Yazar "Esen, Elif Serap" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 18 yaş ve üzeri kadınlarda meme kanseri risk düzeyinin belirlenmesi(2020) Esen, Elif Serap; Gelmez Taş, Beray; Öztürk, Güzin Zeren; Evcik, Dilek ToprakAmaç: Kanser dünyadaki ölüm sebepleri arasında önemli yere sahiptir. Dünyada ve ülkemizde de kadınlarda meme kanseri en sık görülen kanserdir. Bu nedenle çalışmamızda 18 yaş üstü kadınların meme kanseri risk faktörlerini belirleyip sosyodemo-grafik verilerle ilişkisini ve tanı araçları hakkındaki bilgi düzey-lerini değerlendirmeyi amaçladık.Yöntem: Bu çalışma 01.10.2018 – 31.12.2018 tarihlerinde Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Polikliniği’nde gerçekleştirildi. Yüz yüze görüşme ile hastalara tarafımızdan hazırlanan sosyodemografik faktörlerin yanı sıra, meme kanseri tanı araçları hakkında bilgilerinin sorgulandığı anket ve Meme Kanseri Risk Değerlendirme Formu uygulandı. İstatistiksel analizde SPSS 15.0 for Windows programı kullanıldı, anlamlılık seviyesi p<0,05 olarak kabul edildi.Bulgular: Çalışmaya katılan 300 gönüllünün yaş ortalaması 40,3±15,3(18-85) olarak saptandı. Katılımcıların meme kan-seri risk puan ortalamaları 146,5±63,9(50-580) olarak belirlen-di. Meme kanseri için, kadınların %91,3’ünün (n=274) düşük, %8,7’sinin (n=26) yüksek riske sahip olduğu bulundu. Meme kanseri risk grupları ile katılımcıların sosoyodemografik özel-likleri ve klinik durumları arasındaki ilişkiye bakıldığında; BKİ, medeni durum, menstürasyon başlama yaşı, ailede meme kanseri öyküsü ve kendinde kanser öyküsü olması arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptandı (sırasıyla p=0,014; p=0,007; p=0,01; p<0,001, p<0,001). Boşanmışlarda risk yüksekti. Ayrıca yaş art-tıkça ve ilk menstrüasyon yaşı azaldıkça risk puanı artmaktaydı. Meme kanseri tanı yöntemlerini bilme oranı 18-29 yaş grubunda düşük, 41-50 yaş grubunda yüksekti (p=0,009). Eğitim durumu lise ve üzerinde olanların, lise altı eğitim düzeyine sahip olanlara göre; ailesinde meme kanseri öyküsü olanlar olmayanlara göre ve doktor tarafından meme muayenesi yaptıranların yaptırma-yanlara göre meme kanseri tanı yöntemlerini bilme oranları anlam-lı olarak daha yüksekti (sırasıyla; p=0,03; p=0,012; p<0,001).Sonuç: Çalışma grubumuzda yaş, menstrüasyon başlama yaşı, ailede meme kanseri öyküsü ve kendinde kanser öyküsü olması meme kanseri riskini arttıran önemli faktörler olarak belirlendi.Öğe Aile Hekimliği Uzmanlık Eğitiminde 'Eğitim Aile Sağlığı Merkezleri' Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Deneyimi(2019) Eğici, Mehmet Taşkın; Gökseven, Yağmur; Öztürk, Güzin Zeren; Esen, Elif Serap; Toprak, DilekAile hekimliği uzmanlık eğitimi Türkiye’de 1984 yılındabaşlamıştır. 2010 yılına kadar aile hekimliği uzmanlık öğrencilerinin 3 yıllık eğitim sürecinin tamamı klinik rotasyonlardan oluşmaktayken; 2010 yılından bu yana belirtilenamaçları uygulayabilmek ve yeterlilikleri kazanabilmek için,18 ay klinik rotasyon, 18 ay ise saha eğitimi olacak şekildedüzenleme yapılmıştır. Saha eğitiminin ihtiyacını karşılamak üzere Sağlık Bakanlığı tarafından 2014 yılında ‘EğitimAile Sağlığı Merkezleri’’ (E-ASM) kurulmasıyla ilgili mevzuat çıkarılmıştır. Aile hekimliği uzmanlığı saha eğitimindeönemli bir boşluğu doldurması beklenen E-ASM’lerin eğitimhizmetinin yanında diğer aile sağlığı merkezlerinin verdiğihizmetleri vermesi de beklenmektedir. E- ASM’lerin sayısıhalen yetersiz olup arttırılması için eğitim kurumlarınınfarkındalığının artırılması, malzeme temini, tadilat ve tamirat ihtiyaçlarının kolaylaştırılması gerekmektedir.Sağlık Müdürlükleri tarafından alt yapının oluşturulmasıve destek personelinin sağlanması; Aile hekimliği eğitimkurumları tarafından ise eğitici görevlendirilmesi ve eğitimgörecek uzmanlık öğrencisi planlanması alternatif olarakdüşünülmelidir. Nüfus kaydının ve hizmet planlamalarınınasistan eğitimine imkân verecek şekilde düzenlenmesi, görev yapacak eğitici, asistan ve diğer personelin ödemelerinin hak kaybına neden olmayacak şekilde yapılandırılması, sahada yapılacak araştırmalarla ilgili izin süreçlerininkolaylaştırılması gerekmektedir. Bu yazıda Sağlık BilimleriÜniversitesi Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği’ne bağlı olarak 2016 yılıAğustos ayı itibariyle iki ayrı binada hizmet vermeye başlayan iki ayrı E-ASM’nin açılması ve işletilmesiyle ilgili deneyimler paylaşılarak sürecin iyileştirilmesine katkı sunulması amaçlanmıştır.