Yazar "Balkan, Alpay" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 41
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Agronomic Performance of Seeds of Some Bread Wheat (Triticum aestivum L.) Cultivars Exposed to Drought Stress(Namık Kemal Üniversitesi, 2019) Balkan, AlpayThis study was carried out to determine agronomic performance of seeds of some bread wheat cultivars exposed to artificial drought stress. Seeds obtained from eight bread wheat cultivars with different response to drought (Konya 2002, Alpu 2001, Sultan 95 and Eser as drought sensitive cultivars; Karahan 99, Tosunbey, Kate A1 as drought resistant cultivars and Golia as moderate drought resistant cultivar) after their treatment, in previous years, by artificial drought stress through using chemical desiccant (4% potassium cholorate-KClO3) at the post-anthesis stage were used as experimental material. The field experiment was arranged in a split-plot design with 3 replicates during 2009-2010 and 2010-2011 wheat growing seasons. Cultivars were adjusted as main plots and seeds were allotted as subplots. In the experiment, seeds obtained from desiccant applied plants (SDAP) and control (non-desiccant) plants (SCP) were compared for plant height (PH), spike length (SL), number of grain per spike (NGPS), grain weight per spike (GWPS), grain yield (GY) and thousand kernel weight (TKW). It was determined that the drought resistant cultivars had generally higher values for PH, GWPS, GY and TKW than the other cultivars. However, the highest NGPS was obtained from the drought sensitive cultivars. The study has shown that desiccant application has detractive impact on seed size in all cultivars. Therefore, the SCP showed significantly higher performance for all examined traits than the SDAP. Consequently, data showed that artificial drought stress by chemical desiccant application at the post-athesis stage affected negatively seed quality in bread wheat.Öğe Analysis of Population Differences and Inheritance of Some Spike Characteristics in Bread Wheat(Kahramanmaras Sutcu Imam Univ Rektorlugu, 2015) Kutlu, İmren; Balkan, Alpay; Bilgin, OğuzThis research was conducted to determine the genetic parameters played a role inheritance and differences of F-2 and F-3 population for some yield component in half diallel cross of wheat. Five wheat varieties (Flamura-85, Krasunia, Bezostaja-1, Pehlivan, and Sana) used as a material in research. F-2 seeds obtained from F-1 plants belonging from the half diallel crossing and F-3 seeds obtained from F-2 plants was sown randomized complete block design with three replication in Namik Kemal University Agricultural Faculty research area in 2008-2009 and 2009-2010 growing seasons. Spike length, spikelet number per spike, grain number per spike, grain weight per spike, spike harvest index, spike intensity and grain yield per parcel were investigated in this study. According to results, it was found that both additive and non additive gene effects play a role inheritance of traits examined. Over dominance was found for all traits. Since the narrow sense heritability was found small for each of these traits, be selected further generations would be useful. When the mean observation and combining ability values are evaluated together, Krasunia and Sana is suitable genotypes for increased to yield and yield components. According to mean observation and combining ability values, Krasunia x Pehlivan, Flamura-85 x Krasunia, Krasunia x Sana ve Pehlivan x Sana are promising crosses for all traits examined.Öğe Anter Kültürü Tekniği ile Ekmeklik Buğday (Triticum aestivum L.) Melez Populasyonlarından Doubled Haploid Bitkilerin Elde Edilmesi(2016) Başer, İsmet; Korkut, Kayıhan Zahit; Bilgin, Oğuz; Balkan, AlpayÇalışmada, Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümünde elde edilen 17 F2ekmeklik buğday melez popülasyonu materyal olarak kullanılmıştır. Ekmeklik buğday genotipleride erkenorta tek çekirdekli dönemde çiçek tozu içeren anterler W14 besi ortamında kültüre alınmışlardır. Bu ortamdagelişim gösteren kalluslar ve yeşil bitkicikler 190Icu rejenerasyon ortamına aktarılarak gelişimleri sağlanmıştır.