Namık Kemal Üniversitesi - Dergiler
https://hdl.handle.net/20.500.11776/8
2024-03-28T17:28:22ZNöroşirurji Kliniğinde Çalışan Hemşirelerin Beyin Tümörü Olan Hastalar ile Yaşadıkları İletişim Güçlüklerine İlişkin Deneyimleri: Nitel Bir Çalışma
https://hdl.handle.net/20.500.11776/12304
Nöroşirurji Kliniğinde Çalışan Hemşirelerin Beyin Tümörü Olan Hastalar ile Yaşadıkları İletişim Güçlüklerine İlişkin Deneyimleri: Nitel Bir Çalışma
Şirin, Keziban; Kaya, Hatice; Özsaban, Ayşel; Aydın, Gülsün Özdemir; Acaroğlu, Rengin
Amaç: Etkili hasta-hemşire iletişimi hemşirelik bakımının kalitesine ilişkin temel bir gösterge ve hasta güvenliği konusudur. Etkili iletişim, özellikle beyin tümörü gibi iletişim sorununa yol açma riski yüksek olan rahatsızlıkları olan veya bu açıdan sınırlılık yaşayan hastalarda daha da önemlidir. Beyin tümörü olan hastaların hemşirelik bakımında bireyselleştirilmiş ve bütüncül bir yaklaşım ile terapötik iletişim sürdürülmelidir. Ancak, bakım sürecini etkileyen çeşitli nedenler bu süreci olumsuz yönde etkileyebilir. Gereç ve Yöntem: Bu araştırma, nöroşirurji hemşirelerinin beyin tümörü olan hastalara bakım verirken yaşadıkları iletişim güçlükleri ve baş etme yöntemlerine ilişkin deneyimlerini belirlemek amacı ile yorumlayıcı fenomenolojik analiz yöntemi ile gerçekleştirilen nitel bir çalışma olarak planlandı. Amaçlı örnekleme yöntemi ile belirlenen 10 hemşire ile derinlemesine, yüz yüze bireysel görüşme yapıldı. Bulgular: Elde edilen bulgular hemşirelerin yaşadıkları iletişim güçlükleri, baş etme yöntemleri ve çözüm önerileri olmak üzere üç grupta ele alındı. Hemşirelerin yaşadıkları iletişim güçlüklerine yönelik hasta ile ilişkili faktörler ve kurum ile ilişkili faktörler ana temaları ve alt temaları belirlendi. Baş etme yöntemleri ile ilişkili olarak; terapötik ve terapötik olmayan yöntemler ana temaları saptandı. Çözüm önerilerinin ise, terapötik bakım ortamının güçlendirilmesi ve hemşirenin güçlendirilmesi temaları altında toplandığı görüldü. Sonuç: Hemşirelerin iletişim güçlüğü yaşadığı durumların ve nedenlerinin çok boyutlu olduğu görüldü. Hemşirelerin iletişim güçlüğü ile baş etmede çoğunlukla terapötik iletişim yöntemlerini kullandığı ve bireyin bakım gereksinimlerini karşılayarak sorunları ile baş ettikleri ancak zaman zaman terapötik olmayan iletişime yöneldikleri belirlendi. Hemşirelerin yaşadığı iletişim güçlüğünü azaltmaya ilişkin önerilerin hayata geçirilmesi için mesleki faaliyetler ile kurumsal düzenlemeler gerektiği saptandı. Araştırmadan elde edilen bulguların, hemşirelerin yaşadıkları iletişim güçlüklerinin azaltılması/ortadan kaldırılmasında hemşirelere ve çözüm stratejilerinin belirlenmesinde yöneticilere rehberlik edeceği düşünülmektedir.
2022-01-01T00:00:00ZNejla GÜNAY, Aşiretler, Muhacirler, Mübadiller ve Mültecilerin İskânı
https://hdl.handle.net/20.500.11776/12286
Nejla GÜNAY, Aşiretler, Muhacirler, Mübadiller ve Mültecilerin İskânı
Sürenoğlu, Ahmet Tuna
Aşiretler, Muhacirler, Mübadiller ve Mültecilerin İskânı adlı eser, XIX. yüzyılla beraber Osmanlı Devleti'ne yapılan göçleri, Maraş ve çevresine yapılan iskânı disiplinlerarası incelemektedir.
