaiditi Syndrome (CS) was first described by Demetrius Chilaiditi in 1910 as a condition characterized radiologically by thepositioning of the colon between the liver and the diaphragm. This condition of unknown cause is very rare in the general population. Although it is usually asymptomatic, it may present with acute, chronic, or recurrent forms and might be associated with symptoms such as constipa-tion, dyspnea, loss of appetite and chest pain. Diagnosis of CS is important since it might be confused with pneumoperitoneum, may cause intestinal obstruction, perforation, and ischemia, and might possibly result in intestinal perforations during colonoscopy. We report the case of a 62-year-old woman who presented with sudden dyspnea and abdominal pain after colonoscopy and was diagnosed as CS after radiolog-ical imaging.Öğe Comparison of Quality of Life of Elders Living in Nursing Homes and in Their Homes and the Relationship with Socio?Demographic Factors(2018) Gelmez Taş, Beray; Toprak, DilekObjectives: Improving the quality of life for the rapidly growing elderly population plays a key role ingood health standards. This study aims to compare the quality of life of elderly people living in theirhome and senior centers, and to determine socio?demographic factors that could affect their quality oflife.Materials and Methods: In this study, we enrolled 400 people aged ?65 years; 198 of them were elderlywho applied for any reason to Etfal Training and Research Hospital Family Medicine Policlinic, betweenFebruary?October 2014; and 202 of them were living in Nursing Homes. The survey questioned sociodemographicfeatures and the Turkish version of quality of life developed by World Health Organizationwas applied.Results: We examined 400 people [188(47%) males and 212(53%) females]. Of these, 202 (50.50%;average age=73.26?6.68 years) were living in their homes and 198(49.50%; average age: 73.19?7.27 years)in senior centers. Furthermore, the physical, psychological, social and environmental field scores ofpeople living in their homes were significantly higher than those living in senior centers (P < 0.001).Conclusion: This study reveals that the quality of life is higher in elderly who live in their homes thanthose who live in nursing homes. The older age, marital status, higher education level, increase in theincome, and not having children negatively affect the quality of life in individuals living in their homes.In elderly people living in senior centers, advanced age, female gender and having a chronic illnessnegatively affect the quality of life.Öğe Effects of controversial statements on social media regarding the oral glucose tolerance testing on pregnant women in Turkey(Amer Inst Mathematical Sciences-Aims, 2020) Özceylan, Gökmen; Toprak, DilekDiscussions of the use of the oral glucose tolerance test (OGTT) took off when a Turkish scientist claimed in the media that the OGTT is poisoning babies in 2014. The aim of present study investigates the effects of controversies in the media and on the Internet on the attitudes and behaviors of women in regards to the OGTT. The research was designed as a descriptive, cross-sectional study. The universe of the study was women aged 18-45 years in Turkey. Included in the study were 358 women of childbearing age who attended family health center outpatient clinics in January 2019. A questionnaire was administered during face-to-face interviews to those who provided consent for participation in the study. The data was analyzed using SPSS 22.0 software. Chi-square test was used to compare the between-group qualitative data. The results were evaluated based on an alpha value of 0.05. Results: Of the participating women, 18.99% (n = 88) were unaware of the OGTT. Of participant, 41.89 (n = 151) delivered Iwill take OGTT in the future. 