Çalışmada anterlerden gelişen kallus sayısı, albino bitkicik sayısı, test tüplerine aktarılan yeşil bitkicik sayısı,toprağa aktarılan yeşil bitki sayısı ve spontan double haloid bitki sayıları belirlenmiştir. Yapılan önemlilik testisonucunda melez popülasyonlarında incelenen tüm karakterlerde genotipler arasında istatistiki olarak önemlifarklılık bulunmuştur. Yeşil bitkicik sayısı 1.0-25.25, kallus sayısı 128.75-2.25, tüplere aktarılan bitkicik sayısı1.0-24.0 adet, toprağa aktarılan bitki sayısı ortalama olarak 0.00-17.50 adet, spontan double haploid bitkioranı %0.00-55.00 arasında değişmiştir. En fazla seraya aktarılan bitki sayısı 17.30 adet ile Sagittario xPehlivan ve 9.50 adet ile Sagittario x Luzanovka melez popülasyonundan elde edilmiştir.Öğe Bazı ekmeklik buğday (Kriticum aestivum L. em Thell) çeşitlerinde ana sap ve fertil kardeşlerin bitki tane verimi ve verim öğeleri yönünden karşılaştırılması(2007) Gençtan, Temel; Balkan, AlpayÖz: Bu araştırma, 2002/2003 yetiştirme döneminde Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Deneme Alanında, tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme deseninde 3 tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Çalışmada, Trakya Bölgesi’nde yaygın olarak yetiştirilen farklı bitki boyu ve olgunlaşma süresine sahip üç ekmeklik buğday çeşidi (Pehlivan, Flamura-85 ve Golia) materyal olarak kullanılmıştır. Araştırmada, denemeye alınan çeşitlerin ana sap ve fertil kardeşlerin bitki tane verimi yanı sıra; bitki boyu, başak uzunluğu, başakta başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı ve 1000 tane ağırlığı yönünden karşılaştırılması amaçlanmıştır. Ele alınan çeşitlerin; bitki boyu, başak uzunluğu, başakta başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı ve 1000 tane ağırlığı yönünden ilk sırayı ana sap, ikinci sırayı 1. kardeşler, üçüncü sırayı 2. kardeşler ve dördüncü sırayı 3. kardeşler almıştır. Bitki tane verimi yönünden yapılan sıralamada ise en yüksek verim; ana sap + 3 kardeşli bitkilerden elde edilmiş, bunu ana sap + 2 kardeşl ve ana sap + 1 kardeşli bitkiler izlemiştir. En düşük bitki tane verimi ise yalnızca ana saplı bitkilerden elde edilmiştir. Araştırma sonucunda, Tekirdağ koşullarında istenilen verim düzeyine ulaşmak için birim alanda bulunan bitkilerin ana saplarının yanı sıra 3 fertil kardeşe sahip olmasının gerektiği söylenebilir.Öğe Bazı Ekmeklik Buğday (Triticum aestivum L. em Thell) Çeşitlerinde Ana Sap ve Fertil Kardeşlerin Bitki Tane Verimi ve Verim Öğeleri Yönünden Karşılaştırılması(Ankara Univ, Fac Agr, 2007) Gençtan, Temel; Balkan, AlpayÖz: Bu araştırma, 2002/2003 yetiştirme döneminde Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Deneme Alanında, tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme deseninde 3 tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Çalışmada, Trakya Bölgesi’nde yaygın olarak yetiştirilen farklı bitki boyu ve olgunlaşma süresine sahip üç ekmeklik buğday çeşidi (Pehlivan, Flamura-85 ve Golia) materyal olarak kullanılmıştır. Araştırmada, denemeye alınan çeşitlerin ana sap ve fertil kardeşlerin bitki tane verimi yanı sıra; bitki boyu, başak uzunluğu, başakta başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı ve 1000 tane ağırlığı yönünden karşılaştırılması amaçlanmıştır. Ele alınan çeşitlerin; bitki boyu, başak uzunluğu, başakta başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı ve 1000 tane ağırlığı yönünden ilk sırayı ana sap, ikinci sırayı 1.kardeşler, üçüncü sırayı 2. kardeşler ve dördüncü sırayı 3. kardeşler almıştır. Bitki tane verimi yönündenyapılan sıralamada ise en yüksek verim; ana sap + 3 kardeşli bitkilerden elde edilmiş, bunu ana sap + 2 kardeşlive ana sap + 1 kardeşli bitkiler izlemiştir. En düşük bitki tane verimi ise yalnızca ana saplı bitkilerden eldeedilmiştir. Araştırma sonucunda, Tekirdağ koşullarında istenilen verim düzeyine ulaşmak için birim alandabulunan bitkilerin ana saplarının yanı sıra 3 fertil kardeşe sahip olmasının gerektiği söylenebilir.