Yazar "Cangir, Cemil" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe İklim değişikliği ve çölleşme veya toprak/ arazi bozulumunun Türkiye'deki boyutları ve çölleşme ile mücadele(Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, 2008) Cangir, Cemil; Erdem, Duygu BoyrazÜlkemizi ve Dünya kara parçasını, geldiğimiz gün hesabıyla çölleşme (toprak/ arazi bozulumu) ve iklim değişikliğiyle tüketme konusunda bir karmaşayla birlikte düğümledik. Günümüzde Dünya arazi varlığının yaklaşık %28’i kuraklıktan etkilenmektedir. İnsan aktivitelerinin öncelikli neden olduğu arazi bozulumu (çölleşme)’nun yayılım alanı yaklaşık 2 milyar ha’a ulaşmıştır. Buna karşın tüm karasal ekosistemde bölgelerinin en mahsuldar toprakları toplam alan olarak yaklaşık 350,790x106 ha’dır. Ülkemizde arazi bozulumunun boyutları kara ekosistemimizde yaklaşık %90’lar düzeyindedir. Buna karşın ekolojik bölgelerinin en verimli toprakları yaklaşık 5,08 x106 ha’dır ve toplam kara parçamızın %6,5’idir. Dünya’da orman ve ağaç sektörünün yaklaşık %18’i; otlakçılık sektörünün yaklaşık %21’i ve tarım sektörünün de yaklaşık %38’i çölleşmeye neden olan etmenlerin baskısı altında arazi bozulumuna uğramıştır. İklim değişikliği sorunlarına çözüm arayan önemli bir faktör: Arazi kullanımı, arazi kullanımındaki değişiklikler ve ormansızlaşmadır. Günümüzdeki çevre sorunlarının en başında demografik yapının oluşturduğu baskılar ve popülist yaklaşım gösteren kesimlerin, spekülatörlerin, rantçıların vb. gibi tarafların oluşturduğu arazi baskıları sonucunda gündeme gelen, yanlış ve amaç dışı arazi kullanımlarının baskısıdır. Çölleşme ile mücadele teknikleri aynı zamanda iklim değişikliğine karşı da iyileştirici özelliklidir. Ülkemiz, 21 Ekim 2003 tarih ve 25266 sayılı resmi gazetede Bakanlar Kurulu kararı ile yayınlanan “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi” ne 189. üye ülke olarak taraf oldu. 9 Mart 2005 tarih ve 25750 sayılı resmi gazetede Çevre ve Orman Bakanlığı’nın genelgesi ile “Çölleşme İle Mücadele Türkiye Ulusal Eylem Programı” nı açıklayarak 191. Ülke olarak Birleşmiş Milletler Çevre Programına da bu konuda taraf oldu. Çölleşme ile Mücadele Türkiye Ulusal Eylem Programı’nda yer alan ilkeler ve amaçlar doğrultusunda öngörülen düzenlemeleri, plan ve uygulama programlarını; öngörülen sürelere bağlı kalarak kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının hayata geçirmesi ve uygulaması mutlaka gerekmektedir. Bunun içinde karasal ekosistemimizi, uygulanması gereken amenajman yöntemleri doğrultusunda, doğal nitelik ve yetenekleriyle kullanmak için toprak serileri düzeyinde yapılacak 1/25.000 veya daha büyük ölçekli Ayrıntılı toprak haritalarının temel veri tabanı esaslı çalışmalar ile oluşturulacak Bütünleşik Sürdürülebilir Havza Planları ile yönetmemiz önkoşuldur.Öğe The Anthroscape Approach in Sustainable Land Use(Springer-Verlag Berlin, 2011) Eswaran, H.; Berberoglu, S.; Cangir, Cemil; Erdem, Duygu Boyraz; Zucca, C.; Özevren, E.; Kapur, SelimThe final outcomes of the approach of the anthroscape, seeking to develop a powerful tool for use by the local communities/administrations and relevant bodies for a bottom to top approach, as a quantified entity, means to direct the future land and water use decisions to be taken at lower levels - as farm domains etc. - leading to the development of an Anthroscape Land Quality Class map and the relevant Ideal Land Use Patterns of the Seyhan Anthroscape. These two final products of quantification are sought to be capable in revealing the magnitude and the distribution of the degradation of the selected area, as well as allocating the ideal land use types given for the percentages of the distributions of land except their specific location. In this context, the downstream part of the map will show the abundant degradation arising via the intensive cultivation practices where the class stated in the map reveals the urgent need of an integrated SLWM Programme to revert the lower class C and D ALQCs to higher ALQCs to meet the requirements of the sustainable use of the land. Whereas, the higher ALQC land in the transition or upstream zone stands for higher resilience and lower input requirements to meet the ideal use of the land. The Net Primary Production (NPP) - The remainder of photosynthesis and respiration which has significance in the global and regional carbon budgets and is a function of the standing biomass (an important component of the carbon cycle and a key indicator of ecosystem performance) was utilized via land cover and management to serve as a supplementary indicator of the Anthroscape and the Anthroscape Land Quality.