Yazar "Akman, Mustafa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Celâleddin Ed-Devvânî’nin Kelâm Sistemi(Namık Kemal Üniversitesi, 2017) Akman, MustafaKarakoyunlu ve Akkoyunlu devletleri zamanında yetişip önemli görevler üstlenen Devvânî, aynı zamanda Osmanlı kelâm düşüncesinin şekillenmesinde de etkili olan mühim kelâmcılardan biridir. Felsefe ile din arasında temelde bir uzlaşı kurma çabasında olduğu görülen Devvânî’nin en mühim hedefinin, felsefeye itibar kazandırmak olduğu anlaşılmaktadır. Sühreverdî’nin işrâk, İbn-i Arabî’nin vahdet-i vücûd ve Tûsî’nin ahlâk felsefesinden istifade etmiş olan Devvânî, bunlardan özellikle İbn-i Arabî’ye daha çok ilgi duymuştur. Öte yandan Meşşâî ve İşrâkî terminolojiyi birlikte kullanan Devvânî, benimsediği sudûr nazariyesini kurgularken hem İslâm Meşşâîlerinin hem de İşrâkîlerin bu yöndeki yaklaşımlarını birleştiren bir tutum sergilemiştir. Bir yandan meşhur bir kelâmcı ve felsefeci, diğer yandan ise tasavvufla ilgilenen biri olan Devvânî’nin, düşüncelerinde tenakuzu atlayan çok iyi bir seçmeci (eklektik) olması beklenir. Ne var ki felsefe ile tasavvuf arasında tam bir ahenk bulmasına rağmen Devvânî’nin eserlerinden, böylesi bir tutum fark edilememekte, aksine birçok düşüncesini birbiriyle ilişkilendirmeden bıraktığı görülmektedir. Öte yandan Devvânî temel kelâmî konuların hemen tamamında Eş’arî söylemi esas almıştır. Hemen her eserini kelâmî, felsefî ve tasavvufî bir zemine oturtmaya çalışan Devvânî, kelâmdaki şerh vehâşiye geleneğinin zirve ismidir. Bu dönemde kelâm ilmi gerileme dönemine girmiş buna karşın tasavvufî düşünce felsefeleşerek geniş bir çevre bulmuştur. İşte görebildiğimiz kadarıyla Devvânî, tam da bu çevreye mensup bir kelâmcı gibi durmaktadır.Öğe Vizeli Kelâmcı Bihiştî Ramazan Efendi Ve Kelamî Dünyası(Namık Kemal Üniversitesi, 2017) Akman, MustafaBihiştî Ramazan Efendi Vize’de doğmuş; Çorlu’da vaizlik ve tarikat şeyhliği yapmıştır. Çok yönlülüğüyle bilinen ve bu bağlamda şâirliğiyle de ün yapmış olan Bihiştî’nin kelâmla ilgili bilinen yegâne eseri, Hâşiyetu'l-Hâşiye alâ Şerhi Akâidi'n-Nesefîyye li'l-Hayâlî adıyla yazdığı hâşiyedir. Şerh ve hâşiyecilik dönemlerinin bütün özelliklerini taşıyan bu hâşiye, Osmanlı medreselerinde, Hayâlî hâşiyeleri içerisinde en rağbet göreni olmuş ve Osmanlının son dönemlerine kadar Hayâlî hâşiyesi ile birlikte defalarca basılmıştır. Bu makalemizde kendisini Mâturîdî gelenek içerisinde konumlandıran Bihiştî’nin haşiyesini ve aynı zamanda tasavvufî yönü de olan Bihiştî’nin düşünce dünyasını ve adı geçen hâşiyesinde sergilediği kelâmcılığını inceleyeceğiz.