Öğe Bazı ekmeklik buğday (Triticum aestivum L.) çeşitlerinde farklı sıra arası ve tohumluk miktarının tane verimi ve verim unsurlarına etkileri(2008) Balkan, Alpay; Gençtan, TemelBu araştırma, 2003/2004 ve 2004/2005 yetiştirme dönemlerinde, Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, Uygulama ve Deneme Alanı’nda, bölünen bölünmüş parseller deneme deseninde üç tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Çalışmada, dört farklı sıra arası açıklığı (17, 34, 51 ve 68 cm) ve iki farklı tohumluk miktarının, Trakya Bölgesi’nde yaygın olarak yetiştirilen üç ekmeklik buğday çeşidinin (Pehlivan, Flamura-85 ve Saraybosna) tane verimi ve verim unsurlarına etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Sıra arası açıklığının artırılmasıyla tane verimi, m2’deki başak sayısı ve hasat indeksi azalmıştır. Sıra arası açıklığının başakta tane ağırlığı üzerine etkilerinin yıllara göre farklı olduğu saptanmıştır. Sıra arası açıklığına bağlı olarak tohumluk miktarının artırılmasıyla tane verimi, m2’deki başak sayısı, başakta tane ağırlığı ve hasat indeksi artmıştır.Öğe Bazı Fotosentez Organlarının Ekmeklik Buğdayda Verim Unsurları Üzerine Etkileri(Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, 2009) Balkan, Alpay; Gençtan, TemelBu araştırma, Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü Deneme Alanı’nda, 2005 ve 2006 yıllarında tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme deseninde, üç tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Çalışmada, kılçıkların, bayrak yaprak ayasının, birinci yaprak ayasının, ikinci yaprak ayasının ve diğer yaprak ayalarının, üç ekmeklik buğday çeşidinin (Pehlivan, Flamura 85 ve Golia) ana verim unsurlarına katkı oranlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Kılçıkların, bayrak yaprak ayasının, birinci yaprak ayasının, ikinci yaprak aysının ve diğer yaprak ayalarının uzaklaştırılması; başak ağırlığında, başakta tane sayısında, başakta tane ağırlığında ve bin tane ağırlığında önemli düşüşlere yol açmıştır. Bayrak yaprağı ve birinci yaprağın yeşil kalma süresi, Trakya Bölgesi’nde verim için yapılacak seleksiyonlarda önemli bir parametre olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, başağın fotosentez kapasitesini artırdığı için, bu bölgede kılçıklı çeşitlerin yetiştirilmesi önerilebilir.Öğe Bitkisel Üretimde Allelopati(2013) Gürsoy, Mehtap; Balkan, Alpay; Ulukan, HakanBitkide üretilen ve ikincil metabolit olan allelokimyasalların neden olduğu allelopati ; direkt ya da dolaylı olarak önemli bir yere sahiptir. Genel olarak, kendinden sonra gelen aynı (autotoxicity) ya da farklı türlere (heterotoxicity) ait bitki kökler tarafından üretilen bu maddeler ya büyüme ve gelişmeyi azaltıp, durdurabilmekte ya da tamamen önleyebilmektedir. Bu olayda bitkinin yaşı, toprağın yapısı, genotip, nem, ışık, sıcaklık, nem, ekoloji gibi faktörler çok önemlidir. Özellikle sürdürülebilirlik bakımından ekim nöbeti, anızlı nadas, malçlı nadas gibi çeşitli yetiştiricilik tekniklerini kullanmanın büyük bir yeri vardır. Genotip, toprak, ekoloji ve yetiştiricilik teknikleri dikkate alınmazsa, tarımsal üretimin düzeyi bitki besin maddeleri, nem, sıcaklık, stres faktörleri ve kendinden sonra gelen bitkiye bıraktığı tohum yatağı, özellikle de bitki kök bölgesindeki allelopatik madde(lerin) konsantrasyonunca belirlenir. Nitekim ortam nem miktarındaki fazlalık ya da aşırılıktan dolayı (örnek Karadeniz bölgesi); tarımı yapılan bitkinin üretiminde allelopatik etkileşim(ler)den dolayı azalmalar ortaya çıkmakta; ancak özellikle nem oranındaki azalmalar allelopatik kaynaklı olumsuzlukların her zaman aynı şiddette oluşmasını önlemektedir.Öğe Detection of Cytogenetic and Genotoxic Effects of Gamma Radiation on M-1 Generation of Three Varieties of Triticum Aestivum L.(Pakistan Botanical Soc, 2019) Öney Birol, Siğnem; Balkan, AlpayThe effects of (60)Cobalt (Co-60) gamma radiation on cell division and chromosomal structure in M1 generations of three varieties (NKU Lider, Bezostaja and GK Beke's) of Triticum aestivum L. genotypes were determined in this study. To understand and compare the tolerance of on three bread wheat varieties to gamma radiation (100, 200 and 300Gy), the frequency of mitotic index, phase indices and genotoxicity rate were scored and statistically interpreted under irradiated and unirradiated conditions, respectively. In parallel with the increasing radiation dose, mean mitotic index rate decreased in NKU Lider and GK Beke's genotypes. 