Yazar "Kaya, Hasan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bahtî’nin Pervâne Bey Mecmuası’nda Yer Alan Şiirleri Üzerine Bir Değerlendirme(2022) Kaya, HasanKlasik Türk edebiyatında nazire geleneği içinde yazılmış şiirleri bir araya getiren eserlere mecmuatü’n-nezâir ya da mecmua-i nezâir denmiştir. Pervâne Bey Nazire Mecmuası, Anadolu sahasında Ömer bin Mezid’in Mecmuatü’n- nezâir, Eğridirli Hacı Kemâl’in Câmiü’n-nezâir ve Edirneli Nazmî’nin Mecmau’n-nezâir adlı nazire mecmualarından sonra yazılmıştır. Eser, bilinen en hacimli nazire mecmuası olarak dikkat çeker. Bu mecmua, 1561 yılında Kanûnî Sultan Süleyman’ın bendelerinden Pervâne bin Abdullah tarafından tertip edilmiştir. Eser, Topkapı Sarayı Kütüphanesi Bağdat Köşkü Kitaplığı 406 numarada kayıtlıdır. Mecmua’da yer alan ferağ kaydında eldeki yegâne nüshanın Muhammed bin Ramazân adlı bir müstensih tarafından yazıldığı görülmektedir. Mecmua’da 1603-1617 yılları arasında padişahlık yapan ve şiirlerinde genellikle Bahtî mahlasını kullandığını bildiğimiz Sultan I. Ahmed’in 72 şiiri de yer almaktadır. Pervâne Bey Mecmuası üzerine pek çok bilimsel çalışma yapılmış olmasına karşın H. 968 / M. 1561 yılında tamamlandığı bilinen bir mecmuada Bahtî’nin şiirlerinin nasıl yer alabildiği tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu makalede Sultan I. Ahmed (Bahtî)’in Pervâne Bey Mecmuası’nda yer alan şiirleri değerlendirilmiş ve Divan’dakilerle karşılaştırılmıştır. Ayrıca Sultan I. Ahmed’in Mecmua’da yer alan şiirlerinde görülen başlık ve yazı özellikleri incelenmiştir. Sultan I. Ahmed’in şiirlerinde görülen yazı özellikleri Mecmua’dan görsellerle anlatılmıştır. Bu incelemenin sonunda da Sultan I. Ahmed (Bahtî)’in şiirlerinin bu Mecmua’da yer alışına açıklık getirilmeye çalışılmıştır.Öğe Kâtib Davud'un İstanbul ve Vize Şehrengizi(2015) Kaya, HasanŞehrengizler yerleşim yerlerini konu edinen eserlerdir. Türk edebiyatında 16. yüzyıldan itibaren yazılmaya başlanan bu eserlerde bir şehrin güzelliklerinden ve şehirdeki güzellerden söz edilir. Yazıldıkları dönemin kültürel hayatına dair önemli bilgiler içeren bu eserler, çoğunlukla mesnevi nazım şekliyle yazılmıştır. İçinde farklı nazım şekilleriyle yazılan şiirlere de yer verilen şehrengizlerin dili pek çok türe göre sade sayılır. İstanbul, Vize ve Çorlu'nun söz konusu edildiği, İstanbul ve Vize Şehrengizi adıyla tanınan eserin müellifi, Çorlulu ya da Ergene köprüsü yakınında bir kasabadan olduğu kabul edilen Katip Davud'dur. Rûmî mahlasını da kullandığı bilinen şairin mesleği katipliktir ve bu eserinde Kâtib mahlasını kullanmıştır. Eser, Yavuz Sultan Selim döneminde H. 919 (M. 1513) yılında telif ve istinsah edilmiştir. Şehrengiz'de Yavuz Sultan Selim'e yazılan bir de kaside yer almaktadır. Mesnevi nazım şekliyle yazılan eserin içinde bir kaside ve otuz beş de gazel olmak üzere otuz altı manzume yer almaktadır. Aruz vezniyle yazılan eserde, içindeki farklı nazım şekillerinde kullanılan kalıplarla birlikte sekiz aruz kalıbının kullanıldığı görülür. Tek nüshası Nuruosmaniye Kütüphanesi 4086/2 numarada kayıtlı eserin