27.09% (n = 97) delivered I will not and 11.73% (n = 42) were hesitant. Of the participants, 67.32% (n = 241) reported having been pregnant in the past. Of the participant, 62.24% (n = 150) delivered that they had OGTT in the past. The reasons given for not undergoing the OGTT in past pregnancies were 29.45% (n = 38) unaware during pregnancy, 28.68% (n = 37) delivered my family physician did not recommend it. But the ones who delivered that in the future will not take OGTT, their reasons were 56.66% (n = 34) delivered heard from media and internet sources that the test was harmful. The results of the study indicate that public trust of OGTT and taking OGTT rates are declining in Turkey. While women can obtain beneficial information from media and Internet sources, misinformation can easily shake their confidence in any scientific data.Öğe Erişkin aşılaması, uygulamadaki sorunlar ve çözüm önerileri, aile hekimlerinin erişkin aşılamasındaki rolü(2018) Toprak, Dilek; Köksal, İftihar; Sargın, Mehmet; Akan, HülyaEnfeksiyon hastalıklarından korunmada en etkili ve ucuz yöntem aşılamadır. Türkiye’de çocukluk çağı için oldukça başarıyla uygulanan Genişletilmiş Bağışıklama Programı olmasına rağmen erişkin bağışıklamasında hedeflenen oranlara ulaşılamamıştır. Erişkin bağışıklama oranları riskli gruplar için bile istenen düzeylerde değildir. Erişkin aşılamasında istenen hedefe ulaşmak için öncelikle aşı programdaki eksiklerin bilinmesi ve farkın-dalık yaratılması esastır. Bu amaçla ulusal düzeyde iyileştirme çalışmalarına ihtiyaç bulunmaktadır. Koruyucu hekimliğin ayrılmaz parçası olarak bağışıklamada, aile hekimlerine önemli görevler düşmektedir. Bu derleme erişkin aşılamaları hakkında farkındalık yaratmak, mevcut durumu gözden geçirmek ve aşılama oranlarının artırılabilmesi için yapılması gerekenleri aile hekimliği bakış açısı ile vurgulamak amacıyla yazılmıştır.Öğe Evaluation knowledge, attitude, and behaviour for breast cancer among young women living in two different habitats of Turkey(Asian Pacific Organization for Cancer Prevention, 2018) Üçüncü, Muhammed Zübeyr; Üçüncü, Merve Müge; Toprak, DilekBackground: Breast cancer is the most frequently diagnosed cancer among women in Turkey and worldwide, and is ranked as the second-leading cause of death in women after lung cancer. Early diagnosis of breast cancer is possible, and breast cancer is included in cancer-screening programs in Turkey. The aim of this study was to evaluate the knowledge, attitude, and behaviour of young women (older than 20 years of age) on breast self-examination and breast cancer screening methods, and to determine the effect of sociodemographic characteristics. Methods: A total of 489 patients were included in the study. The mean age of participants was 36.53 ± 11.22 years. 346 (70.8%) of the participants were married. The study was a cross-sectional, non-randomized study in public health. The participants in this study were women over 20 years old, who presented to Arnavutkoy State Hospital General surgery policlinic and Sisli Hamidiye Etfal Family Medicine policlinic. Results: The rate and duration of breastfeeding were higher among participants living in rural areas than those living in urban areas (p < 0.001) The awareness of breast cancer increased as the level of education increased (p < 0.001). Having a family history of a high incidence of breast cancer significantly increased the rate of breast self examination practice by 1.93 fold (p=0.016). Conclusion: Breast Cancer is a disease that can be treated 100 % with early diagnosis. Primary care physicians especially works in lower socioeconomic conditions have to tell the importance of early diagnosis of breast cancer, and properly explain breast self examination and other screening tools. © 2018 Asian Pacific Organization for Cancer Prevention.