Öğe Bel Ağrısı Sıklığı ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi(2018) Esen, Elif Serap; Toprak, DilekAmaç: Bel ağrısı sık görülen bir rahatsızlık olup; prevalansı %60?80 arasında değişmektedir. Bel ağrısıbireysel olarak yaşam kalitesini etkilemesinin yanında iş gücü kaybına neden olması nedeniyle toplumuda etkilemektedir. Bu nedenle çalışmamızda; bel ağrısının görülme sıklığını ve ilişkili faktörlerindeğerlendirilmesini amaçladık.Materyal ve Metot: Bu çalışma 01/05/2016?31/07/2016 tarihleri arasında Şişli Hamidiye Etfal Eğitim veAraştırma Hastanesi Aile Hekimliği Polikliniği’nde yapıldı. Yüz yüze görüşme ile sosyodemografiközelliklerin yanı sıra bel ağrısı sıklığı ve etkileyen faktörlerin sorgulandığı, tarafımızca hazırlanan anketuygulandı. İstatistiksel analiz için SPSS 15.0 for Windows programı kullanıldı. İstatistiksel anlamlılıkseviyesi p<0,05 olarak kabul edildi.Bulgular: Çalışmaya katılanların yaş ortalaması 40,90±14,20 olup %66’sı kadın, %34’ü erkekti. Bel ağrılıhastaların yaş ortalaması 41,90±13,63 idi. Bel ağrısı nokta prevalansı %18,80(n=94), yaşam boyu prevalansise %77,40 (n=387) olarak bulundu. Kadınlarda (p=0.009), ağır yük kaldıranlarda (p=0,007); evli veboşanmış olanlarda (p=0,000), vücut kitle indeksi (VKİ) yüksek olanlarda (p=0,022) diğer gruplara görebel ağrısı yaşama sıklığı daha fazla idi. Sigara kullanım süresi ve miktarı arttıkça bel ağrısı görülmesıklığı, doktora başvuru, tetkik istenme ve tedavi alma sayısı anlamlı olarak daha fazlaydı (p<0,05).Sonuç: Çalışmamızda bel ağrısının özellikle kadın cinsiyette, evli ve boşanmış olanlarda, VKİ yüksekolanlarda ve düşük eğitim düzeyine sahip bireylerde daha sık olduğunu saptadık.Öğe Immunization rates of pneumococcal, influenza and tetanus vaccines and knowledge and attitudes of adult patients who receive inpatient treatment at hospital: Point prevalence study(Taylor & Francis Inc, 2018) Hamidi, Aziz Ahmad; Taş, Beray Gelmez; Gündüz, Alper; Çelebi, Safiye Nur; Esen, Elif Serap; Toprak, Dilek; Dokmetas, İlyasThe safety of vaccines, access to health care, the level of community's knowledge and the attention of physicians play a critical role in the rate of adult vaccination. This study aims to determine the immunization rate of pneumococcal, influenza and tetanus vaccines among the patients and their knowledge and attitudes in the hospital. The study is a cross-sectional point prevalence survey. The patients who agreed to participate in the study were interviewed using a questionnaire. Patients' gender, occupation, educational status, income level and risk factors (immunosuppressed and over 65 years old) were compared with the knowledge and attitudes about vaccinations. Of the 251 participants, 51.4% were female and 48.6% were male. The self-reported vaccination rate was 3.5% for pneumococcal, 8.6% for influenza and 26.6% for tetanus. Most of the patients have knowledge about influenza vaccination (90.3%). Patients with the high education level have significantly higher knowlege about tetanus vaccination and higher rate of tetanus vaccine compared to those with low education level (p = 0.04; p = 0.006). It was found that those with higher income levels had the more pneumococcal vaccination, more knowledge on tetanus vaccination, and more attitude that tetanus vaccine is necessary compared to those with lower income level (p < 0.05). Patients without risk factors have a higher rate of tetanus vaccination compared to those with risk factors (p < 0.001). It was inferred that the high level of education and income have a positive effect on the patients vaccination rates and their knowledge and attitude.