ne kadarlık bir bölüm olduğu belli olmamakla birlikte baş tarafı eksiktir. Eldeki eksik nüshaya göre eser 682 beyittir. Bu beyit sayısı bile bilenen şehrengizlere göre oldukça hacimli bir şehrengiz olduğunu göstermektedir. Sergüzeştnâme biçiminde kaleme alınan eserin baş kişisi şairin kendisidir. Önce İstanbul'u ve İstanbul'un güzelliklerini anlatan şair, oradan Ergene ırmağı civarına, ardından Vize'ye, Çorlu'ya ve oradan da İstanbul'a geçmiş; gezdiği yerlerdeki güzellikleri ve güzelleri eserinde anlatmıştır. İstanbul'da Galata, Eyüp, Vefa semtleri ile Ayasofya, Yeni Cami, üzerinde en çok durulan yerlerdir. Bu makalede şehrengiz türü ve Kâtib Davud'un hayatı ile ilgili bilgiler verilmiş, eserin şekil ve muhteva hususiyetleri üzerinde durulmuş ve son bölümde de eserin bilinen tek nüshasına dayanılarak metni ortaya konmuşturÖğe Kerîmî'nin Manzum Sözlüğü(2017) Kaya, Hasan11. yüzyılda Arap edebiyatında başlayan manzum lugat yazma geleneğinin Türk edebiyatında örnekleri 15. yüzyıl başlarından itibaren görülmeye başlamıştır. Aruz vezniyle yazılan manzum sözlükler, kısa sürede yaygınlaşmış ve Farsça-Türkçe, Arapça-Türkçe gibi iki dilli manzum sözlüklerin yanında Farsça-Arapça-Türkçe gibi üç dilli manzum sözlükler de yazılmıştır. Farsça ve Arapçanın dışında sayıları az da olsa Boşnakça-Türkçe, Rumca-Türkçe, Ermenice-Türkçe, Fransızca-Türkçe sözlüklerin de yazıldığı görülmüştür. Kerîmî'nin makaleye konu olan sözlüğü Farsça-ArapçaTürkçe üç dilli manzum sözlüklerdendir. Müellifi ile ilgili herhangi bir bilgi yoktur. Sözlüğün kaynaklarda iki nüshası yer almaktadır. Bu çalışmada, sekiz nüshası tespit edilen sözlüğün bu nüshalara göre tenkitli metni hazırlanmıştır. İstinsah tarihi belli nüshaların en eskisi 1570 tarihlidir. Makalenin başında manzum sözlük geleneği ile ilgili kısa bilgiler verilmiş ve Kerîmî'nin sözlüğü şekil ve muhteva bakımından incelenmiştir. Tamamı 131 beyit olan sözlükte 243 Farsça, 28 Arapça kelimenin karşılıklarının verildiği görülmektedir. Pek çok sözlükte yer alan giriş bölümü Kerîmî'nin sözlüğünün tespit edilebilen nüshalarında yoktur. Eser, kıt'a adı verilen 16 bölümden oluşur. Bölümlerin beyit sayısı 2 ila 13 arasında değişir. Eserde 4 farklı aruz kalıbı kullanılmıştır.Öğe KLASİK TÜRK ŞİİRİNDE KÂĞIT UÇURMAK DEYİMİ VE BU DEYİMİN ANLAM ÇERÇEVESİ *(2022) Kaya, HasanTürkçe, deyimler bakımından zengin bir dildir. Türkçenin deyim zenginliği klasik Türk edebiyatı ürünlerinde de yoğun bir biçimde kendini hissettirir. Klasik Türk edebiyatı edipleri eserlerinde deyimlerden sık sık faydalanmıştır. Bu deyimlerin bazıları kullanımdan düşmüşken bazıları bugünkü Türkçede de kullanılmaktadır. Bu edebî gelenekte deyim sözlüklerinde yer almayan, unutulan ya da bazı anlamları bugün bilinmeyen pek çok deyim veya kalıp yapı vardır. Bu anlamda klasik Türk edebiyatı metinlerindeki deyim varlığı ile ilgili son yıllarda pek çok çalışmanın yapıldığı görülmektedir. Bu makalede deyim sözlüklerinde yer almayan ve klasik Türk şiirinde geniş bir kullanım alanı bulunan “kâğıt uçurmak” deyiminin anlam çerçevesi üzerinde durulmuştur. Bu