100Gy Co-60 gamma radiation application of NKU Lider was the most powerful genotype to increase mitotic activity as compared to other genotypes. However; depending on increasing dose of gamma radiation, cell division decreased in all studied genotypes except 200Gy application of Bezostaja genotype. Moreover, genotoxicity index of M1 generation in NKU Lider genotype was decreased in all studied radiation doses with the increasing dose of Co-60. Furthermore, three different variety of T. aestivum L. seeds treated with different doses of Co-60 gamma radiation showed many aberrant chromosomes such as disorderly prophase, stickiness, uncoiling chromosomes, disrupted equatorial plate, fragment, micronucleus, alignment anaphase, fault polarization, anaphase and telophase bridges, lagging chromosomes and stickiness in all mitotic phases. Consequently, the results suggest that gamma radiation effects are specific to the radiation dose and species, and even show different responses in different varieties of the same species.Öğe Ecophysiological responses to stresses in plants: A general approach(2012) Gursoy, M.; Balkan, Alpay; Ulukan, H.Stress (abiotic and biotic) factors reflect and specify the plant morphology and called as "stress" and have negative effect(s) on growth, development, quality, quantity and can reduce average plant productivity by 65 to 87%, depending on the plants and stage(s) and also give various permanent or temporary damage(s) according to length of exposed period, violence/density, developmental stage, age, etc. Researches have revealed that despite the advanced technology levels the fundamental basis of stress have not been understood comprehensively. Firstly taken response(s) has/have not yet fully understood and secondly any "resistance" or "tolerance level of a variety/species" because of their complex structure(s). But, this point is clear that with the help or assistance of "multi-disciplinary" approaches, it will be able to get promising result(s) in near future. This review focuses some of the ecophysiological responses of plants to biotic and abiotic stresses. © 2012 Asian Network for Scientific Information.Öğe EFFECT OF SOIL CONDITIONERS APPLIED TO SEED ON GRAIN YIELD AND YIELD CHARACTERISTICS IN WHEAT(Soc Field Crop Sci, 2024) Yuksel, Orhan; Balkan, Alpay; Gocmen, Damla Balaban; Bilgin, Oguz; Baser, IsmetThis study, researching the effect of seed treatment with liquid soil conditioners on yield properties of bread wheat varieties, was carried out during 2017 and 2018 years in the experimental field of Tekirdag Namik Kemal University Faculty of Agriculture, Department of Field Crops. The experiments were conducted with 3 bread wheat varieties and 4 soil amendments (control + 3 different liquid soil amendments) in 3 repetitions. In the experiment, 4 different treatments including 3 different soil regulators and 1 control (T1: Control; T2: 13-58+glycine betaine; T3: 15% organic matter, 15% humic and fulvic acid+0.03% potassium and T4: 25% organic matter + 65% humic acid + 6% potassium (T4) were made. Seeds treated with a spray and then dried were sown as split plot experimental design. In the study, the variations in the plant height (PH), spike length (SL), number of spikelets per spike (NSS), number of grains per spike (NGS), grain weight per spike (GWS), spike fertility index (SFI), harvest index (HI) and grain yield (GY) parameters were investigated for the bread wheat varieties. According to the research results, all soil conditioners applied to seeds were determined to affect the investigated characters at a statistically significant level. For the PH parameter, T3 treatment caused a significant increase, while for the SFI parameter, T2 treatment caused a significant increase. For the HI parameter, treatments T2 and T3 had the highest effect. Spike characteristics like SL, NSS and NGS increased compared to controls with all soil conditioner treatments, while parameters like GWS and SFI differed according to variety. Grain yield, the most important parameter for wheat, provided the highest results in different soil conditioner treatments depending on the varieties. T4 treatment caused clear increases in the SL, NSS, NGS, GWS and GY parameters. According to the data obtained was evaluated, soil conditioner applications caused a significant increase in the parameters examined in wheat. T4, which contains 25% organic matter + 65% humic acid + 6% potassium, was determined as the most effective soil conditioner for many parameters.