Öğe Non-st elevation acute coronary syndrome with atypical symptoms(Kare Publishing, 2019) Zeren Öztürk, Güzin; Esen, Elif Serap; Toprak, DilekThe main cause of death and poor prognosis after acute coronary syndrome (ACS) is the prevalence of longterm myocardial ischemia and necrosis. Early diagnosis and treatment of these patients can reduce morbidity and mortality from the most important factors of survival and rapid treatment. The most important barrier is delayed diagnosis of atypical symptoms. In this article, we present a phenomenon that is overlooked by atypical symptoms of non-ST-ACS. © 2021 Kare Publishing. All rights reserved.Öğe Palyatif Bakım Merkezlerinde Tedavi Gören Hastalara Bakım Veren Bireylerin Bakım Yükleri ve Tükenmişlik Durumları(2019) Eğici, Memet; Can, Meral; Toprak, Dilek; Öztürk, Güzin; Esen, Elif Serap; Özen, Burcu; Sürekci, NurcanAmaç: Bu çalışmada, halen evde bakım hizmetinden yararlanmakta iken,çeşitli nedenlerle palyatif bakım merkezlerinde yatan hastalara bakım verenbireylerin bakım yükleri ve tükenmişlik durumlarının değerlendirilmesi;hastalar yanında bakım verenlerin gereksinimlerini karşılamaya yöneliktıbbi-sosyal hizmet planlamalarına katkı sunulması amaçlanmıştır.Yöntem: Bu çalışma kamu hastaneleri palyatif bakım merkezlerinde tedavigören 129 hastaya bakım verenlerde yapıldı. Çalışma kesitsel ve tanımlayıcıniteliktedir. Sosyodemografik bilgi formu, Zarith Bakım Verme Yükü Ölçeğive Maslach Tükenmişlik Ölçeği formu yüz yüze görüşme yöntemiyle doldurularak veriler elde edildi.Bulgular: Çalışmaya katılanların 92’si (%71,3) kadındı, çoğunluğu (%54,3)41-64 yaş grubundaydı ve en yüksek oranda (%42,6) hastaların çocuklarıbakım vermekteydi. Bakım verenlerin ortalama puanları sırasıyla, ZarithBakım Verme Yükü Ölçeği’nden 37,71±15,44; Maslach Tükenmişlik Ölçeğialt grupları olan Duygusal Tükenmişlikten 12,16±8,20, Duyarsızlaşmadan4,19±4,25 ve Kişisel Başarıdan 19,68±5,43 puan olduğu belirlendi. Bakımverenlerin bakım yüklerinin artması ile Maslach Tükenmişlik Ölçeği altgrupları Duygusal Tükenme (R=0,611; p=0,000) ve Duyarsızlaşma(R=0,476; p=0,000) arasında pozitif yönde, Kişisel Başarı (R=-0,232;p=0,008) arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulundu. Bakım vereninyükü arttıkça tükenmişlik düzeyi artmaktaydı. Yaş, cinsiyet, medeni durum,eğitim durumu, bakım hizmeti karşılığında ücret alma durumu, başka birbakıcı ile çalışılması ve baktığı hastanın tanısı ile Zarith Bakım Verme YüküÖlçeği ve Maslach Tükenmişlik Ölçeği arasında anlamlı bir fark bulunmadı(p>0,05).Sonuç: Bakım verenlerin yükleri arttıkça tükenmişlikleri de artmaktadır.Bakım süresinin uzunluğu ve kronik hastalık varlığı tükenmişliği artırmaktadır. Sağlık çalışanları tarafından bakım verenlerin durumunun değerlendirilmesi, psikososyal olarak destek verilmesi, bakım yükünün ve tükenmişlik duygusunun azaltılması ve aynı zamanda bakım hizmetinin kalitesi açısından uygun olacaktır.Öğe Vaccine rejection and hesitation in Turkey(Taylor & Francis Inc, 2020) Özceylan, Gökmen; Toprak, Dilek; Esen, Elif SerapIn Turkey, primary care staffs have observed an increased rate of vaccination refusal in recent years. The aim of the present study was to determine the prevalence of vaccination refusal and hesitancy in Turkey, in addition to the demographic features and underlying reasons. The present descriptive cross-sectional study was conducted in Istanbul and Tekirdag, two big Turkish cities that are exposed to widespread internal migration. To reflect Turkey's demographic structure, 1004 participants were selected using cluster sampling based on birthplace, age, and level of education, from all individuals who attended family medicine outpatient clinics at Namik Kemal University and Sisli Hamidiye Etfal Training and Research Hospital. A face-to-face questionnaire method was used. Data show that this decline was mainly the result of the increasing rate of vaccine rejection and hesitation, for which the most important reason was found to be distrust of vaccine companies. It can be concluded that individuals who display vaccine refusal and hesitation are mostly born in the developed geographical regions of Turkey and have high income and educational levels. According to these results, we anticipate that vaccination rates may fall in Turkey in the coming years.