deyimin gerçek hayatla bağlantısı, hangi âdet ve uygulamalardan hareketle deyimleştiği örneklerle ortaya konmuştur. Özellikle deyimin ramazan ayı bağlamındaki kullanımlarına dikkat çekilmiştir. “Kâğıt uçurmak” deyiminin gerçek anlamının güvercinle ve okla mektup göndermek âdetlerinden doğduğu; deyimin “haber uçurmak” deyimi ile bağlantısı örneklerle açıklanmıştır. Ayrıca şairlerin “uçurmak” fiilini rüzgâra yükleyerek kinayeli söyleyişe yöneldiği misallere değinilmiştir. Yazıda böylece deyimin bilinen anlamlarının yanında herhangi bir kaynakta yer verilmeyen anlamları üzerine değerlendirmeler yapılmıştır. Bu çalışmayla hem Türkçenin hem de klasik Türk edebiyatının deyim varlığı ve zenginliği ortaya konmuş, bir yandan da klasik Türk edebiyatının sosyal hayatla ne kadar kuvvetli bir bağ kurduğu dikkatlere sunulmuştur.Öğe Ömer Hâfız-I Yenişehr-İ Fenârî'nin Mi'râciyesi(2014) Kaya, HasanEski Türk edebiyatında İslâmî konular geniş yer tutar. Bu konuların başında da Hz. Muhammed gelir. Hz. Muhammed'in hayatı, hadisleri, hâl ve tutumları, bedensel özelliklerinin yanında ona duyulan sevgi de eski Türk edebiyatında eserlere konu olmuştur. Divan ve mesnevilerin başında Allah'ın birliğinden söz eden tevhidlerden hemen sonra Hz. Muhammed'i öven naatlar yer alır. Hz. Muhammed'in hayatının her safhası gibi mi'râcı da kimi zaman müstakil kimi zaman da eserlerde bir bölüm hâlinde ele alınmıştır. Mi'râciye veya mi'râcnâme adı verilen bu eserler mensur olarak da kaleme alınmakla birlikte genellikle manzum olarak yazılır. Hz. Muhammed'in Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya gidişine "isrâ", oradan Allah katına çıkışına "mi'râc" denilmesine karşın çoğu zaman eski Türk edebiyatında mi'râcla her ikisi kastedilmiştir. Mi'râc, diğer Müslüman milletlerin edebiyatlarında da ele alınmış ancak en güzel mi'râciye örnekleri Türk edebiyatında yazılmış, yazılan bu mi'râciyeler bestelenmiş ve Recep ayının 27. gecesi ile bazı dinî günlerde okunmuştur. Makaleye konu olan Mi'râciye, kaynaklarda hakkında çok fazla bilgi bulunmayan Hâfızı Yenişehr-i Fenârî olarak anılan Hâfız Ömer tarafından 1791'de yazılmış bir eserdir. Mi'râciye'nin tespit edilebilen dört nüshası vardır. Pek çok mi'râciye gibi sade sayılabilecek bir dille samimî bir üslupla kaleme alınan eser 319 beyittir. Aruz vezniyle ve mesnevi nazım şekliyle yazılmıştır. Eserde Hz. Muhammed'in Allah'ın katına çıkıp Allah'la konuşması pek çok mi'râciyede olduğundan daha geniş bir şekilde ele alınmıştır. Bu makalede Hz. Muhammed'in mi'râc mucizesi hakkında genel bilgiler verilmiş, mi'râciye türü ve bu türe örnek çalışmalara değinilmiş, Hâfız Ömer'in Mi'râciye'sinde görülen hususiyetler belirtilmiş, Mi'râciye'nin özeti verilerek nüsha karşılaştırmasıyla metni ortaya konmuştur.