Öğe Effects of Different Row Spacing and Seeding Rate on Grain Yield and Yield Components in Some Bread Wheat Cultivars (Triticum aestivum L.)(Ankara Univ, Fac Agr, 2008) Balkan, Alpay; Gençtan, TemelThis research was carried out in experimental field of Field Crops Department of Agricultural Faculty of Namik Kemal University in randomized split split blocks design with three replications for two years (2003/2004 and 2004/2005 growing seasons). The objective of this study was to determine the effects of some different row spacing (17, 34, 51 and 68 cm) and seeding rates on grain yield and yield components of three bread wheat cultivars (Pehlivan, Flamura-85 and Saraybosna) commonly grown in Trakya region. Based on the results of this study, some yield characters of bread wheat cultivars such as grain yield per decare, number of spikes per square meter and harvest index have been negatively affected by increasing row spacing. However, effects of row spacing on grain weight per spike varied from year to year, On the other hand, some yield characters of wheat cultivars such as grain yield per decare, number of spikes per square meter, grain weight per spike and harvest index have been positively affected by increasing of seeding rates depend on different row spacing.Öğe Effects of Genotype, Sowing Time and Seed Fungicide Pre-Treatments on Root and Crown Rot and Grain Yield in Bread Wheat(2021) Başer, İsmet; Gider, İlker; Bilgin, Oğuz; Balkan, AlpayThis study was carried out to investigate the effects of sowing time,cultivar and seed fungicide applications on root and crown rot diseaseand grain yield of bread wheat with different earliness traits (Esperia,mid-early; Genesi, late and Anapo, early) in the experiment station ofthe Department of Field Crops, Faculty of Agriculture, TekirdağNamık Kemal University. Four different fungicides pre-treatments(prothioconazole + tebuconazole, carboxin + thiram, prochloraz +tiriticonazole and control) were applied to the seeds of the varietiesbefore sowing in three different times, on 1 November, 15 Novemberand 30 November 2016. The experiment was designed as a split-splitplot with 3 replications. The results of the variance analysis showedthat the effect of applying different seed fungicide pre-treatment rootand crown rot of bread wheat varieties was statistically significant.While the lowest root and crown rot with 2.67 % was obtained fromthe second sowing time, the highest root and crown rot wasdetermined with a value of 3.64% for the earliest sowing on 01November. Among the four different fungicide pre-treatments, thehighest root and crown rot (5.59%) was obtained in the controlapplication, while the lowest root and crown rot was obtained inprothioconazole + tebuconazole, carboxin + thiram and prochloraz +triticonazole, with 1.96%, 2.10% and 2.19% root and crown rot,respectively. These data indicate that early sowing may increase rootand crown rot severity.Öğe Ekmeklik buğdayda (Triticum aestivum L.) kurağa dayanıklılıkla ilişkili morfolojik ve fizyolojik özelliklerin saptanması üzerine araştırmalar(Namık Kemal Üniversitesi, 2011) Balkan, AlpayBu ara?tırma, kuraklık stresine yanıtları farklı 8 ekmeklik buğday çe?idi (dayanıklı olarak; Kate A1, Karahan 99, Tosunbey, orta dayanıklı olarak; Golia, hassas olarak; Alpu 2001, Sultan 95, Konya 2002, Eser) ile tarla, saksı ve laboratuar denemeleri ?eklinde yürütülmü?tür. Çalı?mada, ele alınan çe?itlerin çimlenme, fide geli?me ve olgunla?ma dönemlerinde kuraklık stresine yanıtlarının belirlenmesi ve buğdayda kurağa dayanıklılık ıslahı çalı?malarında kullanılabilecek morfolojik ve fizyolojik seleksiyon parametrelerinin saptanması amaçlanmı?tır. 2007-2008 ve 2008-2009 yeti?tirme dönemlerinde yürütülen tarla denemelerinde, çe?itlerin ba?aklanmasından 14 gün sonra bitkilere kimyasal desikant (% 4?lük potasyum klorat) uygulanarak fotosentez ürünlerinin ta?