Öğe Water retention and irrigation characteristics of Vertisols in northwestern Turkey(Elsevier, 2021) Çakır, Recep; Cangir, CemilThe study comprised the analyses of 105 soil samples, located across the Thrace region of Turkey, collected from the horizons and sub-horizons of 16 soil pedons, classified as the Haploxerert and Calcixerert Great Groups of the Vertisol Order. Fundamental soil hydraulic and irrigation management properties, such as water retention and infiltration rate of the soils were evaluatedd along with the content and type of the dominating clay mineral. Re-sults obtained for the major properties related to irrigation management such as the total total water holding ca-pacity (TWHC), total available moisture (TAM) and the final infiltration rate of the studied soils, showed close dependence on the varying clay contents and clay types, and varied in the ranges of 393 and 635 mm/100 cm; 128 and 244 mm/100 cm; and 1.0-80.0 mm/h, respectively. In addition, it was determined, that values of the studied hydraulic characteristics are influenced also by the relative abundance and crystallinity degree of the dominant and accompanying clay mineral; availability of cracks, hard pans, self-mulching (pedoturbation) and gilgai formation. The diversity of the morphological, physical and/or chemical properties revealed that the stud-ied soils required distinctive approaches and techniques in terms of irrigation management. The Turkgeldi Vertisol (Turkgeldi State Farm D11 and D12 locations) is an appropriate example for decreased pedoturbation and/or maturation in physical pedogenesis and in turn development of a stable soil structure, despite the high clay size particle and ssmectite contents throughout the profile. (c) 2021 Elsevier B.V. All rights reserved.Öğe Yıldız Orman Ekosisteminde Yer Alan Tipik Toprakların Sınıflandırılması ve Amenajmanları(Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, 2009) Erdem, Duygu Boyraz; Cangir, CemilYıldız dağında Poyralı, Yeniceköy, Demirköy, İğneada ve İğneada’nın kuzeybatı yöresinde yer alan kireçli kum çökelleri, klorit şist, değişik nitelikteki pliosen çökeller ile alüviyal çökeller üzerinde oluşmuş Entisol, Mollisol, İnceptisol, Ultisol ve Spodosol Ordolarına giren topraklar incelenmiştir. Ayrıca Kırklareli’nin kuzeyinde yer alan orman arazilerindeki Kırklareli- Koruköy- Dereköy- Bulgaristan sınır kapısı hattı boyunca metagranit, kuars- kuarsit çökelleri, klorit şist, talk şist, dolomit, siyenit ve arduaz üzerinde oluşmuş Entisol ve Mollisol Ordolarındaki topraklar topluca ve orman arazileri arasında ki topraklar da tarımsal potansiyelleri açısından irdelenmiştir. Yıldız dağlarının batı kesimindeki toprakların kil mineralojileri de saptanmıştır ve farklı oranlarda belirlenen illit, vermikulit, smektit, klorit ve kaolinit kil mineralleri toprakların verimliliklerini de yönlendirmektedir. Yöre topraklarının çok dikkatle uygulanması gereken amenajmanlara gereksinimleri vardır. İncelenen toprakların tipik özellikleri: Tuzsuz olmaları; tamamına yakınının kireç içermemesi; genellikle organik madde düzeylerinin yetersiz olması; asidik yıkanma nedeniyle bir kısmının faydalı fosfor ve potasyum oranlarının kültür bitkilerine yetmeyecek düzeyde olması; tekstür sınıflarının ağırlıklı olarak hafif ve orta bünyede olması; zayıf asitten son derece kuvvetli asit arasında toprak reaksiyonlarına sahip olmasıdır. Bu toprakların dikkatli gübreleme programı uygulamasının yanında; kireçlemenin de özenle yapılması ön koşuldur. Ayrıca bazı toprakların dip patlatma denilen, dip kazan veya riper ile derin sürüm işlemine de gereksinimleri vardır.