Öğe Öğe Ötektiküstü yüksek kromlu beyaz dökme demirlerde Ce ve B elementlerinin mikroyapı üzerindeki etkileri(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2022) Kaya, Hasan; Dalmış, İbrahim Savaş; Yılmaz, Serdar OsmanBu çalışmada, yüksek kromlu beyaz dökme demire uygulanan ısıl işlemler ile aşınma dirençleri ve mikro yapıları incelenmiştir. Ötektiküstü yüksek kromlu beyaz dökme demirin Ce ve B elementleriyle alaşımlandırılarak ısı ve zaman kontrollü fırında 900 ve 950 oC sıcaklıklarda 1 ve 2 saat bekleme sürelerinde ısıl işleme tabi tutulup 3, 6, 9 ve 12 saatlik difüzyon bekleme sürelerinde 550, 600, 650 ve 700 oC difüzyon sıcaklıklarında bekletilmiştir. Son olarak su ve havada soğutma işlemi uygulanmıştır. Numunelerin sertlik ölçüm cihazlarında Rockwell ve Mikrovickers cinsinden sertlikleri ölçülmüştür. Abrasif aşınma için kurulan bir aşınma deney düzeneği sayesinde aşınma değerleri ölçülmüştür. Numunelerin iç yapısı optik mikroskop vasıtasıyla görüntülenmiştir. Bu çalışma sonucunda 950°C'de 2 saat östenitleşme sıcaklığında bekletilen ve suda soğutma işlemine tabi tutulan, 65.2 HRC sertliğe ve 0,1015 g aşınma miktarı değişimine sahip olan Ce.4 numunesi en sert, 950°C'de 2 saat östenitleşme sıcaklığında bekletilen ve suda soğutma işlemine tabi tutulan, 61,7 HRC sertliğe ve 0,0646 g aşınma miktarı değişimine sahip olan B.4 numunesi abrasif aşınma direnci en yüksek ve 950°C'de 1 saat östenitleşme sıcaklığında bekletilen, 650°C'de 12 saat tuzlu ortamda difüzyon işleminde bekletilen ve havada soğuma işlemine tabi tutulan, 47,03 HRC sertliğe ve 0,1287 g aşınma miktarı değişimine sahip olan Ce.16 numunesi en yumuşak olduğu tespit edilmiştir.Öğe Oyunun Sakalı Bitmek Deyimi ve Anlamları(2022) Kaya, HasanDeyimler ve kalıp yapılar konusunda Türkçenin zengin bir dil olduğu genel kabul görmüştür. Türkçenin bu deyim zenginliği geçmişten günümüze her edebî gelenekte karşılık bulmuştur. Bu geleneklerin en önemlilerinden biri de kuşkusuz klasik Türk edebiyatıdır. Klasik Türk edebiyatı şairleri şiirlerini mecaz, kinaye, tevriye, iham gibi pek çok sanata kapı aralayan deyimlerle yoğurmuş, bununla anlatımlarını daha etkili kılmışlardır. Klasik Türk edebiyatı geleneğinde bir dönemler kullanılan ve bugün kullanımdan düşmüş pek çok deyime tesadüf edilebilmektedir. Ayrıca bugün bildiğimiz ancak geçmişte bugünkünden farklı anlam özellikleri gösteren deyimlere de bu gelenekte tesadüf edilmektedir. Yine bazı deyimlerimizin bugün bilinmeyen maddi kültür unsurları ile ilgili kökenleri de bulunmaktadır. Bu yazıda bugün kullanılmayan ve anlamı konusunda genellikle eksiklikler görülen “oyunun sakalı bitmek” deyiminin anlam özellikleri üzerinde durulmuştur. Deyimin “sakalı bitmek” şekline dair örnekler de verilmiş, bunun yanında özellikle deyimin çıkış noktası, gerçek hayatla bağlantısına dair çıkarımlar yapılmıştır. Deyimin klasik Türk edebiyatı metinlerinin yanında masallarda da yer bulduğuna dikkat çekilmiştir.