Öğe Evaluation of Hypertension-Related Mortality in Turkey (2000-2014)(Aves, 2019) Doğan, Nurhan; Toprak, Dilek; Doğan, İsmetObjective: Hypertension continues to be the leading risk factor for cardiovascular disease (CVD) and mortality worldwide. The purpose of the present study was to analyze the long-term trends of hypertension mortality in Turkey between 2000 and 2014 (for males and females). Methods: Analyses were based on hypertension mortality data obtained from the Turkish Statistical Institute death database. Age-standardized mortality rates were calculated using direct standardization for each calendar year. We estimated the age-adjusted linear trend for annual percent change and average annual percent change (AAPC) with the corresponding 95% confidence interval (CI) using the joinpoint regression analysis. Furthermore, we conducted an age-period-cohort analysis to quantify recent time trends and to evaluate the significance of cohort and period effects. Results: During the study period, a significant upward trend in the mortality of hypertension in Turkey is observed (AAPC=2.7%, 95% CI 1.9%-3.4%). The trend of hypertension mortality has increased in both males (AAPC=7.4%, 95% CI 3.0%-11.9%) and females (AAPC=8.7%, 95% CI 4.1%-13.5%). We found that the net drift rateswere 2.1% (95% CI 0.6%-3.6%) per year for males and 2.0% (95% CI 0.4%-3.7%) per year for females. According to longitudinal age curves, the mortality of hypertension increased with age in both males and females. The period and cohort effects are highly significant in both males and females. Conclusion: Hypertension is one of the leading causes of mortality causing CVD. Knowing the risk factors and preventive methods could help to reduce hypertension-related mortalities.Öğe Evaluation of Job Strain of Family Physicians in COVID-19 Pandemic Period- An Example from Turkey(Springer, 2021) Gelmez Taş, Beray; Özceylan, Gökmen; Zeren Öztürk, Güzin; Toprak, DilekThe purpose of this study was to evaluate family physicians' job strain during the Covid-19 pandemic and determine the effective factors. The study was carried out between 01 May 2020 and 01 June 2020 by applying an online questionnaire to family physicians who worked in primary care in Istanbul and could be reached by telephone application. The survey created by us included socio-demographic information and the Job Strain Scale Short Form. P value was accepted as 0.05, and SPSS 20 package program was used in statistical analysis. 448 Family Physicians participated in the study. Anxiety levels of the participants increased after the pandemic (p < 0.001). Job strain score increased significantly during the pandemic process (p < 0.001). The 'Workload' sub-dimension of the job strain score was affected by young age, not having children, thinking that the working hours increased, deterioration of sleep quality and increasing anxiety level. It was determined that there was an increase in the Control sub-dimension score of family physicians who thought that they were not provided with adequate protective equipment during the pandemic process and who did not find the use of their own personal protective equipment sufficient. 'Social support' sub-dimension mean score decreased during the pandemic period. It was determined that it significantly increased in married family physicians compared to single ones. In the pandemic process, anxiety, sleep quality deterioration and job strain increased significantly. In family physicians, after the pandemic, workload and control sub-dimension changes increased, while social support sub-dimension decreased.Öğe Geriatrik Bireylerin Periyodik Sağlık Muayenesi Hakkında Bilgi, Tutum ve Davranışları(2019) Maç, Çağdaş Emin; Öztürk, Güzin Zeren; Aksu, Saliha Buşra; Demirbaş, Burcu; Toprak, DilekAmaç: Periyodik sağlık muayenesi (PSM); bireylerin anamnez, fizik muayene, tetkik ve bağışıklamagerekliliklerinin yaşa, cinsiyete ve risk gruplarına göre belli aralıklarla değerlendirilmesidir. PSMkoruyucu hekimliğin parçasıdır ve her yaş grubunda olduğu gibi geriyatrik yaş grubunda da önemibüyüktür. Çalışmamızda geriatrik (65 yaş ve üstü) kişilerin PSM hakkında bilgi, tutum ve davranışlarınıdeğerlendirmeyi amaçladık.Materyal ve Metot: Bu çalışma Haziran? Ağustos 2017 tarihleri arasında 65 yaş ve üstü olup çalışmayakatılmayı kabul eden ve herhangi bir nedenle Sağlık Bilimleri Üniversitesi Şişli Hamidiye Etfal Eğitim veAraştırma Hastanesi Aile Hekimliği Polikliniği’ne