2022-01-01T00:00:00ZYüksek Nemli Dane Mısıra Bakteriyel İnokulant İlavesinin Silolama Süresi ve Aerobik Stabilitesi Üzerine Etkileri
https://hdl.handle.net/20.500.11776/12263
Yüksek Nemli Dane Mısıra Bakteriyel İnokulant İlavesinin Silolama Süresi ve Aerobik Stabilitesi Üzerine Etkileri
Okuyucu, Berrin; Polat, Cemal; Gürsoy, Sinan
Bu çalışma, yüksek nemli dane mısıra homofermantatif + heterofermantatif özelliklere sahip iki farklı inokulantın ilave edilmesinin, farklı açım dönemlerinde (15 ve 30 gün) fermantasyon ve aerobik stabilite üzerine etkilerini belirlemek amacıyla düzenlenmiştir. Araştırma materyalini yaklaşık %64.84 kuru madde (KM) içeriğine sahip kırılmış yüksek nemli dane mısır oluşturmuştur. Laktik asit bakteri inokulantı olarak Pioneer 11CFT (Lactobacillus plantarum ATCC 55944, Lactobacillus buchneri ATCC PTA-6138) ve Lalsil combo (Lactobacillus plantarum CNCM MA 18/5U, Lactocbacillus buchneri NCIMB 40788) kullanılmıştır. İnokulant firma önerisi doğrultusunda silajlara ilave edilmiştir. Katkı maddesi ilavesinden sonra silaj örnekleri her muamele grubunda 5’er tekerrür olmak üzere plastik torbalara vakumlanarak doldurulmuştur. Paketler laboratuvar koşullarında 20 ± 2 °C sıcaklıkta depolanmışlardır. Fermantasyonun 15. ve 30. günü açılan silaj örneklerinde kimyasal ve mikrobiyolojik analizler yapılmıştır. Açım dönemi sonrası silajlara 5 günlük aerobik stabilite testi uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, silolama süresine bağlı olarak silajların pH değeri, amonyağa bağlı nitrojen (NH3-N), suda çözünebilir karbonhidrat (SÇK), lactobacilli (LAB) ve maya içerikleri artarken, KM içerikleri ise düşmüştür (P< 0.001). Katkı maddesi ilaveli silajların, NH3-N, SÇK, laktik asit (LA), LAB ve maya içerikleri kontrol grubu silajlarına oranla daha yüksek, pH değerleri ise daha düşük tespit edilmiştir (P<0.001). Aerobik stabilite dönemi üzerinde silolama süresi etkili olmuş, süreye bağlı olarak silajların pH değeri, karbondioksit (CO2) üretimi ve maya içerikleri düşmüştür (P<0.001). Aerobik stabilite döneminde Pioneer 11CFT inokulantı kullanılan yüksek nemli dane mısır silajlarında CO2 üretimini azaltmıştır. Katkı maddesi ilaveli silajların aerobik stabilite döneminde maya içerikleri arttırmıştır, ancak katkı maddesi ilavesi küf gelişimini ise tamamen önlemiştir. Yüksek nemli dane mısır silajlarına, katkı maddesi ilave edilmesinin özellikle küf gelişimini önlemesi araştırmanın önemli bulgulardan birisidir.
2022-01-01T00:00:00ZIsolation, Identification and Determination of Saccharomyces cerevisiae Yeast Species from The Wines Made by Spontaneous Fermentation Using Papazkarası Grapes from Thrace Region
https://hdl.handle.net/20.500.11776/12230
Isolation, Identification and Determination of Saccharomyces cerevisiae Yeast Species from The Wines Made by Spontaneous Fermentation Using Papazkarası Grapes from Thrace Region
Demirci, Ahmet Şükrü; Erseç, Çağrı
Especially in large-scale commercial wine production, fermentation is usually carried out by using the species of Saccharomyces cerevisiae yeast cultures. Standard wine yeast starter cultures are brought from abroad and used in industrial winemaking in our country. Thus, in course of time, the wines of all producers began to show similar properties. Today, studies focus on terroir wines production with local characteristics by using the countries' own local wine yeasts as a starter. Within the scope of this study Papazkarası grapes were collected from 4 vineyards with different characteristics, such as viticulture practices, microclimatic conditions and locations in the borders of Edirne and Kırklareli. In addition, the grapes were also collected from the vineyard in Tekirdağ Viticulture Research Institute. Spontaneous fermentation was done by crushing the collected grapes in the laboratory. At the end of the fermentation, yeast isolations were made from the musts to YPD medium and a total of 66 isolates were obtained as a result of purification. Fermentation rate, H2S production amount, growth at high temperature, growth at high sugar concentration, resistance to high ethanol, ability to grow at low pH values, resistance to SO2, and volatile acid analysis were done to determine whether they meet the technological requirements for basic winemaking, together with two commercial wine yeasts. DNA sequencing analyzes were made by selecting 15 of the isolates that were found to have the necessary characteristics and it was determined that they belonged to the Saccharomyces cerevisiae species. DNA fingerprinting analysis was performed using delta 12-21 primers to determine the strain differences of the isolates determined to belong to the same species. By DNA fingerprint analysis, it was determined that 9 out of 15 isolates were different strains.
2023-01-01T00:00:00Z