Öğe Pir Sultan Abdal'ın Bir Mecmuada Yer Alan Şiirleri Iıı(2016) Kaya, Hasan; Çetin, NecatAlevî-Bektaşî edebiyatının yedi büyük şairinden biri olan Pir Sultan Abdal, bunlar arasında bugüne değin hakkında en çok araştırma yapılan şairdir. Alevî-Bektaşî edebiyatının da en lirik şairidir. XVI. yüzyıl başlarında Sivas'ın Yıldızeli ilçesinin Banaz köyünde doğan Pir Sultan Abdal'ın asıl adı Haydar'dır. Hayatı menkabevî bir nitelik kazanmıştır. Özellikle Anadolu'da Pir Sultan Abdal geleneği oluşmuş ve sayıları 10'a yaklaşan şairin Pir Sultan mahlasını kullandığı tespit edilmiştir. Bu çalışmada bir mecmuada yer alan Pir Sultan Abdal şiirlerine yer verilmiştir. Rika ile yazılmış yazma hâlindeki bu mecmuada Şah Hatâyî ve Kul Himmet'e ait pek çok şiir de yer almaktadır. Mecmuadaki Kul Himmet'e ait şiirler daha önce tarafımızdan yayımlanmıştır. Mecmuanın bazı sayfaları eksiktir. Mecmuada Pir Sultan Abdal'a ait toplam 69 şiir yer almaktadır. Makale boyutlarını oldukça aşacağı için bu çalışmada bunlardan son 23'üne yer verilmiştir. Tespit edilebildiği kadarıyla bu 23 şiirden 17 tanesi daha önceki çalışmalarda yayımlanmış, 6 tanesi ise bugüne değin yayımlanmamıştır. Yayımlanan şiirlerin bu çalışmaya alınmasında daha önce yayımlanan şiirlerle bu mecmuadaki şekilleri ve dörtlük sayıları arasında farklılıkların olması, farklı ifade ve söyleyiş özelliklerinin görülmesi ile karşılaştırmalı çalışmalara kaynak sağlanması etkili olmuştur. Bu bakımından 23 şiir de bu çalışmaya alınmıştır. Şiirlerin 20'si beş dörtlük, 1 tanesi ise 4 dörtlük, 1 tanesi 6, 1 tanesi de 12 dörtlüktür. 20 şiirde de 11'li hece ölçüsünün, 3 şiirde ise 8'li hece ölçüsünün kullanıldığı görülmektedir. Hece ölçüsündeki kimi aksaklıklar da metin tamir edilerek giderilmeye çalışılmıştırÖğe PİR SULTAN ABDAL’IN BİR MECMUADA YER ALAN ŞİİRLERİ I(Namık Kemal Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, 2016) Kaya, Hasan; Çetin, NecatAlevi-Bektaşi edebiyatının yedi büyük şairinden biri olan Pir Sultan Abdal, bunlar arasında bugüne değin hakkında en çok araştırma yapılan şairdir. Alevi-Bektaşi edebiyatının da en lirik şairidir. 16. yüzyıl başlarında Sivas’ın Yıldızeli ilçesinin Banaz köyünde doğan Pir Sultan Abdal’ın asıl adı Haydar’dır. Hayatı menkıbevi bir nitelik kazanmıştır. Özellikle Anadolu’da Pir Sultan Abdal geleneği oluşmuş ve sayıları 10’a yaklaşan şairin Pir Sultan mahlasını kullandığı tespit edilmiştir. Bu çalışmada bir mecmuada yer alan Pir Sultan Abdal şiirlerine yer verilmiştir. Rika ile yazılmış yazma hâlindeki bu mecmuada Şah Hatayî ve Kul Himmet’e ait pek çok şiir de yer almaktadır. Mecmuadaki Kul Himmet’e ait şiirler daha önce tarafımızdan yayımlanmıştır. Mecmuanın bazı sayfaları eksiktir. Mecmuada Pir Sultan Abdal’a ait toplam 69 şiir yer almaktadır. Makale boyutlarını oldukça aşacağı için bu çalışmada bunlardan ilk 23’üne yer verilmiştir. Tespit edilebildiği kadarıyla bu 23 şiirden 14 tanesi daha önceki çalışmalarda yayımlanmış, 9 tanesi ise bugüne değin yayımlanmamıştır. Yayımlanan şiirlerin bu çalışmaya alınmasında daha önce yayımlanan şiirlerle bu mecmuadaki şekilleri ve dörtlük sayıları arasında farklılıkların olması, farklı ifade ve söyleyiş özelliklerinin görülmesi ile karşılaştırmalı çalışmalara kaynak sağlanması etkili olmuştur. Bu bakımından 23 şiir de bu çalışmaya alınmıştır. Şiirlerin 22’si beş dörtlük, 1 tanesi ise 8 dörtlüktür. 23 şiirde de 11’li hece ölçüsünün kullanıldığı görülmektedir. Hece ölçüsündeki kimi aksaklıklar da metin tamir edilerek giderilmeye çalışılmıştır.