ınımı (translokasyon) belirlenmi?tir. 2008-2009 yeti?tirme döneminde, tarla kapasitesi üzerinden yaratılan 4 farklı kuraklık stresi (% 100, % 75, % 50, % 25) altında yürütülen saksı denemesinde, kuraklık stresinin çe?itlerin fide geli?me, ba?aklanma ve olgunla?ma dönemlerindeki morfolojik ve fizyolojik özelliklerine etkisi incelenmi?tir. 2009-2010 yeti?tirme döneminde, polietilen glikol ile olu?turulan 4 farklı osmotik basınç çözeltisinde (0 MPa., -0.5 MPa., - 1.0 MPa., -1.5 MPa.) yürütülen laboratuar denemesinde, kuraklık stresinin çe?itlerin çimlenme-erken fide geli?me dönemindeki morfolojik ve fizyolojik özellikleri üzerine etkisi ara?tırılmı?tır. Tarla, saksı ve laboratuar denemeleri birlikte değerlendirildiğinde, Kate A1, Karahan 99 ve Tosunbey çe?itlerinin kuraklık stresine yanıtlarının diğer çe?itlerden daha iyi olduğu; Sultan 95 ve Eser çe?itlerinin ise kurağa en hassas çe?itler olduğu belirlenmi?tir. Ekmeklik buğdayda çimlenme-fide gelişme döneminde, çimlenme oranının, çim kını uzunluğunun, kök uzunluğunun, fide boyunun, kök kuru ağırlığının, toprak üstü ya? ve kuru ağırlığının, yaprak alanının, klorofil içeriğinin, yaprak su kayıp oranının, stoma sayısı, eni ve boyunun; başaklanma döneminde, ba?aklanma gün sayısının, ye?il yaprak sayısının, bayrak yaprak açının, bayrak yaprak klorofil içeriğinin, mumsuluğun, yaprak su kayıp oranının, oransal nem içeriğinin, stoma eni ve boyunun, translokasyon miktarı ve oranının; olgunlaşma döneminde ise, olgunla?ma gün sayısının, tane veriminin, ba?akta tane sayısının, ba?akta tane ağırlığının, bin tane ağırlığının, hasat indeksinin, kök uzunluğunun ve kök kuru ağırlığının kurağa dayanıklılık yönünden etkili morfolojik ve fizyolojik parametreler olduğu saptanmı?tır. Ayrıca, buğdayda kurağa dayanıklılık ıslahı çalı?malarında, çimlenme-erken fide geli?me döneminde polietilen glikol gibi kimyasallarla yaratılan osmotik basınç uygulamalarının; ba?aklanmadan sonraki dönemde ise, potasyum klorat gibi kimyasal desikant uygulamalarının özellikle erken generasyonlarda genotiplerin kurağa dayanıklılıklarını test etmede hızlı ve etkili yöntemler olabileceği belirlenmi?tir.Öğe Ekmeklik Buğdayda (Triticum Aestivum L.) Osmotik Stresin Çimlenme Ve Erken Fide Gelişimi Üzerine Etkisi(Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, 2013) Balkan, Alpay; Gençtan, TemelBu araştırma, polietilen glikol (PEGD600) kullanılarak oluşturulan 4 farklı osmotik basınç (0 MPa., D0.5 MPa., D1.0 MPa, D1.5 MPa.) stresinin kuraklık stresine yanıtları farklı 8 ekmeklik buğday çeşidinin (dayanıklı olarak; Kate A1, Karahan 99, Tosunbey, orta dayanıklı olarak; Golia, hassas olarak; Alpu 2001, Sultan 95, Konya 2002, Eser) çimlenme ve erken fide gelişimine etkisini belirlemek amacıyla 2009D2010 yetiştirme döneminde Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, Tohumluk Laboratuarında yürütülmüştür. Deneme, petri kaplarında, tesadüf parsellerinde bölünmüş parseller deneme desenine göre 4 tekrarlamalı olarak iklimlendirme dolabında kurulmuştur. D1.5 MPa.’lık osmotik basınç altında hiçbir çeşitte çimlenme olmamıştır. D1.0 MPa.’lık osmotik basınç altında ise, çimlenme gerçekleşmiş fakat fide gelişimi olmamıştır. Osmotik stresin artması, çimlenme oranını, kök uzunluğunu, fide boyunu, kök yaş ağırlığını, toprak üstü yaş ağırlığını ve toprak üstü kuru ağırlığını önemli bir şekilde azaltmış; ortalama çimlenme süresini ve kök kuru ağırlığını ise önemli bir şekilde arttırmıştır. Kurağa dayanıklı çeşitlerin osmotik strese yanıtlarının diğerinden daha iyi olduğu belirlenmiştir. Böylece, osmotik basınç uygulamalarının çimlenme ve erken fide gelişme döneminde buğday genotiplerinin kurağa dayanıklılığını test etmede hızlı ve etkili bir yöntem olabileceği söylenebilir.