başvuran 201 kişiyle yapılmıştır. Sosyodemografikverilerin yanı sıra 65 yaş PSM kapsamında hastalara sorgulanması gereken bulgular; yapılması gerekenmuayene, aşı, tahlil, tetkik ve verilmesi gereken proflaksilerle ilgili; tarafımızca hazırlanan bilgi formuyüz yüze sorgulama yöntemi ile uygulandı. P değeri 0,05 kabul edildi.Bulgular: Çalışmaya 201 kişi katılmıştı ve %52,2’si kadındı. Katılımcıların %90’ında kronik bir hastalıkbulunuyordu ve %96’sı son bir yıl içinde bir sağlık kuruluşuna başvurmuştu. %93,5’i son bir yıldatansiyon ölçümü yapılmış ve en çok (%56,2) evde otomatik cihazla ölçülmüştü. Kan tahlillerini düzenliyaptıran katılımcı oranı %85’ti. Katılımcılardan sadece %42,3’ünün tahlilleri aynı hekim tarafından takipedilmekteydi. Katılımcıların %57,2’si aspirin; %74,6’sı kalsiyum?D vitamini profilaksisi kullanmıyordu.Erkeklerde Kalsiyum?D vitamini kullanımı anlamlı olarak düşüktü. Katılımcılardan %69,2’si grip aşısını;%92’si Pnömokok aşısını yaptırmamıştı. Aşı yaptırmayanların %55,7’si bilgilendirilmediğini belirtmişti.Doktorların bilgilendirdiği 57 (%28,3) kişinin çoğu (n=41; %71,9) grip aşısını yaptırmıştı. Katılımcıların%78,1’i kanser taramaları konusunda bilgilendirilmediklerini belirtmişlerdir. Sonuç: Çalışmamızda geriatrik bireylerin tahlil yaptırma oranlarının yüksek ancak aynı hekimtarafından takip edilme oranlarının düşük olduğunu ve PSM uygulamalarını yeteri kadaryaptırmadıklarını saptadık. Özellikle aşılama ve kanser taramalarında bireylerin en sık yaptırmamanedeni bilgilendirilmeme idi. Bilgi ve farkındalık arttırmaya yönelik çalışılmalar yapılması ve bireyleredüzenli takibin öneminin anlatılmasıyla PSM’ye katılım oranlarının artacağını düşünmekteyiz.Öğe Immunization rates of pneumococcal, influenza and tetanus vaccines and knowledge and attitudes of adult patients who receive inpatient treatment at hospital: Point prevalence study(Taylor & Francis Inc, 2018) Hamidi, Aziz Ahmad; Taş, Beray Gelmez; Gündüz, Alper; Çelebi, Safiye Nur; Esen, Elif Serap; Toprak, Dilek; Dokmetas, İlyasThe safety of vaccines, access to health care, the level of community's knowledge and the attention of physicians play a critical role in the rate of adult vaccination. This study aims to determine the immunization rate of pneumococcal, influenza and tetanus vaccines among the patients and their knowledge and attitudes in the hospital. The study is a cross-sectional point prevalence survey. The patients who agreed to participate in the study were interviewed using a questionnaire. Patients' gender, occupation, educational status, income level and risk factors (immunosuppressed and over 65 years old) were compared with the knowledge and attitudes about vaccinations. Of the 251 participants, 51.4% were female and 48.6% were male. The self-reported vaccination rate was 3.5% for pneumococcal, 8.6% for influenza and 26.6% for tetanus. Most of the patients have knowledge about influenza vaccination (90.3%). Patients with the high education level have significantly higher knowlege about tetanus vaccination and higher rate of tetanus vaccine compared to those with low education level (p = 0.04; p = 0.006). It was found that those with higher income levels had the more pneumococcal vaccination, more knowledge on tetanus vaccination, and more attitude that tetanus vaccine is necessary compared to those with lower income level (p < 0.05). Patients without risk factors have a higher rate of tetanus vaccination compared to those with risk factors (p < 0.001). It was inferred that the high level of education and income have a positive effect on the patients vaccination rates and their knowledge and attitude.