Öğe Ekmeklik Buğdayda Bazı Başak Özelliklerinin Kalıtımı ve Popülasyon Farklılıklarının Analizi(2015) Kutlu, İmren; Balkan, Alpay; Bilgin, OğuzBu araştırma, beş ekmeklik buğday çeşidi arasında yapılan yarım diallel melez döllerinde bazı verim komponentlerinin kalıtımında rol oynayan genetik parametreler ile F2 ve F3 populasyon farklılıklarının belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Araştırmada materyal olarak 5 adet ekmeklik buğday çeşidi (Flamura-85, Krasunia, Bezostaja-1, Pehlivan ve Sana) kullanılmıştır. F2 ve F3 tohumları 2008-2009 ve 2009-2010 yetiştirme yıllarında Tesadüf Blokları deneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarak, Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü deneme alanlarında ekilmişlerdir. Çalışmada başak boyu, başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı, başak hasat indeksi, başak yoğunluğu ve parsel verimi özellikleri incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre incelenen özelliklerin kalıtımında hem eklemeli hem de eklemeli olmayan gen etkilerinin birlikte rol oynadığı görülmüştür. Bütün özellikler için üstün dominantlığın bulunduğu gözlenmiştir. Bütün özelliklerde dar anlamda kalıtım derecesi düşük bulunduğundan seleksiyonun ileri generasyonlara bırakılmasının faydalı olacağı sonucuna varılmıştır. Hem ortalama gözlem değerleri hem de kombinasyon yeteneği birlikte değerlendirildiğinde Krasunia ve Sana çeşitlerinin verim ve verim komponentlerini arttırmak için uygun ebeveynler olduğu saptanmıştır. Ortalama gözlem değerlerine ve özel kombinasyon yeteneği etkilerine göre incelenen özellikler için Krasunia x Pehlivan, Flamura-85 x Krasunia, Krasunia x Sana ve Pehlivan x Sana melezlerinin ümit var olduğu görülmüştürÖğe EVALUATION OF RECIPROCAL CROSS POPULATIONS FOR SPIKE-RELATED TRAITS IN EARLY CONSECUTIVE GENERATIONS OF BREAD WHEAT (Triticum aestivum L.)(Serbian Genetics Soc, 2017) Kutlu, İmren; Balkan, Alpay; Korkut, Kayıhan Zahit; Bilgin, Oğuz; Başer, İsmetBreeding effort on increasing grain yield of wheat will incessantly continue because it is indispensable product. Obtaining the genetic information such as genotypic variation, heritability, genetic advance is the fundamental components of these studies. It is important that the maternal effects are put forward throughout successive generations because of genotypic and/or environmental effects as far as variation. This research was conducted to investigate changes of reciprocal crosses throughout successive generations and determine selection criteria for high yield in early generations. For this purpose, the populations were analyzed with regard to genotypic and phenotypic variation coefficient, heritability, genetic advance and Unweighted Pair Group Method (UPGMA) cluster analysis for real crosses, reciprocals and all genotypes separately. According to the results, heritability and genetic advance values of traits investigated were highly varied throughout successive generations among real crosses, reciprocals and all genotypes. This finding indicated that non-additive gen effects or epitasis played a role in inheritance of all traits. Dissimilarity of crosses than their reciprocals indicated variation of successive generation. Dissimilarity value of each parent differed as generation progresses according to combination created. This condition suggested that there were maternal effects in this population throughout successive generations. Grain weight per spike, spike harvest index and spike density had high direct and indirect effects on the grain yield at all of three generations, it proved that these traits can be a selection criterion for early generations. Sana was the best parent and 'Bezostaja x Krasunia' and 'Krasunia x Pehlivan' were best performance in most of traits at all generations.Öğe Farklı Fenolojik Dönemlerdeki Otlatmanın Ekmeklik Buğday ve Tritikalenin Verim ve Verim Unsurları Üzerine Etkisi(Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, 2011) Balkan, Alpay; Özdüven, Mehmet Levent; Nizam, İlker; Teykin, Eyüp Erdem; Tuna, MetinBu çalışma, Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü uygulama arazisinde iki yıl (2003-04 and 2004-05) süreyle yürütülmüştür. Araştırmada, iki ekmeklik buğday ve iki tritikale çeşidinin verim ve verim unsurları üzerine, farklı fenolojik dönemlerde yapılan otlatma uygulamalarının (a- otlatılmamış (kontrol), b- bir defa otlatılmış (fide döneminde), c- iki defa otlatılmış (fide dönemi+kardeşlenme dönemi), d- üç defa otlatılmış (fide dönemi+kardeşlenme dönemi+sapa kalkma dönemi)) etkisi incelenmiştir. Denemeler, tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme deseninde çeşitler ana parselleri, otlatma uygulamaları alt parselleri oluşturacak şekilde kurulmuştur. Otlatma uygulamaları çim biçme makinesiyle simulize edilmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre; otlatma, araştırmada