Öğe Influence of birth cohort, age and period on suicide mortality rate in Turkey, 1983-2013(Czech National Institute of Public Health, 2019) Doğan, N.; Toprak, Dilek; Doğan, İ.Objective: This study is designed to evaluate the potential effects of age, period and cohort (APC) on trends in suicide between 1983 and 2013 in Turkey. Methods: Mortality data were obtained from the Turkish Statistical Institute. The data were grouped into seven age groups, four periods and ten birth cohorts. A nonlinear regression model was estimated for both sexes. The effects of age, period and cohort were parameterized using natural spline smoothing functions. Results: There were 61,795 deaths recorded as suicides during the investigated time period, where 64.5% occurred in males (n = 39,862) and 35.5% in females (n = 21,933). There is an upward trend in mortality by age until the end of the study period for males and females. Age effect is decreased until the forties, kept decreasing during the middle ages, and sharply increased after the sixties. The death rates for females declined from 1999 until the end of the study period. For males, the death rates increased until the end of the study period. Conclusion: If the current trends continue, it can be expected that these effects will continue to reduce female mortality and increase male mortality. Future studies on suicide, strongly focused on specific factors attributed to period effects, are needed in Turkey. © National Institute of Public Health, Prague 2019.Öğe Non-st elevation acute coronary syndrome with atypical symptoms(Kare Publishing, 2019) Zeren Öztürk, Güzin; Esen, Elif Serap; Toprak, DilekThe main cause of death and poor prognosis after acute coronary syndrome (ACS) is the prevalence of longterm myocardial ischemia and necrosis. Early diagnosis and treatment of these patients can reduce morbidity and mortality from the most important factors of survival and rapid treatment. The most important barrier is delayed diagnosis of atypical symptoms. In this article, we present a phenomenon that is overlooked by atypical symptoms of non-ST-ACS. © 2021 Kare Publishing. All rights reserved.Öğe Palyatif Bakım Merkezlerinde Tedavi Gören Hastalara Bakım Veren Bireylerin Bakım Yükleri ve Tükenmişlik Durumları(2019) Eğici, Memet; Can, Meral; Toprak, Dilek; Öztürk, Güzin; Esen, Elif Serap; Özen, Burcu; Sürekci, NurcanAmaç: Bu çalışmada, halen evde bakım hizmetinden yararlanmakta iken,çeşitli nedenlerle palyatif bakım merkezlerinde yatan hastalara bakım verenbireylerin bakım yükleri ve tükenmişlik durumlarının değerlendirilmesi;hastalar yanında bakım verenlerin gereksinimlerini karşılamaya yöneliktıbbi-sosyal hizmet planlamalarına katkı sunulması amaçlanmıştır.Yöntem: Bu çalışma kamu hastaneleri palyatif bakım merkezlerinde tedavigören 129 hastaya bakım verenlerde yapıldı. Çalışma kesitsel ve tanımlayıcıniteliktedir. Sosyodemografik bilgi formu, Zarith Bakım Verme Yükü Ölçeğive Maslach Tükenmişlik Ölçeği formu yüz yüze görüşme yöntemiyle doldurularak veriler elde edildi.Bulgular: Çalışmaya katılanların 92’si (%71,3) kadındı, çoğunluğu (%54,3)41-64 yaş grubundaydı ve en yüksek oranda (%42,6) hastaların çocuklarıbakım vermekteydi. Bakım verenlerin ortalama puanları sırasıyla, ZarithBakım Verme Yükü Ölçeği’nden 37,71±15,44; Maslach Tükenmişlik Ölçeğialt grupları olan Duygusal Tükenmişlikten 12,16±8,20, Duyarsızlaşmadan4,19±4,25 ve Kişisel Başarıdan 19,68±5,43 puan olduğu belirlendi. Bakımverenlerin bakım yüklerinin artması ile Maslach Tükenmişlik Ölçeği altgrupları Duygusal Tükenme (R=0,611; p=0,000) ve Duyarsızlaşma(R=0,476; p=0,000) arasında pozitif yönde, Kişisel Başarı (R=-0,232;p=0,008) arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulundu. Bakım vereninyükü arttıkça tükenmişlik düzeyi artmaktaydı. Yaş, cinsiyet, medeni durum,eğitim durumu, bakım hizmeti karşılığında ücret alma durumu, başka birbakıcı ile çalışılması ve baktığı hastanın tanısı ile Zarith Bakım Verme YüküÖlçeği ve Maslach Tükenmişlik Ölçeği arasında anlamlı bir fark bulunmadı(p>0,05).Sonuç: Bakım verenlerin yükleri arttıkça tükenmişlikleri de artmaktadır.Bakım süresinin uzunluğu ve kronik hastalık varlığı tükenmişliği artırmaktadır. Sağlık çalışanları tarafından bakım verenlerin durumunun değerlendirilmesi, psikososyal olarak destek verilmesi, bakım yükünün ve tükenmişlik duygusunun azaltılması ve aynı zamanda bakım hizmetinin kalitesi açısından uygun olacaktır.