kullanılan tahıl türlerinin tane verimi ve verim komponentlerini olumsuz yönde etkilemiştir. Tane verimindeki ortalama azalma, bir defa otlatma yapıldığında % 8.43, iki defa otlatma yapıldığında % 16.47 ve üç defa otlatma yapıldığında % 52.57 düzeyinde olmuştur. Tane veriminde meydana gelen azalmalar yıla, türlere, çeşide ve tane hasadından önceki gelişme için kalan süreye bağlı olarak değişmiştir. Tekirdağ koşullarında yürütülen bu çalışmanın sonuçları, bölgede kaba yem açığının olduğu yıllarda ekimden yaklaşık en az 12 hafta sonra erken bahar aylarında ekmeklik buğday ve tritikalenin tane veriminde önemli düşüşlere sebebiyet vermeden bir kez otlatılabileceğini göstermektedir.Öğe GENETIC VARIABILITY, HERITABILITY AND GENETIC ADVANCE FOR YIELD AND QUALITY TRAITS IN M-2(-4) GENERATIONS OF BREAD WHEAT (Triticum aestivum L.) GENOTYPES(Soc Field Crop Sci, 2018) Balkan, AlpayThe purpose of the study was to investigate genetic variability, heritability and genetic advance for grain yield and quality characters in the M-2, M-3 and M-4 populations of bread wheat (Triticum aestivum L.) in a Randomized Complete Block Design with 3 replicates during the 2011-12, 2012-13 and 2013-14 periods. Analysis of variance indicated that the mean squares for treatments were significant for all the characters except harvest index in the M-2; plant height, grain weight per spike, harvest index and gluten index in the M-3; sedimentation value and gluten index in the M-4. For the genotype, mean squares were also were significant for all the characters except gluten content in the M-3. The M-2 and M-3 showed a response to selection for grain yield and its components in bread wheat, while the M-4 generation was a response to selection for quality traits. Moderate phenotypic coefficient of variation (PCV) and genotypic coefficient of variation (GCV) estimated for the grain yield, the number of grains per spike, the grain weight per spike, the gluten index and the sedimentation value in three mutant generations indicated that the genotype could be reflected by the phenotype and the effectiveness of selection based on the phenotypic performance for these characters in the early mutant generations. Heritability for the plant height, the number of grains per spike and the sedimentation value could be due to additive gene effects, and selection might be effective for these characters due to high heritability with high genetic advance. The harvest index, the gluten content and the gluten index could be used in the early generation stages with their high to medium values of heritability estimates associated with moderate expected gain, but would be more effective if postponed to late generations.Öğe Genetic Variation and Inter-Relationship of Some Morpho-Physiological Traits in Durum Wheat (Triticum Durum (L.) Desf.)(Pakistan Botanical Soc, 2011) Bilgin, Oğuz; Korkut, Kayıhan Zahit; Başer, İsmet; Dağlıoğlu, Orhan; Öztürk, İrfan; Kahraman, Turhan; Balkan, AlpayIn this study which was performed with 20 durum wheat genotypes at three locations during two crop seasons. The relative large variations were observed for the characters except test weight and days to 50% flowering. The highest heritability and expected genetic advance values were estimated in plant height (92.8%-9.84) and 1000 grain weight (90.2%-5.96). The lowest value of heritability and expected genetic advance were obtained for grain yield (51.4%-0.94) and test weight (63.8%-2.41). Grain yield was positive and significantly correlated with grain weight/spike, test weight, plant height, grains/spike, spikelets/spike, 1000 grain weight and spike length whereas it showed negative and important correlation coefficient with days to 50% flowering. The highest direct positive effect (0.3857) on yield was computed for grain weight/spike. On the other hand, days to 50% flowering and spike length had negative direct effect on yield. Although grain weight/spike should be emphasised as reliable selection criteria, grains/spike, 1000 grain weight, plant height and earliness might be considered as indirect selection criterion for improvement in durum wheat yield potential.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »